17. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/21126 Karar No: 2015/6450 Karar Tarihi: 04.05.2015
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2013/21126 Esas 2015/6450 Karar Sayılı İlamı
17. Hukuk Dairesi 2013/21126 E. , 2015/6450 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, borçlu davalı hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı ve hakkındaki takipleri sonuçsuz bırakmak için dava konusu taşınmazı davalı ..."a devrettiğini, bu tasarrufun iptaline karar verilmesini istemiştir. Dava dışı ... tarafından da aynı davalı ve taşınmazla ilgili olarak ön alım davası açılmış ve bu dava ile birleştirilmiştir. Yargılama sonunda tasarrufun iptali davasının kabulüne, ön alım davasının konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; karar Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 01.12.2011 tarih 2011/846 Esas 2011/11487 Karar sayılı ilamı ile davaların tefrik edilmesi gerektiğinden bahisle sair yönler incelenmeksizin bozulmuştur. Bozmadan sonra tasarrufun iptali talebinin kabulü ile Mahkemenin 2013/46 Esas sayılı ön alım davasıda davalıya ödenmesine karar verilen tutardan öncelikle davacıya ödenmesine arta kalanın davalı ..."a iadesine karar verilmiş; hüküm davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK’nin 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Tasarrufun iptali, hukuken geçerli olan satışlar için istenilebilir. Muvazaalı satışlar tasarrufun iptali davasının konusunu oluşturmazlar. Kural olarak iptal edilen tasarruflar, muvaazalı akitlerden farklı olarak hukuken geçerlidir. Diğer bir anlatımla muvazzalı akitlerde, görülen akit değil tarafların gerçek iradelerine uygun bulunan akit tarafları bağlayıcı olduğu halde, İİK"nin 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarruflar özel hukuk ilişkisi açısından geçerliliğini korumaktadır. Bu nedenledir ki, alacaklının gerçek alacak ve ayrıntılarına yetecek miktardaki tasarrufun iptali, bunun dışında kalan kısım geçerliliğini koruyacağından olduğu gibi bırakılması gerekir. Yasa koyucu bu özelliği gözeterek "iptal davasının subutu halinde dava konusu teşkil eden mal üzerinde icra kovuşturması yapılabilceğini, davanın konusu taşınmaz olduğu takdirde ise 3.şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmeksizin taşınmazın haciz ve satışının istenilebileceği" öngörülmüştür (İİK"nin 283). Bu nedenlerle, tasarrufun iptali davasına konu taşınmaz üzerinde bir başka şahsa ön alım hakkı verilmesi halinde, taşınmaz bir bedel karşılığında dördüncü kişi konumundaki ön alım hakkı olan şahsa geçecektir. Somut olayda, borçlunun hissesi dava dışı Kadir Yazıcı tarafından ön alım hakkı çerçevesinde bedel ödeyerek satın alınması halinde dava kendiliğinden bedele dönüşmüş olacak ve davalı 3.kişi tazminata mahkum olacaktı (İİK"nin 283/2). Tüm bu maddi ve hukuki olgular dikkate alındığında, Kadir Yazıcı tarafından açılan ön alım davası bu davanın sonucunu etkileyeceğinden, bekletici mesele yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 04/05/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.