Esas No: 2017/1589
Karar No: 2017/1197
Karar Tarihi: 14.06.2017
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1589 Esas 2017/1197 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda (Kapatılan) Ümraniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 21.04.2011 gün ve 2002/519 E., 2011/272 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davacılar ve birleşen dosya davacıları vekili ile davalılar Hazine vekili ve Orman İdaresi vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 29.04.2013 gün ve 2011/15534 E., 2013/4730 K. sayılı kararı ile,
(…Ümraniye Çekmeköy 3170 parsel sayılı 58522,92 m² (yargılama sürerken ifraz ile 35227,92 m²) yüzölçümlü hali arazi niteliğindeki taşınmaz, 1996 yılında kadastro müdürlüğünce hazırlanan ifraz beyannamesinde teknik hata sonucu 1088 numaralı orman parselinden ifraz edilmiş gibi gösterilerek, idari yoldan tapu kaydı oluşturulup, beyanlar hanesine “2/B madde şerhi” de verilerek Hazine adına tescil edilmiştir.
Davacı gerçek kişiler vekili, 28.03.2000 tarihli dilekçeleriyle, çekişmeli Çekmeköy 3170 parsel sayılı taşınmazın hataen 2/B maddesi ile orman sınırlarına çıkarılan yermiş ve 1088 numaralı orman parselinden ifraz edilmiş gibi gösterilerek, Hazine adına tapuya tescil edildiğini; oysa taşınmazın ilk orman tahdidinden beri hiçbir zaman orman tahdidi içine alınmadığını ve orman tahdit haritalarında da kültür arazisi olarak gözüktüğünü ve dava dilekçesine ekli krokide (A) ile gösterilen yerin Remzi Kızıltoprak, (B) ile gösterilen yerin ..., (C) ile gösterilen yerin Fehmi Gündoğdu, (D) ile gösterilen yerin ... ve (E) ile gösterilen yerin ...’un zilyetliğinde olduğunu ve müvekkillerinin belirtilen yerleri en az 60-70 yıldan beri kullandıklarını belirterek, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava dilekçesine ekli krokide gösterilen yerlerin 3170 sayılı parselden ifrazı ile son parsel sayısıyla müvekkilleri adına tapuya tescillerine karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Birleşen dosya davacıları Kadir Yetimoğlu, Sapri Dudakçı ve ... vekili, 11.09.2000 tarihli dilekçesiyle 3170 parselin dava dilekçesine ekli krokide (F) ile gösterilen yerin Sapri Dudakçı ve Kadir Yetimoğlu, (G) ile gösterilen yerin ise ...’ın zilyetliğinde olduğunu ve müvekkilleri lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiyle bu taşınmazları edinme koşullarının oluştuğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, H.U.M.K."nun 45. maddesi gereğince davalar birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda, mahkemece, çekişmeli parselin doğusunun, batısının, kuzeyinin ve güneyinin orman alanı olduğu hava fotoğraflarında ve memleket haritasında görüldüğünü, hatta parselin bir bölümü silikte olsa yeşil alan içinde kaldığı ve bu haliyle taşınmazın orman içi açıklık olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar ve birleşen dosya davacıları gerçek kişiler vekili ile Hazine ve Orman Yönetimi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptal ve tescil niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1943 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 1990 yılında yapılıp kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
1) Davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekillerinin temyiz itirazları yönünden;
Davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekilleri, hükmün gerekçe bölümünde “davacıların ve birleşen dosyanın davacılarının açmış olduğu davanın reddine karar verilip” denilmesine rağmen, hüküm fıkrasında “davacıların açmış olduğu davanın reddine” denildiğini belirterek, hüküm fıkrasında birleşen dosya davacılarından söz edilmeden, davacıların davasının reddine denilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle hükmü temyiz etmişler ise de, mahkemece hüküm fıkrasında çoğul olarak “davacılar” kelimesi kullanılması ve tescil talebiyle dava açan gerçek kişiler lehine tescil hükmü de kurulmadığına göre anılan şekilde kurulan hüküm sonuca etkili değildir. Bu nedenle, mahkemece kurulan hüküm kabule göre sonuca etkili ve hatalı görülmediğinden Hazine ve Orman Yönetimi vekillerinin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2) Davacılar ve birleşen dosya davacıları vekilinin temyiz itirazlarına gelince,
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi gereğince orman içi açıklığı niteliğinde olduğu gerekçesi ile hüküm kurulmuşsa da, delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülmüştür. Şöyle ki; öncelikle davaya konu taşınmazların dört tarafı orman ile çevrili olmadığından, taşınmazların orman içi açıklık niteliğinde olduğuna dair kabul doğru ve yerinde değildir. Ayrıca; 3170 parsel sayılı taşınmazın dava konusu olan ve krokide (A), (B), (C), (D), (E), (F) ve (G) ile gösterilen bölümleri 1957 tarihli memleket haritasında ve 1946 tarihli hava fotoğrafında açık alanda (orman sayılmayan alanda) kalmakta olup öncesi itibariyle orman sayılmayan yerlerden oldukları, her ne kadar 3170 parsel 1972 yılında yapılan arazi kadastrosunda orman tahdidi içinde olduğu zannedilerek kadastro harici bırakılmış ise de, gerçekte 1088 sayılı parselin çap sınırları dışında olup 1943 yılında yapılarak kesinleşen orman kadastrosunda ve daha sonra yapılan aplikasyon çalışmalarında da orman kadastro sınırları dışında bırakılmıştır. Orman niteliği taşımayan bir yer 2/B uygulamasına konu olamayacağından tapu kaydı üzerine bu yolda konulan şerhin hukukî dayanağı bulunmamaktadır. Ziraatçı bilirkişi dava konusu taşınmaz bölümlerinin tarla niteliğinde olduklarını, keşifte dinlenen tanık ve yerel bilirkişilerde taşınmazların öncesinden beri tarım arazisi olarak kullanıldığını bildirmişlerdir.
Buna göre, dosyadaki bilirkişi raporları ve yerel bilirkişi, tanık beyanlarından dava konusu 3170 parselin dava konusu edilen ve bilirkişi krokisinde (A), (B), (C), (D), (E), (F) ve (G) ile bölümlerinin eski tarihli resmi belgelerde ve eylemli olarak orman olmadıkları ve davacı gerçek kişiler yararına 3402 sayılı Yasanın 14-17. maddelerinde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu anlaşılmaktadır. Tüm bu yönler gözetildiğinde, davacılar ve birleşen dosya davacıları gerçek kişilerinin davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek reddine karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Asıl ve birleşen dava tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Asıl dosya davacıları vekili çekişmeli Çekmeköy 3170 parsel sayılı taşınmazın hataen 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2/B maddesi ile orman sınırları dışına çıkarıldığını ve 1088 sayılı orman parselinden ifraz edilmiş gibi gösterilerek Hazine adına tapuya tescil edildiğini, oysa taşınmazın ilk orman tahdidinden beri hiçbir zaman orman tahdidi içine alınmadığını, orman tahdit haritalarında da kültür arazisi olarak gözüktüğünü ve dava dilekçesine ekli krokide (A) ile gösterilen yerin Remzi Kızıltoprak, (B) ile gösterilen yerin ..., (C) ile gösterilen yerin Fehmi Gündoğdu, (D) ile gösterilen yerin ... ve (E) ile gösterilen yerin ...’un zilyetliğinde olduğunu ve müvekkillerinin belirtilen yerleri en az 60–70 yıldan beri kullandıklarını belirtmek suretiyle kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava dilekçesine ekli krokide gösterilen yerlerin 3170 sayılı parsel sayılı taşınmazdan ifrazı ile son parsel numarası ile müvekkilleri adına tapuya tescillerine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dosya davacıları Kadir Yetimoğlu, Sapri Dudakcı ve ... vekili 3170 parsel sayılı taşınmazda bulunan dava dilekçesine ekli krokide (F) ile gösterilen yerin ...ve ... (G) ile gösterilen yerin ise ...’ın zilyetliğinde olduğunu ve müvekkilleri lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiyle bu taşınmazları edinme koşullarının oluştuğunu ileri sürerek dava dilekçesine ekli krokide gösterilen yerlerin 3170 sayılı parsel sayılı taşınmazdan ifrazı ile müvekkilleri adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Davalı Hazine vekili asıl ve birleşen dosyada dava konusu taşınmazın evveliyatının orman olduğu, zilyetlikle edinilebilecek yerlerden olmadığı gibi davacılar yararına Kadastro Kanunu ve Türk Medeni Kanunda belirtilen zilyetlikle edinim koşullarının oluşmadığı iddiasıyla davanın reddini savunmuştur.
Dahili davalı ... İdaresi vekili dava konusu taşınmazın kuzeybatı kısmı ile güneydoğu bölümünün Üsküdar Tapulama Hakimliğinin kararları ile orman olduğunun anlaşıldığı, 1957 tarihli paftaya göre de dava konusu parselin bir kısmının Çekmeköy Devlet Ormanının devamı niteliğinde olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Yerel Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda; dava konusu taşınmazın 1088 sayılı parselden ifrazen oluştuğu belirtilmişse de 3156-3170 nolu parsellerin bulunduğu alanın 1088 parselle ilgisinin olmadığı, sehven 2/B şerhinin konulduğu, 1088 parselden ifraz olmadığı hususunun Kadastro Müdürlüğünden ve Tapu Müdürlüğünden gelen kayıtlardan anlaşıldığı, dava konusu taşınmazın 1088 sayılı 2/B parselinden ifraz edilmediği, tapulama harici yerlerden olduğu kesinleşen emsal dosyalardan da bilindiği, alınan bilirkişi ek raporunda dava konusu alanın 1940 çekimli hava fotoğrafı ve 1957 tarihli memleket haritasında açıklık alan olduğu belirtilmişse de davaya konu 3170 parselin doğusunun, batısının, kuzeyinin ve güneyinin orman alanı olduğunun hava fotoğraflarında ve memleket haritasında görüldüğü, hatta parselin bir kısmının silik de olsa yeşil alan içinde kaldığı, bu hali ile dava konusu yerin orman içi açıklık niteliğinde olduğu, bu tür alanların orman bütünlüğü nazara alınarak orman toprağı olarak kabul edileceğine yönelik bir karinenin bulunduğu, davacıların yerin orman olması sebebi ile zilyetliğe dayanamayacakları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar ve birleşen dosya davacıları vekili ile davalılar Hazine vekili ve Orman İdaresi vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece dava konusu taşınmazın, 1943 yılında yapılan orman tahdit haritasının dışında kalsa dahi asıl orman niteliğini belirleyen kadastro çalışmasının 13.07.1945 te yürürlüğe giren 4785 sayılı ve 5658 sayılı yasalara göre çözümlenmesi gerektiği ve 1972 yılında yapılan ilk arazi kadastrosu sırasında dava konusu taşınmazın içinde bulunduğu alanın devlet ormanı belirtilmesi ile kadastro dışı bırakıldığı, 1972 yılında yapılan ilk genel arazi kadastrosu sırasında devlet ormanı olarak belirtilen yerin evveliyatında orman olarak belirtilip belirtilmemesinin hukuken bir yararının olmadığı, zira dava konusu yerin 1972 yılında orman kapsamı içine alındığı ve bu uygulamanın hataen yapıldığı gerekçesi ile 1088 sayılı parselin orman dışına çıkartılmasının mümkün olmadığı, esasen 1088 sayılı parselin evveliyatından beri orman olduğu, bu hususun pek çok Yargıtay içtihadı ile teyit edildiği, 3170 sayılı parsel hakkında verilen ve gerekçede belirtilen bozma ilamlarına rağmen halen 3170 sayılı parselin açık alanda kaldığı gerekçesiyle yerin ziraat arazisi olarak sayılmasının mümkün olmayacağı, kaldı ki keşifte 1972 tarihli arazi kadastrosuna ilişkin paftaların uygulanmadığı ve memleket haritasının dar kapsamlı uygulandığı (dava konusu yerde tescil düşünülecekse dahi öncelikle bu paftaların getirtilip, yeniden keşif yapılarak uygulama yapılmasının ve 3170 sayılı parselin 1972 tarihinde yapılan arazi kadastrosunda orman tahdidinin içinde olup olmadığının krokilendirmesinin gerektiği), dört tarafı orman olan bir parselin bir kısmının orman (daha önce mahkeme ilamları ile kesinleşmiş), bir kısmının tarım arazisi olmasının mümkün olmadığı, orman alanının bir bütün olarak düşünülmesi gerektiği, zeminde halen böğürtlen çalılarının mevcut olduğu, 1088 sayılı parsel hakkında verilen tescil kararlarının Yargıtay 20. Hukuk Dairesi"nin pek çok kararı ile bozulduğu, yine bu husustaki direnme kararlarının Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nca bozulduğu, davacının dayanacağı eski bir tapu kaydının da bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davacılar ve birleşen dosya davacıları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, somut olay bakımından çekişmeli 3170 parsel sayılı taşınmazdaki dava konusu taşınmaz bölümlerinin orman içi açıklık niteliğinde mi, yoksa zilyetlikle kazanıma elverişli tarım arazisi vasfında mı olduğu noktasında toplanmaktadır.
Yargılama sırasında davacılardan Musa Aktaş, Sapri Dudakcı, Kadir Yetimoğlu, Remzi Kızıltoprak ile dava dışı ... arasında 29.05.2013 tarihli temlikname imzalanmış, anılan davacılar eldeki davaya konu tüm dava haklarını dava dışı ...’a 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 125. maddesinin 2. fıkrası uyarınca temlik etmişlerdir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre çekişmeli 3170 parsel sayılı taşınmazın 1943 yılındaki 3116 sayılı yasaya göre yapılan orman tahdit çalışması neticesinde orman tahdit haritası dışında kaldığı, 1972 yılında yapılan arazi kadastro çalışmalarında orman tahdit sınırları içinde olduğu zannedilerek tespit harici bırakıldığı, 1088 sayılı parsel ile de ilgisinin bulunmadığı, teknik hata sonucu 1088 sayılı parselden ifraz edilmiş gibi beyanname düzenlenerek 3170 parsel numarası ile 19.12.1996 tarihinde hali arazi vasfıyla Hazine adına tapuya tescil edildiği ve 2/B madde şerhinin de sehven verildiği anlaşılmaktadır.
6831 sayılı Orman Kanunu’nun 17. maddesinin 2. fıkrasına göre orman içi açıklıklar orman sayılmasa da orman bütünlüğünün korunması amacıyla orman olarak tescil edilmeleri zorunlu olup, yasa koyucu tarafından böyle bir yerin zilyetlikle edinim olanağı engellenmiştir. Taşınmazın anılan madde kapsamında orman içi açıklık vasfında olması için de tapulu bir taşınmaz olmaması ve kural olarak dört tarafının ormanla çevrili olması bu nedenle ediniminin orman bütünlüğünü bozması gerekir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında dava konusu taşınmazın güneybatı sınırında gerçek kişiler adına tespit ve tescil edilen 134 parsel sayılı taşınmazdan ifraz edilen 1101 parsel ve 97 parsel sayılı taşınmazdan ifraz edilen 1095 parsel sayılı taşınmazların bulunması nedeniyle çekişmeli taşınmazın orman içi açıklık olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle yukarıdaki ilkeler gözetilerek taşınmazın dört tarafı orman ile çevrili olmayacağından ve 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 17. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen nitelikte orman içi açıklık olmadığından bu tür yerlerin koşulların bulunması halinde zilyetlikle kazanılması mümkündür. Ancak mahkemece yapılan keşifte bilgisine başvurulan bilirkişi ve tanıkların sözleri soyut nitelikteki sözlerden ibaret olduğu gibi, taşınmaz bölümlerinin niteliği ile ilgili alınan zirai bilirkişi raporu da teknik ve bilimsel verilerden uzak ve soyut olarak hazırlanmış, ayrıca çekişmeli taşınmazda idari yoldan tapu kaydının oluştuğu tarihten geriye doğru hava fotoğrafı uygulaması da yaptırılmamıştır.
Hal böyle olunca idari yoldan Hazine adına olan tapu kaydının oluştuğu tarihten (19.12.1996) geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ilişkin üç ayrı tarihte çekilmiş (1970, 1975 ve 1980’li yıllara ait) dava konusu taşınmazın bulunduğu yere ait stereoskopik hava fotoğrafları ile bu hava fotoğraflarının üretildikleri memleket haritaları ilgili yerlerden getirtilerek dosya arasına konulmalıdır. Bundan sonra önceki bilirkişiler dışında Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü Öğretim Üyelerinden seçilecek 3 kişilik ziraat mühendislerinden oluşan ziraatçi bilirkişi kurulu, Jeodezi ve Fotogrametri uzmanı bir harita mühendisi bilirkişi ve dava sonucunda yararı olmayan elverdiğince yaşlı, yansız yerel bilirkişiler ve tarafların göstereceği tanıkların tümü hazır olduğu halde taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, stereoskopik hava fotoğrafları ve bu hava fotoğraflarından üretilen memleket haritaları incelenmeli ve taşınmazın kadastro paftasındaki konumu bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılmalı ve taşınmazın bu hava fotoğrafları ve memleket haritalarındaki niteliği ile çekişmeli taşınmaz bölümlerinin o yıllarda tarım arazisi olarak kullanılıp kullanılmadığı hususunda jeodezi ve fotogrametri uzmanı harita mühendisinden ayrıntılı rapor alınmalı, davacıların davaya konu yaptığı yerler ile taşınmazın geriye kalan bölümünün önceki ve şimdiki niteliği ile çekişmeli taşınmaz bölümlerinin imar-ihyaya konu olmuş ise bu bölümlerin öncesinin niteliği, imar-ihya varsa imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığı ve tamamlandığı, zilyetliğin hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü hususlarında ziraat bilirkişi kurulundan ayrıntılı rapor alınmalı, ayrıca zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı ve ayrıntılı beyanları alınmalı ve yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu komşu parsel tutanakları ve dayanakları ile hava fotoğrafı, memleket haritası ve uzman bilirkişi raporları göz önünde tutularak denetlenmeli, jeodezi ve fotogrametri uzmanı harita mühendisi bilirkişiye komşu parsellerin dayanağı kayıtların çekişmeli taşınmaz yönünü ne okuduğunu belirtir keşfi denetlemeye imkan veren harita düzenlettirilmeli, dava konusu taşınmaz bölümlerinin her birinin ayrı ayrı fotoğrafları çektirilerek bilirkişi raporlarında hangi harfle belirtilen kısma tekabül ettiği açıkça fotoğraf üzerinde belirtilmeli, keşifte saptanan yerel bilirkişi ve tanıkların beyanları arasında aykırılık oluşursa bu aykırılık giderilmeli ve bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında çekişmeli taşınmaz bölümlerinin orman içi açıklık niteliğinde olduğu, zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığı, yerel mahkeme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de yukarıda açıklanan nedenlerle bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
O halde, yerel mahkeme direnme kararının yukarıda açıklandığı üzere değişik gerekçe ile bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davacılar ve birleşen dosya davacıları vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcın yatıranlara geri verilmesine karar düzeltme yolu açık olmak üzere 14.06.2017 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.