Esas No: 2016/3515
Karar No: 2021/593
Karar Tarihi: 22.02.2021
Danıştay 13. Daire 2016/3515 Esas 2021/593 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2016/3515
Karar No:2021/593
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … Medya Yayın Hizmetleri A.Ş.'ye ait "…" yayın kuruluşunda 24/07/2014 tarihinde yayınlanan "…" adlı programda davacı hakkında geçen ifade ve konuşmaların, 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un 8. maddesinde belirlenen (1. fıkrasında yer alan (b),(c),(ç),(e),(ı),(i), ve (k) bentleri) yayın hizmeti ilkelerini ihlâl ettiğinden bahisle yayın kuruluşu hakkında idari yaptırım uygulanması istemiyle yapılan başvurunun, idari yaptırım uygulanmasına yer olmadığı gerekçesiyle reddine ilişkin Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (Üst Kurul) … tarih ve … sayılı toplantısında alınan … nolu kararın iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi'nce verilen kararda; davacının vekili tarafından davalı idareye yapılan başvuruda; "… Haber logosuyla yayın yapan televizyon kanalında 24/07/2014 tarihinde saat 22:00'da yayınlanan "..." adlı programda geçen konuşmaların ve iddiaların tamamen gerçek dışı olduğu ve yapılan bu yayının 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin b), c), ç), e), ı), i) ve k) maddelerine aykırı olması nedeniyle adı geçen televizyon kanalıyla ilgili idari yaptırım uygulanması" gerektiği hususlarına yer verildiği, programa ait kayıtların davalı idarece incelenmesi neticesinde; "Moderatörlüğünü ...'in yaptığı güncel konulara ilişkin birebir konukların yer aldığı programın ilk bölümüne konuk olan Av. ...'nin emniyette yer alan operasyonlar ile ilgili moderatörün sorularına cevaplar vererek görüşlerini dile getirdiği, yapılan yayında somut nitelikte bir kuruma ya da talepte bulunan şahıslara yönelik küçük düşürücü, hakaret tarzı ifadelerden ziyade emperyalist güçlerin ele geçirdiği bir yapıya yönelik eleştirilerin yer aldığı; yayının haber verme ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilecek ilgilisinin cevap ve düzeltme hakkını da saklı tutan eleştiri ve iddialara yer verir nitelikte olduğu, bahse konu yapı ile ilgili ...'nin iddialarının doğru ya da yanlışlığının tespitinin mümkün olmadığı, ancak iddiaların asılsız olduğuna ilişkin kararın bağımsız mahkemelerce verilebileceği, zaten şikayetçi tarafın konu ile ilgili cevap ve düzeltme hakkını kullanma başvurusunu yaptığı şeklinde değerlendirmelere yer verilerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin, basının demokratik toplumdaki rolünün önemini birçok kez vurguladığı, basının, görev ve sorumluluklarına saygı çerçevesinde genel menfaate ilişkin sorunlar hakkındaki haber ve fikirleri verme sorumluluğu bulunduğu, basının bu haber yayma görevi ile kamuoyunun haber alma hakkının birbiriyle bağlantılı olup, bu bağlamda, programda somut nitelikte bir kuruma ya da talepte bulunan şahıslara yönelik küçük düşürücü, hakaret tarzı ifadelere yer verilmediği ve yayının haber verme ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, kaldı ki anılan yayında dile getirilen iddialarla ilgili olarak mahkemeler nezdinde cevap ve düzeltme hakkına başvurma yolunun da öngörüldüğü" gerekçesiyle adı geçen yayın kuruluşu hakkında idari yaptırım uygulanmasına yer olmadığına ilişkin dava konusu kararın alındığının anlaşıldığı;
Mevzuat hükümleri ile son dönemde davacı ve davacının temsil ettiği yapıya mensup kişiler hakkında açılan dava ve yürütülen soruşturmalar ile bu kapsamda kamuoyunda yapılan tartışmalar ve yorumlar da dikkate alındığında, programa katılan ...'nin kendisine yöneltilen sorulara karşılık verdiği cevap, yaptığı yorum ve kullandığı ifadelerin, herhangi bir hakaret unsuru içermediği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin birçok kararında da belirtildiği üzere ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilecek kamuoyuna mal olmuş kişilere yönelik açıklama ve eleştiri niteliğinde görülmesi gerektiği sonucuna varılarak, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, 6112 sayılı Kanun’un 8/1-o maddesinde yer alan “o) Kişi veya kuruluşların cevap ve düzeltme hakkına saygılı olmak zorundadır.” hükmünün açıkça ihlal edildiği, .... Sulh Ceza Hakimliği'nin ... D.İş dosyasında 16/09/2014 tarihinde verilen tekzip kararının, itiraz sonucu 03/10/2014 tarihinde kesinleştiği ve karşı tarafın bu kararı tebliğ aldığı, ancak yasa gereği yayınlaması gereken tekzip ve düzeltme metnini yayınlamadığı için Kanundaki yükümlülüğü ihlal ettiği, idareye yapılan başvuruda bu konunun açıkça dile getirilmesine rağmen idarece bu talep konusunda karar verilmediği, mahkemece de bu durum hakkında karar verilmediği, dosyanın eksik incelendiği gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği, Mahkemenin cevap düzeltme ile ilgili durumun tespiti için tekzip kararı veren hakimliğe yazı yazması, gerekirse dava sonucundan etkilenecek yayıncı kuruluşa davayı ihbar etmesi ve bunların beyanları sonucunda karar vermesi gerektiği, ileri sürülen ve dava sonucuna etkili taleplerin hiçbirisine karar gerekçesinde yer verilmediğinden gerekçeli karar ve hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği, davaya konu yayındaki ifadelerin hukuka aykırı olduğu, müvekkili hakkında suç isnadı içeren ithamlarda bulunulduğu, bahsi geçen iddialara ilişkin delil gösterilmeden soyut isnatlarla kişilik haklarının ihlal edildiği, söz konusu yayında geçen paralel yapı/örgüt veya çetenin yöneticisi olarak örgüt lideri isnadının başlı başına masumiyet hakkının ihlali olduğu, mevcut durumda suç örgütü ya da terör örgütü olduğuna yönelik mahkeme kararı olmadığı, bir kişi ya da grup hakkında bu kapsamda soruşturma olmasının iddianın doğru veya hukuki olduğunu göstermeyeceği, programdaki ifadelerin masumiyet karinesinden yararlanma hakkını ihlal ettiği, anılan programda kendisi tarafından kullanıldığı ileri sürülen ifadelerin gerçeğe aykırı olduğu, daha önce bu ifadelerin kendisince söylenmediğinin 3. kişilerce yalanlandığı, bu durumun dahi başlı başına yayının gerçeğe aykırı ve kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu gösterdiği, davaya konu programdaki ifadelerin nefret söylemi niteliğinde olduğu, bu sebeple nefret söylemi taşıyan hiçbir yayının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesi kapsamında basın ve ifade özgürlüğünden yararlanamayacağı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, yayının somut bir kişiye yönelik olmadığı, ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı, düzeltme ve cevap hakkına içeren eleştiri ve iddiaların yer aldığı, zaten davacının da bu hakkını kullandığı, mahkeme kararının gerekçeli şekilde usul hükümlerine uyularak verildiği, davacının düzeltme şikayet hakkına dair mahkeme kararını 25/09/2014 tarihli dilekçe ile idareye verdiği, kesinleşmiş mahkeme kararı ile hüküm altına alınan cevap ve düzeltme metninin ilgili yayın kuruluşunca yayınlamadığının tespiti halinde 6112 sayılı Kanun'un 8/1-o maddesine aykırılık nedeniyle dava konusu işlemden ayrı olarak işlem tesisinin söz konusu olabileceği, dava konusu işlemin tesisine esas alınan şikayet dilekçesi ve ilgili uzman raporu tarihindeki duruma göre işlem yapıldığı, davacının anılan kararın kesinleştiğini bildirmediği ( temyiz dilekçesi ekinden kesinleşmenin 03/10/2014 tarihi olarak anlaşıldığı ) için anılan sonraki dilekçe hakkında işlem yapılamadığı, yapılabilecek olsa bile cevap ve düzeltme metninin yayınlanmadığının tespitinin gerekeceği, bu itibarla bu durumun göz önüne alınmadığı iddiasının temyiz sebebi olarak gösterilmesinde hukuki isabet olmadığı, davacının ünlü tanınmış kişi olduğu, hakkında yapılacak eleştiri ve yorumların AİHM kriterleri çerçevesinde olabildiğince geniş yorumlanması gerektiği, bahsi geçen yayındaki ifadelerin aşırı eleştiri ve nefret söylemi niteliğinde olmadığı, bağımsız anayasal Üst Kurul olan idarelerinin eşitlik ilkesine uygun işlem tesis ettiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki ... İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun'un Geçici 8. maddesi uyarınca, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 22/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.