Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/12276 Esas 2013/15054 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/12276
Karar No: 2013/15054

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/12276 Esas 2013/15054 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davalı kişiye, murisin çekişmeli taşınmazını mehr olarak verdiği iddia edilerek açılan tapu iptali ve tescil davası kabul edilmiş, ancak davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dosya incelenerek mehr kavramının Medeni Kanun tarafından yasaklanmadığı, mehr sözleşmelerinin bugün hala geçerli olduğu ve yazılı olma koşuluna bağlı olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle, taşınmazın sicil kaydının davalıya intikal ettirildiği ve mehr belgesine değer verilemeyeceği sonucuna varılmıştır. Bu sebeple, yerel mahkeme kararı yanılgılı bir değerlendirme ile verilmiştir ve davalının temyiz itirazları yerindedir. Karar, HUMK'nun 428. maddesi gereğince bozulmuştur. Kanun maddeleri olarak Medeni Kanun'un mehr sözleşmelerine ilişkin hükümleri ile Borçlar Kanunu'nun bağışlama vaadini düzenleyen maddeleri kararda detaylı bir şekilde açıklanmıştır.
1. Hukuk Dairesi         2013/12276 E.  ,  2013/15054 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Mahkemece, muvazaa iddiasının kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakan İsmail"in kayden maliki olduğu çekişme konusu 1669 parsel (yeni 27852 ada 31 parsel) sayılı taşınmazı 23.11.1999 tarihinde gelini olan davalı ..."ye satış suretiyle devrettiği, davacıların anılan devrin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açtıkları, davalının ise, murisin 05.05.1989 tarihli ve “mehir senedidir” başlıklı belge ile ... Mevkiinden en az 18 dekar tarlayı kendisine devretmeyi vaat ettiğini, ayrıca kendisinden 150- 180 gr. altın aldığını ve iade etmediğini, dava konusu devirlerin borca ve mehir senedine karşılık olarak yapıldığını savunduğu, muris İsmail"in 08.02.2011 tarihinde öldüğü, dava dışı eşi ... ile geride mirasçı olarak davacı olan kızları ... ve davalı gelini ..."nin eşi olan dava dışı oğlu ... "in kaldığı anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtilmelidir ki, davacıların murisinin çekişmeli 1669 parsel (yeni 27852 ada 31 parsel) sayılı taşınmazı davalıya mehir olarak verdiği, dosyadaki 05.05.1989 tarihli mehir senedi başlığı altında imzalanmış adi yazılı sözleşme ve davalı tanıklarının ifadeleri ile belirlenmiştir. Bilindiği üzere, mehr kocanın evlenme sözleşmesi anında ya da devamı sırasında bazen de sona ermesi halinde kadına belirli bir mal, para veya ekonomik değeri olan bir şeyi armağan etmesidir.
    Medeni Kanun, evlenme sözleşmesi sırasında karı kocadan birinin diğerine bir mal veya para vermesini ya da vermeyi vaad edip bir süre ertelemesini yasaklamamıştır. Bu nedenle, eski hükümlere göre kurulmuş mehr, Medeni Kanun tarafından yasaklanmış bir hukuki ilişki olarak kabul edilemez. (2.12.1959 günlü, 14/30 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gerekçesi). Mehr sözleşmeleri bu gün içinde geçerlidir. (Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi"nin 25.10.1965 günlü, 4557/5028 sayılı kararı)
    Mehri müeccel, ileriye yönelik bir bağışlama vaadidir. Koca dışında üçüncü bir kişinin de bağışlama vaadi geçerlidir. Ancak, bu durum, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 128. maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanunun (BK) 110. maddesi) yazılı üçüncü kişi yararına borç altına girme olmayıp, TBK"nin 288. (Borçlar Kanununun 238.) maddesinde düzenlenmiş bağışlama vaadidir. Bağışlama vaadinin geçerliliği, yazılı olma koşuluna bağlıdır. Esasen taşınmazın sicil kaydı (mülkiyeti) da davalıya intikal ettirilmiştir. (BK.m.238)(4.HD. 18.2.1985 gün ve 1984/9153 E, 1985/1223 K., 1.H.D. 27.05.2009 tarih 2009/4577E-2009/6090 K). Bu durumda değinilen ilkeler çerçevesinde iddia ve buna ilişkin olgular birlikte değerlendirildiğinde anılan belgeye değer verileceği kuşkusuzdur.
    Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
    Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin hacrın temyiz edene geri verilmesine, 4.11.2013 tarihinde oybirliiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.