8. Hukuk Dairesi 2019/2590 E. , 2019/4446 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı ... vekili, davacı vakfa ait 13062 ada 7 parseldeki taşınmaz üzerine davalı şirket tarafından GSM baz istasyonunun kurulması için taraflar arasında 16.03.2005 başlangıç tarihli ve 6 yıl süreli kira sözleşmesi yapıldığını, sözleşmenin 3. maddesine istinaden anılan sözleşmenin davacı vakfın Ankara 13. Noterliğinin 25.11.2010 tarihli feshi ihbarı ile 15.03.2011 tarihinde sona erdiğini, diğer yandan anılan yerin kiralanması ile ilgili davalı şirketin teklifinin davacı vakıf tarafından reddedildiğini, davalı şirketin sözleşmede öngörülen 60 günlük süre içerisinde baz istasyonunu kaldırmadığını açıklayarak, taşınmaz üzerindeki müdahalenin önlenmesine, davalı şirket tarafından kurulan baz istasyonunun sökülerek kaldırılmasına, dava konusu alanın eski hale getirilmesine, fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere işgal tazminatı olarak şimdilik 2 ay 16 gün için 4.700 TL’nin 16.03.2011 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ...Ş vekili, davanın reddini savunmuştur.
Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin onanarak kesinleşen görevsizlik kararından sonra Ankara 11.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin açılan davanın kısmen kabulü ile 13062 ada 7 parsel üzerinde kurulan baz istasyonunun sökülerek kaldırılmasına ve eski hale getirilmesine, davalıya eski hale getirilmesi için kararın kesinleşmesinden itibaren 2 aylık süre verilmesine, davacının ecrimisil talebinin reddine dair kararı, taraf vekillerinin temyizi üzerine, Yargıtay 6.Hukuk Dairesi’nin 03.04.2013 tarihli ve 2013/3051 Esas, 2013/6006 Karar sayılı ilamı ile “...Davacı kiralayan 25.11.2010 tarihinde keşide ettiği 26.11.2010 tebliğ tarihli ihtarname ile sözleşmeyi akit sonu itibariyle yenilemeyeceğini bildirdiğine göre, BK"nin 263. maddesi (TBK"nin 327 mad.) uyarınca sözleşmenin 15.03.2011 tarihi itibariyle sona erdiğinin ve bu tarihten itibaren kiracının fuzuli şagil olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece 15.03.2011 tarihinden itibaren belirlenecek ecrimisil bedeline hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle ecrimisil isteğinin reddi doğru değildir.” gereğine işaret edilerek ecrimisil yönünden bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde açılan davanın kısmen kabulüne, bilirkişi raporunda belirtilen 2 ay 16 günlük ecrimisil bedeli olan 4.672 TL’nin 16.03.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili ile katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre, davacı vekili ile davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih, 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK"nin 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı) 25.05.1938 tarihli ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtayın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup, bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK"nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
Özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Mahkemece, bilirkişilerden yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular doğrultusunda bilimsel verilere uygun, denetime elverişli şekilde tarafların sundukları emsaller esas alınarak rayice göre ecrimisil hesabı konusunda rapor alınması, ondan sonra varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, davalının teklif ettiği kira bedeli esas alınarak hazırlanan eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporu ile yetinilerek sonuca gidilmiş olması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
3. Davalı vekilinin faize yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Ecrimisil alacağı, niteliği itibariyle haksız eylemden kaynaklanan bir tazminat olduğundan alacağa yasal faiz uygulanması gerekirken mahkemece avans faizine karar verilmesi de doğru değildir.
SONUÇ: Davacı vekili ile davalı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda (2) ve (3) nolu bentlerde yazılı nedenlerle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı vekili ile davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle reddine, HUMK"un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 30.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.