Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/13188
Karar No: 2019/3957

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/13188 Esas 2019/3957 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2016/13188 E.  ,  2019/3957 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve asli müdahil vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı; dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... Merkez, ... köyü, ... mevkiinde bulunan ve doğusunda ... ..."a, batısında ... ..."a, kuzeyinde ... ..."a, güneyinde ... ..."a ait taşınmazlar bulunan yaklaşık dört dönüm miktarındaki taşınmaz ile yine aynı köy aynı mevkide bulunan ve doğusunda ... ..."a, batısında ..."ın sattığı yer, kuzeyinde yol, güneyinde Ramazan Kamçıcıoğlu"na ait taşınmazlar bulunan yaklaşık üç dönüm miktarındaki yerin arazi kadastro çalışmaları sırasında tapulama harici bırakıldığını, dava konusu yerlerin kendisine murislerinden kaldığını, 20 seneyi aşkın süredir zilliyetliğinde bulunduğunu, dava konusu taşınmazların tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının kendisi yararına oluştuğunu beyan ederek; Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca iki parça taşınmazın kendi adına tescilini talep etmiştir.
    Mahkemece; bozma öncesindeki 06.03.2012 tarihli 2010/320 E-. ve 2012/103 K. sayılı gerekçeli kararda;
    1-) Davacının davalı ... aleyhine açtığı davasının pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,
    2-) Davacının davalı ... ve ... köyü tüzel kişiliği aleyhine açtığı davasına gelince;
    a-Fen bilirkişisi ... Dal"ın 05/01/2011 tarihli raporunda ve eki krokide "C" harfi ile gösterdiği kısmın ... köyü 1444 parsel sayılı taşınmaz kapsamında kaldığı anlaşılmakla, davacının bu bölüm yönünden davalı ... ve ... köyü tüzel kişiliği aleyhine açtığı davasının pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,
    b-Fen bilirkişisi ... Dal"ın 05/01/2011 tarihli raporunda ve eki krokide a,b,d,e ve f harfleriyle gösterdiği kısımlar yönünden açtığı davasının reddine,
    3-Fen bilirkişisi ... Dal"ın 05/01/2011 tarihli raporunda ve eki krokide a,b,d,e ve f harfleriyle gösterdiği kısımların orman niteliği ve ... adına kayıt ve tesciline, fen bilirkişi raporunun karar ekine alınmasına karar verilmiş, bu hükmün davacı ... ... ve davalı Hazine vekilince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 02.12.2013 tarih ve 2013/6842 E.- 2013/10975 K. nolu ilamı ile; "Davacı ... ... ve davalı Hazinenin krokide (B), (C), (E) ve (F) ile gösterilen bölümlere yönelik temyiz itirazları bakımından; krokide (B), (E) ve (F) ile gösterilen bölümlerin halen eylemli orman niteliğinde olduğu, (C) ile gösterilen bölümün ise, dava dışı ... ... adına tapuda kayıtlı 1444 sayılı parselin çapı içinde
    kaldığı anlaşılarak, yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığı" gerekçesiyle (B), (C), (E), (F) ile gösterilen bölümler yönünden "onama" kararı verilmiş, karar kesinleşmiştir; öte yandan aynı ilamın devamında; "Davacı ... ... ve davalı Hazinenin krokide (A) ve (D) ile gösterilen bölümlere yönelik temyiz itirazlarına gelince; 3402 sayılı Kadastro Kanununun uygulanmaya başladığı 10/10/1987 tarihinden önce 2613, 5602 ve 766 sayılı kanunların hükümlerine göre, kadastrosu yapılacağı ilân edilen ve önceden sınırları belirlenen çalışma alanları içerisindeki ormanların tesbit dışı bırakıldığı, bir diğer anlatımla; arazi kadastrosu ekiplerinin ormanların kadastrosunu yapmadığı, ancak, bölgede daha önce orman kadastrosu yapılıp kesinleşen ve tapuya tescil edilen ormanlara ait kayıtların, o birliğin çalışma alanının tapu kütüğüne aktarıldığı, (766 sayılı Kanunun madde 46/3) bölgede orman kadastrosu yapılmamışsa, arazi kadastrosunun yapılacağı bölgedeki ormanların sınırlandırılmasının Orman İdaresinden istendiği, İdarenin orman sınırlarını belirlemesinden sonra arazi kadastro ekiplerinin bu sınırlamayı esas almak suretiyle, belirlenen orman sınırına girmeden arazi kadastro çalışmalarını yürütmüş oldukları, bu uygulamanın 3402 sayılı Kadastro Kanununun yürürlüğe girdiği 10/10/1987 tarihine kadar sürdürüldüğü, 3402 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra ise anılan Kanunun 4. maddesi gereğince işlem yapıldığı, her olaya, meydana geldiği tarihte yürürlükte olan kanun hükümlerinin uygulanması gerektiği, 1970 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında davaya konu taşınmazların paftasına, "çalılık" yazılarak tesbit dışı bırakılmışsa da, daha sonra 1999 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içine alındığı, mahkemece yapılan keşifte dinlenen orman, ziraat ve yerel bilirkişilerin; krokide (A) ve (D) ile gösterilen yerlerin % 5 - 15 eğimli, üzerinde 5-25 yaşlı bağ bulunan tarım arazisi vasfında olduğunu, 1956 ve 1988 tarihli memleket haritalarında açık alanda kaldığını ve orman sayılmayan yer olduğunu açıkladıkları, ancak, 1956 ve 1988 tarihli memleket haritalarının yapımına esas alınan hava fotoğraflarının incelenmediği, bu nedenle; mahkemece, 1956 ve 1988 tarihli memleket haritalarının yapımına esas alınan hava fotoğrafları ve 1990 ve 2000"li yıllara ait memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman plânının ilgili yerlerden getirtilip, yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiğinin belirlenmesi gerektiği, 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumunun saptanması gerektiği; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkralarının, Anayasa Mahkemesince iptal edildiği ve kalan fıkralarının da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğu, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğunun düşünülmesi gerektiği; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresinin incelenmesi gerektiği; orman kadastrosu kesinleştiğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazların konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki haritanın komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi" gerektiği gerekçesiyle krokide (A) ve (D) ile gösterilen bölümler yönünden verilen hüküm bozulmuştur.
    Bozma ilamı sonrasında asli müdahil ... vekili mahkemeye sunduğu asli müdahale dilekçesinde özetle; davaya konu edilen ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, Tömek mevkiinde bulunan kuzeyinde... ait taşınmazlar bulunan 2500 metrekare yüzölçümlü taşınmazı, asli müdahilin 20/05/2013 tarihinde yapılan harici satış sözleşmesiyle davacının babası olan ... ..."dan satın aldığını, taşınmazını satın aldığı ... ..."un zilyetlik süresi de eklendiğinde elli yılı aşkın bir süredir müvekkilinin taşınmaza zilyet olduğunu beyan ederek; taşınmazın davacı adına tescilini talep etmiştir.
    Mahkemece bozmaya uyularak yargılamaya devam edilmesi neticesinde;
    1-... İli, ... ilçesi, ... Mahallesi sınırları içerisinde kalan fen bilirkişileri ... ve ..."ın 23/06/2015 tarihli raporunda ve ekli krokide A ve D harfleri ile gösterilen toplam 3.854,36 metrekare miktarındaki taşınmaz hakkında açılan davanın reddine,
    2-Asli müdahilin ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi sınırları içerisinde kalan fen bilirkişileri ... ve ..."ın 23/06/2015 tarihli raporunda D harfi ile gösterilen 2.192,24 metrekare miktarındaki taşınmazın adına tescili yönündeki talebinin reddine,
    3-... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi sınırları içerisinde kalan fen bilirkişileri ... ve ..."ın 23/06/2015 tarihli raporunda ve ekli krokide A ve D harfleri ile gösterilen toplam 3.854,36 metrekare miktarındaki taşınmazların bağ ve bahçe vasfı ile ... adına tapuya kayıt ve tesciline, fen bilirkişi raporunun karara ekli sayılmasına,
    4-... İli, ... ilçesi, ... Mahallesi sınırları içerisinde kalan fen bilirkişileri ... ve ..."ın 23/06/2015 tarihli raporunda ve ekli krokide B-C-E-F harfleri ile gösterilen kısımlara ilişkin daha önce verilen karar, Yargıtay incelemesinden geçerek onandığından yeniden hüküm tesisine yer olmadığına karar verilmiş hüküm davacı vekili ve asli müdahil vekilince temyiz edilmiştir.
    Dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 10/12/1999 tarihinde ilânı yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. 25/06/1970 - 25/07/1970 tarihleri arasında genel arazi kadastrosu işlemi yapılmış ve sonuçları ilân edilmiş ve kesinleşmiştir.
    Dosya kapsamındaki ziraat bilirkişisince hazırlanan raporda 1990"lı yıllardan itibaren taşınmazlar üzerinde tarımsal faaliyet yapıldığı, imar ihyanın tamamlandığı, zilyetlikle iktisabı mümkün olan yerlerden olduğu açıkça belirtildikten sonra, gerekçenin devamında raporla da çelişecek şekilde ve sadece üzerlerindeki ağaç yaşları dikkate alınarak; taşınmazlar üzerinde yirmi yaş altında ağaçlar bulunduğu, zilyetliğe esas yirmi yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresinin doldurulmadığı şeklindeki yetersiz gerekçeyle, "A" ve "D" harfleri ile gösterilen taşınmazların bağ ve bahçe vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş olup, incelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre; mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya elverişli değildir.
    O halde; temyiz konusu edilen ve fen bilirkişisince hazırlanan krokide "A" ve "D" harfleriyle gösterilen bölümlerin orman sayılmayan yerlerden oldukları, bağ omaçlarının dikilmesinin öncesinde de nohut, buğday vs. ekimi şeklinde taşınmazlar üzerinde fiili kullanım bulunduğu mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarından anlaşılmış olmakla; mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ile 1985-1990 yıllarına ait hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya
    eklenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava
    fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarının belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranının açıklandığı yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
    Açıklanan yöntemle, yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşulları araştırılarak, yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınmalı, davacının ve asli müdahilin iddiaları dinlenerek taraflar arasında akdedilen zilyetlik devir sözleşmesinin geçerli olup olmadığı ve taşınmazın zilyetliğinin fiilen devredilip devredilmediği ve tesbit tarihine kadar davacı veya asli müdahil yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın (40 ve 100 dönüm norm kısıtının) aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
    Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek eksik inceleme ile taşınmazlara ilişkin yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ve asli müdahil vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 12/06/2019 günü oy birliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi