8. Hukuk Dairesi 2010/5750 E. , 2011/916 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı Payı ve Katılma Payı Alacağı
... ile ... aralarındaki katkı payı ve katılma payı alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Çorlu Aile Mahkemesinden verilen 05.07.2010 gün ve 650/673 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili, duruşmasız olarak incelenmesi ise davacı vekili taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 22.02.2011 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı bizzat ve vekili Avukat ... geldiler. Karşı taraftan gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili; evlilik birliği içinde 1995 yılında kooperatife üye olunmayla başlayan süreç sonunda edinilerek davalı eş adına kayıtlanan 1537 ada 2 parselde bulunan 46 nolu meskenin tarafların çalışmaları karşılığında elde ettikleri gelirlerle birlikte edinildiğini, bu nedenle dava konusu taşınmazın ½ hissesi ile taraflara ait ortak hesaplarda bulunan ve davalının “ birazda benim hesabımda dursun" demesi nedeniyle davalıya ait Garanti Bankası ... Şubesinde bulunan ... nolu hesaba vekil edeni tarafından 4.4.2005 tarihinde gönderilen 80000 TL"nin ½"sinin vekil edenine ait olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla ev için 100 TL bankadaki para için 40000 TL olmak üzere toplam 40100 TL alacağın davalıdan alınarak vekil edenine verilmesini istemiş; daha sonra ıslahla ev için olan talebini 61000 TL ye, mevduat için olan talebini de 41000 TL"ye çıkararak istek konusu bu miktarların dava tarihinden işleyecek faizleriyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istediklerini bildirmiştir.
Davalı ... vekili ise; dava konusu taşınmazın evlilik birliği içinde edinilen tek taşınmaz olmadığını, tarafların birlikte edindikleri tüm taşınır ve taşınmaz mal varlığının zaten taraflar adına paylı mülkiyet hükümleri uyarınca kayıtlı bulunduğunu, dava konusu taşınmazın sadece vekil edeni adına olmasının nedeninin bu taşınmazın edinilmesinde davacının katkısının bulunmaması olduğunu, istek konusu mevduatın kaynağının vekil edenine miras yoluyla kalan para ile vekil edeninin kız kardeşine ait bir birikim olması nedeniyle davacı tarafından vekil edenine ait hesaba gönderildiğini, dolayısı ile böyle bir parada davacının hak sahibi olamayacağını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, “Davacının dairenin yarı bedeli karşılığı katkı payına ilişkin davasının reddine, davacının bankadaki paraya katkısı nedeniyle açtığı davanın kabulü ile 40000 TL nin dava tarihinden 1000 TL"nin de ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” karar verilmesi üzerine; hükmün kabule ilişkin bölümü davalı vekili, redde ilişkin bölümü ise davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 17.11.1992 tarihinde evlenmiş, 29.9.2005 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesi sonucunda 20.10.2005 tarihinde boşanmışlardır. Dosya arasında bulunan kayıt ve belgeler ile taraf beyanlarına ve 5.10.2007 tarihli oturumda tanık olarak dinlenen kooperatif başkanı Bahattin Testici’nin açıkça karşı konulmayan açıklamalarına göre; dava konusu olan 1537 ada 2 parseldeki 46 nolu meskenin 1995 yılında SS Selin Konut Yapı Kooperatif üyeliği şeklinde başlayan süreçten sonra 2004 yılında evlerin tamamlanmasından sonra hak sahiplerine mutfak dolabı, tezgah, ıslak zeminleri, boya ve badanası yapılmamış şekilde teslim edildiği, bu eksikliklerin daha sonra mal sahiplerince giderildiği ve “ferdileşme” nedenine bağlı olarak davalı adına 13.12.2005 tarihinde tapuya tescil edildiği anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmazın edinilmesi 1995 yılında başlayıp 2005 yılında sonuçlandığına göre; taraflar arasındaki uyuşmazlığın 1995 yılından 1.1.2002 tarihine kadar olan süre bakımından 743 sayılı TKM.nin 170. maddesine göre eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu döneme ilişkin olup Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre; 1.1.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı 29.9.2005 tarihe kadar geçen süre bakımından da yasal edinilmiş mallara katılma rejimi kuralları gereğince çözüme kavuşturulması gerektiği hususunda duraksama bulunmamaktadır. 743 sayılı TKM.nin yürürlükte bulunduğu, eşler arasında yasal mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde karı ve kocanın diğerinden katkı payı karşılığında bir tazminat isteyebilmesi için mutlaka parasal veya para ile ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerekir. 1.1.2002 tarihinden sonraki yasal edinilmiş mallara katılma rejimi kurallarının geçerli olduğu dönem içinse isteğin; ileri sürülüş biçimi dikkate alındığında; davanın, katılma alacağı (TMK. mad. 231-236) isteğine ilişkin bulunduğu düşünülmelidir. Bu tür davalarda, eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK.m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da gözetilerek taşınmazın tasfiye tarihindeki değeri dikkate alınarak (TMK. m.235/1) katılma alacağının belirlenmesi gerekir. TMK’nun 222/ son fıkrası uyarınca bir eşin bütün malları aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilir ve edinilmiş mallara katılma rejiminde tarafların dava konusu mal varlığının edinilmesinde maddi bir katkısının bulunup bulunmadığının bir önemi yoktur. Diğer bir ifade ile davacının, maddi katkısının varlığını ispatlamak zorunda kalmaksızın davalıya ait edinilmiş mal varlığının artık değerinin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) hak sahibi olacağı açıktır.
Taraflar arasında dava konusu evin edinilmesine başlangıç sağlayan kooperatif üyeliğinin 1995 yılında başladığı, her iki tarafın da diş hekimi olduğu ve 3.2.1994 yılında kurulan ... Medikal Sağlık Hizmetleri Ltd. şirketinin ortakları bulunduğu yolunda bir uyuşmazlık bulunmaması ve tarafların kendi kazancının diğer eşe oranla daha fazla olduğuna ilişkin bir iddiasının olmaması karşısında, tarafların gelirlerine ilişkin somut bilgi ve belge dosya arasında bulunmuyor ise de, gelirlerinin denk sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Davalı ... dava konusu bu taşınmazın kendisine ait kişisel mal varlığı ile edinildiğini ileri sürüp kanıtlayamadığına göre, çalışan, düzenli ve davalı gelirine denk gelir elde eden davacının edinime katkısının olmadığı düşünülemez. Bu durumda; tarafların evlendikleri tarihten yasal edinilmiş mallara katılma rejiminin başladığı 1.1.2002 tarihine kadar çalıştıkları, düzenli ve birbirine denk gelir elde ettikleri belirlenen tarafların, davacı kocanın iaşe yükümlülüğü de dikkate alınarak katkı oranlarının ne olacağı hukukçu bir bilirkişiden yeniden görüş alınarak belirlenmesi, ayrıca taşınmazın 1.1.2002 tarihindeki fiili durumu ve inşaat seviyesi saptanarak bu durum itibariyle sahip olabileceği değerin usulüne uygun şekilde araştırılıp belirlenmesi ve bundan sonra bulunan katkı oranının taşınmazın 1.1.2002 tarihindeki değerine oranlanması ve çıkan sonucun dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerine dönüştürülmesinden sonra davacının 1.1.2002 tarihinden önceki döneme ilişkin olarak katkı payı alacağının ne olduğu hesaplanmalıdır.
Taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin başladığı 1.1.2002 tarihinden, boşanma davasının açıldığı tarihe kadar geçen döneme gelince, taşınmaza 1.1.2002 tarihinden sonra yapılan ödemeler ile evin içinin yapılması için yapılan harcamalar dikkate alınarak ne kadarlık bir değer artışı sağlandığının belirlenmesi , edinilmiş mallara katılma rejimi kurallarına ilişkin olarak az yukarıda açıklanan ilke ve belirlemeler gözönüne alınarak davacının katılma alacağının ne olduğunun saptanması ve ondan sonra eve ilişkin uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir. Tüm bunlar yapılmadan, eve yönelik olarak açılan davanın reddine karar verilmesi doğru olmayıp davacı vekilinin bu yöne ilişen temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerindedir.
Dosya arasında bulunan kayıt ve belgelere göre; Garanti Bankası ... Şubesinde bulunan, 21.4.2004 tarihinde açıldığı anlaşılan ve davacı ... adına olan ...nolu hesaptan 9.5.2005 tarihinde, taraflar arasında görülen boşanma davasının açılmasından 4-5 ay önce davalıya ait...nolu hesaba 82000 TL nin virman yolu ile gönderildiği anlaşılmaktadır. Davacı kendi hesabından davalıya ait hesaba gönderilen bu paranın tarafların ortak tasarruflarına ilişkin bir para olduğunu ileri sürerek yarısı üzerinde edinilmiş mallara katılma rejimi kuralları gereğince hak iddia etmekte ise de; davalı bu paranın kaynağının kendisine miras yoluyla kalan para ile kardeşine ait para olduğunu, bu nedenle gönderildiğini ileri sürerek davacının bu para üzerinde herhangi bir hakkının bulunmadığını savunmaktadır. TMK. nun 222. maddesinde; bir eşin bütün mallarının aksi kanıtlanana kadar edinilmiş mal olduğu ve böyle bir malın kendisine ait olduğunu ileri süren kimsenin bu iddiasını kanıtlamak zorunda olduğu açıklanmış ise de; 2003 yılında miras yolu ile davalıya yüklü miktarda para kaldığı taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmadığına, dava konusu mevduatın kaynağının davalıya ait miras parası ile kardeşine ait para olduğu davalı tanıklarınca doğrulandığına ve 9.5.2005 tarihinde, taraflar arasında görülen boşanma davasının açılmasından 4-5 ay önce, davalıya ait 6671747 nolu hesaba davacının kendi hesabından yapılan virman nedeninin davalının “birazda benim hesabımda dursun” şeklindeki istek olduğu yönündeki davacı iddiasının hayatın doğal akışına hiç de uymayan bir açıklama olması karşısında, davalının dava konusu 82000 TL kendine ait kişisel malı olduğunu kanıtladığı sonucuna varıldığından; davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları doğru olmaktadır.
Taraf vekillerinin temyiz itirazları, açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı ve davacıya ayrı ayrı iadesine 22.02.2011 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Davacı vekillerinin mahkemeye sunmuş olduğu 05.06.2009 tarihli açıklama beyanları davalı tarafın 17.10.2008 havale tarihli açıklama yazısı kooperatif başkanının duruşma zaptında mevcut kapsamlı açıklamaları davacı ve davalı tanık anlatımlarına göre tarafların diş hekimi olarak çalıştıkları tartışmasızdır. Evlilik birliği devam ederken davalı söz konusu kooperatif evini kendi gelir ve imkanlarıyla satın aldığı sonucuna ulaşılmakla birlikte davacının elde ettiği gelirlerle davalı adına kooperatiften söz konusu hissenin satın alınması gizli bağış olarak nitelendirilmesi gerekmektedir. Bu sebeplerle mahalli mahkemenin söz konusu kooperatif hissesine ilişkin olarak vermiş olduğu ret kararı sonucu itibariyle doğru olduğundan onanması gerektiği kanaatindeyim. Dairenin Sayın çoğunluğunun bozma sebep ve gerekçelerine yukarıda belirttiğim nedenle ve kooperatif hissesi açısından katılamıyorum. Diğer bozma sebeplerine aynen katılıyorum. Mahalli mahkemenin belirttiğim sebeplerle kooperatif hissesine yönelik olarak vermiş olduğu ret kararı sonucu itibariyle doğru olduğundan yerel mahkeme kararının bu bölümü onanmalıdır. Diğer kısımlara ilişkin Sayın çoğunluğun bozma gerekçeleri yerindedir. Aynen katılıyorum. 22.02.2011