Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/5904
Karar No: 2011/914
Karar Tarihi: 22.02.2011

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/5904 Esas 2011/914 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/5904 E.  ,  2011/914 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi

    ... ile ... ve ... aralarındaki elatmanın önlenmesi davasının reddine dair ...Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 24.06.2010 gün ve 123/308 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 22.02.2011 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat Fatma Duygu Üçüncü geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi gereği düşünüldü:
    KARAR

    Davacı vekili dava dilekçesinde; 01.04.2008 tarihli “Tapusuz Taşınmaz Satış Sözleşmesiyle” mevki ve sınırlarını açıkladığı taşınmazı 1978 doğumlu Bekir Alparslan’dan satın aldığını, 85.000 TL verdiğini, satın aldığı arsa üzerinde aynı zamanda iki katlı evin bulunduğunu, 01.04.2008 tarihinden beri kullanmaya başladığını, ancak davalılar ... ve ...’in ev ve arsanın vekil edeni tarafından kullanmasına engel olduklarını, arsaya inşaat yapmak istediklerini açıklayarak vekil edenine ait ve haricen satın alınan taşınmaza ve üzerindeki iki katlı eve davalılar tarafından yapılan müdahalenin önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar vekili, davacı tarafın dava dilekçesinde ileri sürdükleri iddiaların doğru olmadığını, dava konusu yerin asli zilyedinin vekil edenleriyle aileleri olduğunu, davacının dava konusu yerle hiçbir ilgisinin bulunmadığını, elektrik faturasının ...’in eşi adına bulunduğunu, durumun köy halkı tarafından da bilindiğini, davacının kötü niyetli olduğunu belirterek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, davacının, satın aldığı tapusuz arsa ve üzerindeki iki katlı eve davalılar tarafından yapılan müdahalenin men’ine karar verilmesini istemiş ise de, sanık Durdu Alparslan hakkında Devlet ormanına ev yapmak suretiyle işgal ve faydalanma suçundan Kozan Sulh Ceza Mahkemesinin 2003/248 Esas ve 2003/583 Karar sayılı kararıyla mahkumiyet kararı verildiğini, yerin Devlet ormanı olduğunu, kadastro çalışmaları sırasında orman alanı olarak tespit harici bırakıldığını, bu tür yerlerin özel mülkiyete konu olamayacağını, müsadere kararının kesinleşmesiyle mülkiyetin Devlete geçeceğini, bu nedenle dava konusu yerin sonradan taraflarca satışının yapılmasının bir hüküm ifade etmeyeceğini gerekçe göstererek davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava; zemin bakımından TMK.nun 981 ilâ 987.maddeleri gereğince çözümlenmesi gereken zilyetliğin korunması, iki katlı bina açısından ise, hakka dayalı müdahalenin önlenmesi isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmazı 01.04.2008 tarihinde davacıya satan Bekir Alparslan’ın babası Durdu Alparslan hakkında mahkemenin de gerekçesinde gösterdiği Kozan Sulh Ceza Mahkemesinin 2003/248 Esas sayılı dava dosyasıyla 6831 sayılı Kanunun 93/1.maddesi uyarınca Devlet ormanı içinde ev yapmak suretiyle işgal ve faydalanmadan dolayı ceza davası açılmış, 08.06.2003 tarihinde bu dava mahkumiyetle sonuçlanmıştır. Bu ceza dosyasına göre yerin orman olduğu konusunda bir duraksama söz konusu değildir. Ancak, ceza dosyası yapılan keşifte gözönünde tutulmamış, yüzölçüm, yer ve sınırlar itibariyle aynı yer olup olmadığı konusunda bir araştırma ve inceleme de yapılmamıştır.
    Zilyetliğin korunması davaları HUMK.nun 8/II-3.bendi uyarınca bizzat Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmesi gereken davalar ise de, dava bir üst mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmüş olup taraflarca görev yönünden hüküm temyiz edilmediği gibi bu konuda bir itirazları da bulunmamaktadır. HUMK.nun 7/son fıkrası göz önünde tutularak dairece bu husus bozma sebebi yapılmamıştır. TMK.nun 981 ve devamı maddelerinde; söz konusu olan kişinin o an için ihlal edilen üstün zilyetliğinin korunmasıdır. Bununla güdülen amaç o an için bozulan kamu düzeninin sağlanması ve eski haline getirilmesidir. Dava konusu yerin orman sınırları içerisinde bulunup bulunmaması gerçek kişiler arasında açılan bu tür davalarda önem taşımamaktadır. Hazine ya da Orman İdaresinin yer aldığı bu ve benzeri davalarda davanın reddine karar verilmesi hiç şüphesiz doğru görülmektedir. Ancak somut olayda Hazine ve Orman İdaresinin davada yer almadığı bir gerçektir. O halde zemin açısından davacı veya davalılardan hangi tarafın üstün zilyetliği söz konusu ise, o üstün zilyetliğin korunması esastır. Taşınmaz üzerinde bulunan iki katlı bina gerçekten yapılacak araştırma ve inceleme sonucu satıcı Bekir tarafından yapılmış ve olduğu haliyle davacıya satılıp devredilmiş ise, davacının bu yöne ilişkin isteği hakka dayalı olduğu ve bir yerde TMK.nun 683.maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği açıktır. TMK.nun 981.maddesinde; zilyet, her türlü gasp veya saldırıyı kuvvet kullanarak defedebilir, denilmektedir. Aynı Kanunun 973.maddesinde ise; bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir, biçiminde tanımlama getirilmiştir. Yine aynı Kanunun 984.maddesinde de; gasp ve saldırıdan dolayı dava hakkı, zilyedin fiili veya failini öğrenmesinden başlayarak 2 ay ve herhalde fiilin üzerinden 1 yıl geçmekle düşer, hükmüne yer verilmiştir. Sözü edilen maddedeki süreler hak düşürücü süre olup, mahkemece kendiliğinden göz önünde tutulur. Orman İdaresinin ve Hazinenin taraf olmadığı bu davalarda, dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olmasının taraf durumunda bulunan gerçek kişiler arasındaki zilyetliğin korunması davasının incelenmesine engel teşkil etmez. Salt bu nedenle davanın reddine de karar verilemez. Davacının taşınmaz üzerinde korunmaya değer üstün hakkının varlığı var ise bunun korunması gerekir.
    Şu halde mahkemece yapılacak iş: Yukarıdaki açıklamalar ve kanun maddeleri göz önünde tutularak gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, arsa üzerindeki üstün zilyetliğin kimde olduğunun belirlenmesi, iki katlı bina satıcı tarafından davacıya satılmış ve davalılarla bir ilgisinin bulunmadığı ve gerçekten davalılar tarafından bu yere yapılan bir müdahale de var ise, bu müdahalenin önlenmesi gerekmektedir. Tüm bu hususların yapılacak keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla saptanması, yerel bilirkişi ve tanıkların HUMK.nun 258 ve 259.maddeleri gereğince keşifte dinlenmelerinin sağlanması, Durdu Alparslan’a ait ceza dosyasının keşifte göz önünde tutulması, aynı yer olup olmadığının keşifte dinlenecek uzman bilirkişisi orman mühendisi ile teknik bilirkişi aracılığıyla saptanmasına çalışılması, dava konusu taşınmazın orman niteliğiyle kadastro çalışmaları sırasında tespit dışı bırakılıp bırakılmadığının teknik bilirkişinin rapor ve krokisi de eklenmek suretiyle ilgili Kadastro Müdürlüğünden sorulması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma, inceleme ve hatalı nitelendirme sonucu hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanuna aykırıdır.
    Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulüyle yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle HUMK. nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 825 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 22.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi