23. Hukuk Dairesi 2015/6204 E. , 2018/490 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın asıl ve birleşen davaların kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davalarda davalılar ve katılma yolu ile asıl davada davacılar ... ve ... vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Asıl ve birleşen davalarda davacılar vekilleri, müvekkilleri ile davalılar arasında 27.07.2000, 25.09.2000 ve 20.02.2001 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin bulunduğunu, sözleşme gereği inşaatın süresinde başlamadığı ve fiilen yapılamadığını, sözleşme gereğince taşınmazın tapusunun davalılardan Yusuf’a devredildiğini ileri sürerek, asıl ve birleşen davalarda anılan sözleşmelerin feshi ile Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2008/245 E sayılı dosyasında davacıların doğan zararına karşılık şimdilik 6.000,00 TL’nın, Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2009/152 E sayılı dosyasında davacıların doğan zararına karşılık şimdilik 5.000,00 TL’nın temerrüt faiziyle tahsiline karar verilmesini istemişler, yargılama aşamasında tazminat taleplerini atiye terk etmişlerdir.
Asıl ve birleşen davalarda davalılar vekili, taşınmazın bulunduğu yerin sit alanı olması nedeniyle inşaata başlanılamadığını, savunarak, asıl ve birleşen davaların reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen kararın asıl ve birleşen davalarda davalılar ve katılma yolu ile asıl davada davacılar ... ve ... vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairemiz"in 04.07.2013 tarih ve 2013/3517 E., 2013/4664 K. sayılı ilamıyla özetle; kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişkinin giderilmesi için hüküm bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davalarda davalılar ve katılma yolu ile asıl davada davacılar ... ve ... vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Tarafların tüm delilleri toplanıp, inceledikten ve son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, HMK"nın 298/3. (HUMK"nın 388.) maddesi uyarınca kararı, gerekçesi ile birlikte yazması ve hüküm sonucunu HMK"nın 294/3. (HUMK"nın 389.) maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Ne var ki, uygulamada HMK"nın 294/4. (HUMK"nın 381/son) maddesi hükmüne dayanılarak zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucu tutanağa geçirilip, tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
İşte bu gibi hallerde, HMK"nın 294/3. (HUMK"nın 389.) maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara uygun olarak gerekçeli kararın yazılması zorunludur. Esasen, kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan el çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak bulunmamaktadır. HMK"nın 298/2. maddesi uyarınca, gerekçeli karar tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili ya da farklı olması, yargılamanın aleniyetine, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa"nın 141. maddesi ile HMK"nın ve HUMK"nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca, anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksi düşünce ve uygulama yargının, yargıcın ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile bağdaşmaz.
Somut olayda, kısa kararda tapu iptali ile tescile ilişkin kısa kararda kurulan hükümdeki pay ve dağılım durumunun gerekçeli kararda farklı olduğu ve kısa karar ile gerekçeli kararın farklı ve çelişkili olduğu görülmüş ve bu durum kararın gerekçesinde de belirtilmiştir. O halde, 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme kararı çerçevesinde, mahkemece, kısa karar ile bağlı kalınmadan, yeni bir kısa ve buna uygun gerekçeli karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre, asıl ve birleşen davalarda davalılar vekili ve katılma yolu ile asıl davada davacılardan ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle, kararın BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle, bozma nedenine göre asıl ve birleşen davalarda davalılar vekili ve katılma yolu ile asıl davada davacılardan ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.