Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/1462
Karar No: 2019/334
Karar Tarihi: 15.01.2019

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2017/1462 Esas 2019/334 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, sözleşme kapsamında yatırım amaçlı olarak yaptığı vadeli döviz alım satım işlemlerinde zarar ettiğini iddia etmiştir. Davalı banka ise işlemin talimatı doğrultusunda yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkeme, işlemdeki eksiklikler sebebiyle bankanın %25 oranında kusurlu olduğunu kabul ederek kısmi olarak davayı kabul etmiş ve 34.178,13 USD tutarındaki zararın davalıdan tahsil edilmesine karar vermiştir. Ancak, Daire bozma ilamında, davacının sonradan verdiği icazet ile dava konusu işleme onay verdiği ve bu nedenle davalının sorumlu tutulamayacağına hükmetmiştir. Bu nedenle, mahkeme kararı bozulmuştur.
818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 38. ve 39. maddeleri, bir kişinin temsil yetkisi olmadığı halde başkası adına bir işlem yapması durumunda icazet ve temsilciye dava açma hakkı sağlamaktadır. Ayrıca, temsilcinin kusuru olması durumunda tazmin hakkı bulunmaktadır.
11. Hukuk Dairesi         2017/1462 E.  ,  2019/334 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada ... 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 30/11/2016 tarih ve 2015/673-2016/679 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 15/01/2019 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ...dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkili ile davalı banka arasında 04.09.2009 tarihinde ... Sözleşmesi imzalandığını ve sözleşme kapsamında yatırım amaçlı olarak" vadeli döviz alım satım sözleşmesi" işlemleri yapıldığını, müvekkilinin yatırım konusunda tecrübeli olduğunu ve yatırımlarını şahsen takip ettiğini ve müvekkilinin işlemlerde ıslak imzasının bulunduğunu, davalı bankanın 19.01.2010 tarihli vadeli döviz alım işlemlerini müvekkilinin rızası olmadan gerçekleştirildiğini, davacının davalının adet fiyatı 1.4365 USD olan toplam 1.795.625 USD olan 10 adet kontrat, fiyatı 1.4391 USD olan 1.798.875 USD"lik 10 adet kontrat, kontrat büyüklüğü 1.792.125 USD"den adet fiyatı 1.4337 USD"den 1.792.125 USD"lik 10 adet kontrat ve 1.4310 USD birimden 1.788.750 USD olan 10 adet kontrat alımı yaptığını, kontratların başlangıç ve bitim tarihlerindeki fark olan 181.000 USD zararın oluştuğunun tespit edildiğini ve müvekkilinin işlemler nedeniyle zarar ettiğini, işlemlerden Şube Yönetmeni ..."nun aynı gün saat :16"dan sonra araması üzerine haberdar olduğunu ve banka çalışanına söz konusu işlemleri kabul etmediğini bildirdiğini, peşi sıra davalı bankada çeşitli unvanlarda görev yapan yetkililerle birçok kez görüşüldüğünü ve kendisine zararın karşılanacağının taahhüt edildiğini, ancak herhangi bir gelişme olmadığını, konu ile ilgili olarak davalı banka Teftiş Kurulu Başkanlığı"nca soruşturma başlatıldığını ve hazırlanan rapor gereğince Genel Müdürlük hazine çalışanları ile ... Şubesi çalışanlarının bir kısmının istifaya zorlandığını ve işten çıkartıldıklarını ileri sürerek şimdilik 181.000 USD zararın 19.01.2010 tarihinden fiili ödeme tarihine kadar hesap edilecek yasal (Kamu bankalarınca USD cinsi mevduata verilen en yüksek faiz oranı üzerinden talep edilecek) faiziyle birlikte, fiili ödeme tarihindeki ... Bankası kurundan TL karşılığının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, müvekkili banka ile davacı arasında 12.12.2008 tarihli ... Sözleşmesi imzalandığını ve sözleşmeye dayalı olarak ... İşlemleri gerçekleştirildiğini, davacı tarafından 19.01.2010 işlem tarihli 4 adet ... kontratının alımı için bankaya talimat verdiğini, müvekkili tarafından işlemleri talimata uygun olarak gerçekleştirerek müşteri hesabına yansıttığını, işlemin davalının ıslak imzalı talimatı neticesinde yapıldığını, bir an için davacı iddiasının doğru olduğu kabul edilse bile davacının sonradan attığı imza ile dava konusu işlemi kabul etmiş olduğunu, davacı tarafından dava dilekçesine ek olarak sunulmuş toplantı tutanağı adı altında kaleme alınmış yazının delil olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davacı adına yapılan ... işlemlerinde hatalı davrandığı gerekçesiyle herhangi bir banka çalışanının iş akdinin feshedilmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının eksik işlem ile yapılan bankacılık işleminde şayet bu eksiklikler ile yapılmamış olsa idi, tamamlandıktan sonra onay ve icazet bankacılık uygulama ve teamüllerine uygun yerine getirilmiş olsa idi zarar oluşmayacak, dava konusu edilmemiş olacağından işlem arasındaki bağlantının kopması, zarar ile illiyet bağının kesilmemiş olması nedeniyle bankanın %25 oranında kusurlu oldu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, 34.178,13 USD"nin 19/04/2010 tarihinden itibaren devlet bankalarının USD cinsinden mevduata uyguladığı en yüksek faiziyle davalıdan tahsiline karar verişmiştir.
    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
    Dava, davacının rızası olmadan, davalı banka çalışanları tarafından, hesabından yapılan ... işlemleri nedeniyle zarara uğradığı iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Ancak, dava ve işlem tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK"nın 38. maddesinde ""Bir kimse salahiyeti olmadığı halde diğer bir şahıs namına bir akit yaptığı takdirde, bu şahıs bu akde icazet vermedikçe alacaklı veya borçlu olmaz. Diğer tarafın, temsil edilenin münasip bir müddet içinde o akde icazet verip vermiyeceğini beyan etmesini talebe hakkı vardır. Bu müddet zarfında icazet verilmediği halde, o kimse mülzem olmaz. "", yine aynı Yasa"nın 39. maddesinde de ""Eğer icazetten sarahaten veya zımnen imtina olunursa, akdin sahih olmamasından tahaddüs eden zararın tazmini zımnında, mümessil sıfatını takınan kimse aleyhinde dava ikame olunur. Fakat bu kimse diğer tarafın salahiyeti bulunmadığına vakıf olduğu veya vakıf olması lazımgeldiğini ispat ettiği takdirde, davaya mahal yoktur. Mümessilin taksiri vukuunda hakkaniyet iktiza ettiği halde hakim, onu daha fazla zarar ve ziyan itasına mahküm eder. Haksız mal iktisabı esasına binaen dava ikamesi hakkı, bu hallerin kaffesinde bakidir. "" hükümleri düzenlenmiştir.
    Dairemiz bozma ilamında da belirtildiği üzere, dava konusu olayda, gerek banka teftiş kurulunun denetim raporunda, gerekse tarafların daha sonra dosyaya yansıyan beyan ve dilekçeleri göz önüne alındığında yazılı talimatın ya da telefon kaydının başlangıçta alınmadığı, daha sonra 26.01.2010 tarihinde davacının icazetinin alınmış olduğu ve bu durum karşısında, BK"nın 38. maddesi uyarınca yapılan işleme onay veren tarafın artık bu onayı ile söz konusu işleme kendisinin başlangıçta vermiş olduğu yetki tam ve sağlammış gibi, bu işlemle bağlı olup, işlemden doğacak hak ve sorumluluklar da kendisine ait olacağından icazet, temsil olunan şahsın, temsilcinin yetkisi olmadan yaptığı işlemi sonradan kabul ettiğini belirten yenilik doğuran bir hak olup, yetkisiz temsilci tarafından yapılan işlem icazet verildiği takdirde geçerli hale geleceğinden, davacının 26.01.2010 tarihinde dava konusu işlemlere ilişkin talimatı imzalayarak işleme onay verdiği, söz konusu yazılı muvaffakatın kendisinin bilgisi olmaksızın 19.01.2010 tarihinde yapılan ... işlemlerine icazet verdiğinin delili olup, davalı bankadaki kusur ile zarar arasındaki illiyet bağı davacının onayı ile kesildiğinden oluşan zarardan davalının sorumlu olmayacağı nazara alınarak, davanın reddine karar vermek gerekirken yanılgılı değerlendirmeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 15/01/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.













    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi