
Esas No: 2019/1727
Karar No: 2019/4820
Karar Tarihi: 25.09.2019
Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma - Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2019/1727 Esas 2019/4820 Karar Sayılı İlamı
20. Ceza Dairesi 2019/1727 E. , 2019/4820 K.
"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARLA
İLGİLİ BİLGİLER
İtirazla İlgili Mahkeme Kararı : Ankara 29.Asliye Ceza Mahkemesi 15/05/2017 – 2017/135 esas ve 2017/682 karar
İtiraza Konu Olan Hükümlü : ...
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma İtiraz yazısı ile dava dosyası incelendi.
A)KONUYLA İLGİLİ BİLGİLER:
Yüksek Adalet Bakanlığı"nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki Ankara 29. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 15/05/2017 tarihli ve 2017/135 esas, 2017/682 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 01/10/2018 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderilmesi üzerine yapılan incelemede:
Şüpheli ... hakkında 11/08/2012 tarihli “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı"nca yürütülen soruşturma sonucunda, 06/12/2012 tarihli, 2012/128025 soruşturma, 2012/36550 esas ve 2012/15834 sayılı iddianame ile TCK’nın 191/1-2 ve 53.maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı, Ankara 18.Sulh Ceza Mahkemesi"nin 23/10/2013 tarihli, 2013/616 esas ve 2013/246 sayılı kararı ile sanık hakkında TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, kararın 21/11/2013 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği, infazı için Ankara Denetimli Serbestlik Müdürlüğü"ne gönderildiği, Ankara Denetimli Serbestlik Müdürlüğü"nün 19/12/2013 tarihli çağrı yazısının, mernis adresi olduğu belirtilerek Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre 02/01/2014 tarihinde muhtara teslim edildiği, 15/01/2014 tarihli uyarılı çağrı yazısının aynı adrese mernis adresi olduğu belirtilerek Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre 29/01/2014 tarihinde tebliğ edildiği, yasal süre içinde müdürlüğe başvurmaması nedeniyle evrakın İnfaz İşlemleri Değerlendirme Komisyonunun 13/02/2014 tarihli kararı ile kapatılarak 19/02/2014 tarihinde Cumhuriyet savcılığı"na gönderildiği, kanun yararına bozma istemine konu Ankara 29. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 15/05/2017 tarihli, 2017/135 esas ve 2017/682 sayılı kararı ile, ısrar şartı gerçekleşmediğinden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verildiği, kararın 01/06/2017 tarihinde kanun yoluna gidilmeden kesinleştiği,
Dairemizin 29/05/2019 tarihli 2018/5426 esas ve 2019/3361 karar sayılı ilamı ile; “kamu davası hakkında durma kararı verilerek, denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi, denetimli serbestlik tedbirine uygun davranılmaması halinde yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken, 5721 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nda düzenlenmeyen “hüküm kurulmasına yer olmadığına ” şeklinde karar verilmesi kanuna aykırı olup, kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden; Ankara 29. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 15/05/2017 tarihli ve 2017/135 esas, 2017/682 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun"un 309. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı"na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmesine” karar verildiği anlaşılmıştır.
B)İTİRAZ NEDENLERİ:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itiraz yazısında özetle;
“İtirazın konusunu oluşturan uyuşmazlık; yerel mahkemenin verdiği "hüküm kurulmasına yer olmadığına" ilişkin kararın Özel Dairece kanun yararına bozulması karşısında, bozmanın 5271 sayılı CMK"nin 309/4-c maddesi gereğince yapılmasının mümkün olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309 ve 310. maddelerinde düzenlenen kanun yararına bozma kurumu; hâkim veya mahkemelerce verilip istinaf ya da temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların giderilmesini sağlayan olağanüstü bir kanun yoludur. 5271 sayılı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasında, kanun yararına bozma sonrası yapılacak işlemler, bu işlemleri gerçekleştirecek merciler ve bozma kararının etkileri, bozulan hüküm veya kararın türü ve bozma nedenlerine göre ayrım yapılarak ayrıntılı olarak gösterilmiştir. Düzenlemede; kanun yararına bozmanın sonuçları ve bozma sonrasındaki uygulama saptanırken, öncelikle "karar" ve "hüküm" ayrımı gözetilmiş ayrıca mahkûmiyet hükmü ile davanın esasını çözen veya çözmeyen diğer hükümler bakımından farklı uygulama ve sonuçlar öngörülmüştür.
Bozma nedenleri; 5271 sayılı CMK"nin 223. maddesinde tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, aynı Kanun"un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca; kararı veren hâkim veya mahkemece gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verilecektir. Bu halde yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için, verilecek hüküm veya kararda, lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir. Mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin olması halinde ise, anılan fıkranın (b) bendi uyarınca kararı veren hâkim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilecek, ancak bu halde verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamayacaktır. Davanın esasını çözen mahkumiyet dışındaki diğer hükümlerin bozulmasında ise anılan fıkranın (c) bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurucu herhangi bir işlem yapılamayacağı gibi, "tekriri muhakeme" yasağı nedeniyle kanun yararına bozma kapsamında yeniden yargılama da gerekmeyecektir. 5271 sayılı CMK"nin 4. fıkrasının (d) bendi gereğince bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmesi halinde ise cezanın kaldırılmasına karar verilecek, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmesi durumunda bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesince doğrudan hükmedilecektir. Bu halde yargılamanın tekrarlanması yasağı bulunduğundan, Yargıtay ceza dairesince hükmün bozulması ile yetinilmeyip, bozma konusu yapılan kararın yerine verilmesi gereken karar, doğrudan ilgili daire tarafından verilecektir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendi gereğince kanun yararına bozma istemi, davanın esasını çözüp de mahkûmiyet dışında kalan hükümlere ilişkin olduğundan aleyhe sonuç doğurmaz ve yeniden yargılama da yapılamaz.
Başka bir ifadeyle mahkûmiyet hükmü dışında kalan davanın esasını çözen hükümlerin hangi nedenle olursa olsun kanun yararına bozulması, aleyhe sonuç doğurmayacak ve yeniden yargılama yapılmasını da gerektirmeyecektir. Bu hükümlerin, kanun yararına bozulmasının aleyhe sonuç doğurmayacağı ve yeniden yargılama yapılmayacağı kanunun açık hükmü gereğidir. 5271 sayılı CMK"nin 223. maddesinde mahkemece verilen kararlardan hangilerinin hüküm olduğu açıklanmıştır. Buna göre; "mahkûmiyet, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararları" birer hükümdür. Yine "adli yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararları" da kanun yolu bakımından hüküm sayılır. Bunlardan mahkûmiyet, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı ve güvenlik tedbirlerine hükmedilmesine dair hükümlerin uyuşmazlığı sona erdiren, davanın esasını çözen nitelikteki hükümler oldukları konusunda öğretide genel bir mutabakat bulunmaktadır.
03.06.1936 gün ve 129-11 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da; zamanaşımı, genel af ve davadan vazgeçme gibi düşme nedenlerinden birine dayanılarak verilen mahkeme kararlarının da davanın esasını çözümleyen ve suçlular hakkında kazanılmış hak sağlayan kararlardan olduğu vurgulanmıştır. Adli yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararları, kanun yolu bakımından hüküm sayılmakla birlikte, davanın esasını çözen nitelikteki kararlardan değildir. Ayrıca, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223. maddesinde sayılan hüküm çeşitleri arasında yer almayan durma kararları ya da hüküm çeşitleri arasında sayılmayan "hüküm kurulmasına yer olmadığına" ilişkin kararların da davanın esasını çözen kararlardan olmadığı açıktır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; yerel mahkemece verilen "hüküm kurulmasına yer olmadığına" ilişkin karar, davayı esastan çözen mahkûmiyet dışında bir karar olmadığından, Özel Dairece 5271 sayılı CMK’nin 309/4-c maddesi uyarınca kanun yararına bozma kararı verilmesi Kanuna aykırıdır. Anılan karar Özel Dairece kanun yararına bozulduktan sonra bozma içeriğinde vurgulanan hukuka aykırılığın mahallinde düzeltilmesinde zorunluluk bulunduğundan 5271 sayılı CMK"nin 308. maddesi uyarınca olağanüstü kanun yoluna başvurulmuştur.” gerekçesiyle Dairemizin bozma ilamına itiraz edilmiştir.
C)YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NIN İTİRAZIYLA İLGİLİ YASA HÜKÜMLERİ:
1- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 308. maddesi:
(1) Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, resen veya istem üzerine, ilâmın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kurulu"na itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz.
(2) (05.07.2012 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanan 6352 sayılı Kanun"la eklenen fıkra) İtiraz üzerine dosya, kararına itiraz edilen daireye gönderilir.
(3) (05.07.2012 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanan 6352 sayılı Kanun"la eklenen fıkra) Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na gönderir.
2- 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un geçici 5. maddesi (05.07.2012 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanan 6352 sayılı Kanun"la eklenen):
(1) Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 308 inci maddesinde yapılan değişiklikler, bu Kanunun yayımı tarihinde Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nda bulunan ve henüz karara bağlanmamış dosyalar hakkında da uygulanır.
D) İTİRAZIN VE KONUNUN İRDELENMESİ:
İtirazın konusunu oluşturan uyuşmazlık; yerel mahkemenin verdiği "hüküm
kurulmasına yer olmadığına" ilişkin kararın kanun yararına bozulması karşısında, bozmanın 5271 sayılı CMK"nin 309/4-c maddesi gereğince yapılmasının mümkün olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309 ve 310. Maddelerinde, hâkim veya mahkemelerce verilip istinaf ya da temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların giderilmesini sağlayan olağanüstü bir kanun yolu olarak kanun yararına bozma kurumu düzenlenmiştir.
5271 sayılı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasında yer alan düzenlemeye göre kanun yararına bozmanın sonuçları ve bozma sonrasındaki uygulama belirlenirken , öncelikle "karar" ve "hüküm" ayrımı gözetilmiş ayrıca mahkûmiyet hükmü ile davanın esasını çözen veya çözmeyen diğer hükümler bakımından farklı uygulama ve sonuçlar öngörülmüştür.
5271 sayılı Kanun’un 309/4.maddesindeki düzenlemeye göre, bozma nedenleri;
a) 5271 sayılı CMK"nin 223. maddesinde tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, kararı veren hâkim veya mahkemece gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verir.Bu durumda yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için, verilecek hüküm veya kararda, lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir.
b)Mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin ise, kararı veren hâkim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilir.Bu hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz.
c) Davanın esasını çözüp de mahkumiyet dışındaki hükümlere ilişkin ise, aleyhte sonuç doğurmaz ve yeniden yargılamayı gerektirmez.
d) Hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektiriyorsa cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektiriyorsa bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesi doğrudan hükmeder.
5271 sayılı CMK"nin 223. maddesinde mahkemece verilen kararlardan hangilerinin hüküm olduğu açıklanmıştır. Buna göre; "mahkûmiyet, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararları" birer hüküm olup, uyuşmazlığı sona erdiren, davanın esasını çözen nitelikteki hükümler olduğu öğretide kabul edilmektedir.
03.06.1936 gün ve 129-11 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da; zamanaşımı, genel af ve davadan vazgeçme gibi düşme nedenlerinden birine dayanılarak verilen mahkeme kararlarının da davanın esasını çözümleyen ve suçlular hakkında kazanılmış hak sağlayan kararlardan olduğu vurgulanmıştır. Adli yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararları, kanun yolu bakımından hüküm sayılmakla birlikte, davanın esasını çözen nitelikteki kararlardan değildir.
Tüm bu bilgiler ışığında yapılan değerlendirmede , Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223. maddesinde tahdidi olarak sayılan hüküm çeşitleri arasında yer almayan durma kararları ya da hüküm çeşitleri arasında sayılmayan "hüküm kurulmasına yer olmadığına" ilişkin kararların davanın esasını çözen kararlardan olmadığı sonucuna varıldığından,
Somut olayda yerel mahkemece verilen "hüküm kurulmasına yer olmadığına" ilişkin karar, davayı esastan çözen mahkûmiyet dışında bir karar olmadığından, itirazın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
E) KARAR: Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itirazının KABULÜNE,
2-Dairemizin Dairemizin 29/05/2019 tarihli 2018/5426 esas ve 2019/3361 karar sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA;
3-Kamu davası hakkında durma kararı verilerek, denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi, denetimli serbestlik tedbirine uygun davranılmaması halinde yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken, 5721 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nda düzenlenmeyen “hüküm kurulmasına yer olmadığına” şeklinde karar verilmesi kanuna aykırı olup, kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden; Ankara 29. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 15/05/2017 tarihli ve 2017/135 esas, 2017/682 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun"un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı"na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmesine”
Şeklinde DEĞİŞTİRİLMESİNE,
25/09/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.