Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/5585
Karar No: 2011/913
Karar Tarihi: 22.02.2011

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/5585 Esas 2011/913 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/5585 E.  ,  2011/913 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı

    ... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Malatya 1. Aile Mahkemesinden verilen 08.06.2010 gün ve 662/416 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 22.02.2011 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekili Avukat ...ve karşı taraftan davacı ... bizzat geldi. Başka kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı adına tapuda kayıtlı 656 ada 422 sayılı parselde yapılı binada zemin kat 1 nolu bağımsız bölümün edinilmesine vekil edeni davacının kendisine ait taksiyi satarak ve birikimlerini ekleyerek alım tarihindeki bedelinin ½’sini karşıladığını, kalan ½ bedelin ise, davalının ailesi tarafından karşılandığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla meskenin alımına ½ oranında yapılan katkı nedeniyle 10.000 TL tazminatın yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, 30.10.2009 tarihli ıslah dilekçesi ile de istek miktarını 21.840 TL’ye çıkartmıştır.
    Davalı vekili cevap dilekçesi ile diğer yazılı beyanlarında; iddianın asılsız olduğunu, vekil edenin babasının Almanya’da çalıştığını, davalının da bir süre Almanya’da çalıştıktan sonra davacı ile evlenmesi nedeniyle oradaki işini bırakarak Türkiye’ye döndüğünü, birikmiş sigorta alacağı ile davacıya ticari taksi aldıklarını, babasının göndermiş olduğu paralarla da dava konusu taşınmazın satın alındığını, davacının evin alımına katkısı olmadığını, ülkemizdeki geleneklere göre tapunun erkek adına olması gerektiğini, bu nedenle bir katkısı olsaydı tapunun mutlaka davacı adına olması gerekirken, davalı adına olduğunu, bununda davacının katkısının olmadığını gösterdiğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, uzman bilirkişilerin raporu esas alınarak, davacının % 24 katkı payı alacağına karşılık olarak hesaplanan 10.483.20 TL katkı payı alacağının dava tarihi olan 11.11.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin isteğin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacının katkısının en az ½ olduğu ve az hesaplandığı gerekçesiyle davacı vekili, davacının taşınmaza hiçbir katkısının olmadığı, bedelin tamamının davalının babasınca karşılandığı görüşüyle davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, 743 sayılı TKM.nin yürürlükte olduğu ve yasal mal rejimi olarak kabul edilen mal ayrılığı rejimi döneminde edinilen taşınmaza yapılan katkı payı alacağı isteğine ilişkindir.
    Hüküm, davacı vekiline 23.7.2010, davalı vekilinin temyiz dilekçesi ise, 26.8.2010 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı vekili HUMK.nun 432/1 ve 433/2. fıkralarda öngörülen süreler içinde temyiz isteğinde bulunmamış, ancak Yargıtay’da yapılacak duruşma gününün tebliği üzerine 4.2.2011 havale tarihli dilekçesi ile; “22.2.2011 tarihli duruşma yerine geçmek üzere temyiz cevaplarımızın sunulması” denilmek suretiyle sonuç kısmında hükmün bozulmasına karar verilmesi istenilmiştir. Davacı vekilinin bu biçimdeki isteği; temyiz dilekçesi ve isteği niteliğinde bulunmadığından reddine karar verilerek davalı tarafın temyiz isteği gözetilerek diğer hususların incelenmesine geçildi:
    Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Taraflar 1.8.1981 tarihinde evlenmişler, davalı ... tarafından 24.9.2007 tarihinde açılan ve 19.2.2010 tarihinde kesinleşen Malatya 1. Aile Mahkemesinin 14.10.2008 tarih, 2007/508 E, ve 2008/575 Karar sayılı kararı ile boşanmışlardır. Eşler tarafından başka bir mal rejimi seçilmediğinden eşler arasında evlenme tarihinden 1.1.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM.nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı, 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı ve yasal mal rejiminin sona erdiği 24.9.2007 tarihine kadar da edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. (TMK.m. 202, 225 ve 4722 SK.nun m. 10/1)
    Uyuşmazlık konusu 656 ada 534 sayılı imar parselinde kurulu binada edinilen zemin kat, ¼ arsa paylı 1 nolu bağımsız bölümün tapu kaydında her ne kadar edinme sebebi ve tarihi bölümünde 12.10.1995 yazılı ise de, imar uygulaması sonucu oluşan tapunun tarihi olduğu, anılan parselin öncesi aynı ada 422 parsel olup, bu parseldeki meskenin ilk defa Zühal adına 26.2.1988 tarihinde satın alındığı ve tapunun oluştuğu dosya arasında bulunan imar öncesi ve sonrası tapu kayıt örnekleri ile sabittir.
    Şu halde, dava konusu taşınmaz taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildiğinden, uyuşmazlığın Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekir. Mal ayrılığı döneminde edinilen taşınmazlara, eşlerden birisinin, diğerinin edinimine olan katkısını para veya para ile ölçülebilen veya değerlendirilebilen maddi değerlerle kanıtlanmaları zorunludur. Yani her eş diğerinin edinimine yaptığı katkıyı TMK.nun 6 ve 222/1. maddeleri uyarınca kanıtlamakla yükümlüdür. Davacı, kendisine ait ticari taksiyi satarak elde ettiği para ve eklediği birikimleriyle taşınmazın edinilmesine ½ oranında katkı sağladığını bildirmiş, tanığı ... (ablası) ise, 1988 veya 1989 yılında kardeşi davacının kooperatife gireceğini bildirmesi üzerine kendisine 4 milyon bağış olarak verdiğini açıklamıştır.
    Davalı ise, evin bedelinin tamamen babası tarafından karşılandığını, Almanya’da çalıştığını, evlenme nedeniyle işini bıraktığını, aldığı sigorta parası ve primleri ile davacıya ticari aracı da kendisinin aldığını, davacının tutarlı ve para biriktiren biri olmadığını, SSK emeklisi olduğunu, aylık 650 TL aldığını, bunlarla ev alınamayacağını bildirmiş ve davanın reddini savunmuştur. Vekili de aynı doğrultuda beyanda bulunmuştur.
    Tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler, dinlenen yeminli tanık beyanları, davalı tarafın dayandığı banka dekontları, iddia ve savunma çerçevesinde, birlikte değerlendirildiğinde, her şeyden önce davacı tarafından zaten evin alımına davalının ailesinin ½ oranında katkısının olduğu kabul edilmektedir. Dava konusu bağımsız bölüm 26.2.1988 tarihinde kayden alınmıştır. Davacı tarafından katkıya konu ettiği 44 DF 916 plakalı 1979 model Murat marka araç ise yine kayden 28.1.1992 tarihinde Celal Türker’e satılıp devredilmiştir. Evin alındığı tarihten yaklaşık 4 yıl sonra satılan aracın parasının peşin alınan evin alımına harcandığını kabul etmek hayatın olağan akışına uygun düşmediği gibi, bu yöndeki iddia samimiyetten de uzaktır. Aksi de kanıtlanamamıştır.
    Bundan ayrı tanık ...’ün (ablası) beyanı da soyut bir beyandan ibaret kalmış olup, başka bir yan delille desteklenmediğinden değer verilmesi düşünülemez. Davacının iddiasını doğrulayacak ciddi, samimi ve itibar edilebilir başka bir tanık beyanı ve delilde elde edilememiştir. 30.4.2009 tarihli yargılama oturumunda tanık olarak dinlenen davalının babası, evi kızına kendisinin aldığını, davacının tutum ve davranışlarını bilmesi ve aynı zamanda kızının ne kadar zor durumda bulunduğunu görmesi nedeniyle evi davalı kızı adına satın aldığını ve tapuyu onun adına çıkarttığını açıklamış ve oldukça geniş bilgi vermiştir. Davalı tanığı ..., emlakçılık yapan babasının taraflara ev aldığını, parasının ise davalının Almanya’daki babasının ödediğini yine babasından duyduğunu bildirmiş ve tanık Hasan Hüseyin’in beyanını doğrulamıştır. Diğer kısmi tanık beyanları, bilgi ve belgelerde davalının savunmasını destekler nitelikte bulunmuştur. Olayın gelişimi de savunmayı doğrular niteliktedir.
    Saptanan bu somut ve hukuki olgular karşısında davacının iddiasını TMK.nun 6 ve 222. maddeleri gereğince kanıtlamadığından davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır.
    Davalı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde bulunduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve 482,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 22.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi