Hukuk Genel Kurulu 2017/1682 E. , 2017/1194 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki "takibin iptali" istemli şikayetten dolayı yapılan yargılama sonunda İstanbul 9. İcra (Hukuk) Mahkemesince istemin reddine dair verilen 14.05.2013 gün ve 2013/322 E., 2013/461 K. sayılı karar şikayetçi vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 07.11.2013 gün ve 2013/13941 E., 2013/16139 K. sayılı kararı ile
(…Davacı ... vekili icra mahkemesine başvurusunda, İstanbul 4.Tüketici Mahkemesi"nin 2009/688 E. 2012/1151 K. sayılı ilamının taraflarınca 17.01.2013 tarihinde İstanbul 25. İcra Müdürlüğü"nün 2013/112 E. sayılı takip dosyası ile icraya konulduğunu belirterek davalılar tarafından daha sonra 21.03.2013 tarihinde İstanbul 34.İcra Müdürlüğü"nün 2013/6758 E. sayılı dosyasından aynı ilama dayalı olarak yapılan icra takibinin mükerrer olması nedeniyle iptalini talep etmiş; Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizin 2013/13940 E. sırasında kayıtlı dosyanın incelenmesinde, Mahkemenin 2013/326 Esas sayılı dosyasında davacının, aynı icra takibiyle ilgili olarak, ilamın yalnızca ayıplı aracın davacı tarafından davalılara iadesine şeklindeki 2. bendinin talep edilmesinin ilama aykırı olması sebebiyle icra emrinin iptalini talep ettiği görülmüştür.
Davacı ve davalılar tarafından yapılan her iki takibin dayanağı da İstanbul 4. Tüketici Mahkemesi"nin yukarıda sözü edilen ilamı olup bu ilamın (1) no"lu bendinde ayıplı malın davacı tarafından davalılara iadesine, aynı marka ve model ayıpsız yeni aracın davalılardan alınarak davacıya verilmesine şeklinde hüküm kurulmuştur. Bu durumda, davacı ve davalının kendi lehlerine verilen hüküm fıkrasını takibe koymalarında bir usulsüzlük bulunmamakta ve takipler birbirlerine karşı mükerrerlik oluşturmamakta ise de; hükmün infazı tarafların kendilerine yüklenen edimleri yerine getirmesi şeklinde gerçekleşeceğinden (tarafların edimlerini yerine getirmesinin birbirlerine bağlı olduğu kabul edilerek) şikayetlerin birlikte görülerek çözümlenmesi için davaların öncelikle birleştirilmesi gerekir. BK"nun 81. maddesi gereğince karşılıklı edimleri içeren sözleşmelerde tarafların diğer taraftan borcunu yerine getirmeyi isteyebilmesi için kendine düşen borcu ifa etmiş ya da ifasını teklif etmiş olması zorunludur. Bu hükümden hareketle karşılıklı edimleri içeren ilamların infazında da alacaklı edimini yerine getirmeden, ilamda lehine hükmedilen karşı alacağın tahsilini borçludan talep edemez.
Nitekim kendisine ayıpsız araç teslim edilecek olan ilam alacaklısı ... takibinde, ilamın hüküm fıkrasında kendisine düşen ayıplı malın iadesi yönündeki hükmün de infazını istemiştir. İcra dosyasında kendisine düşen bu edimi yerine getirdiği takdirde, ayıpsız malın teslimi veya bedelinin tahsiline ilişkin takibe devam edilmesinde yasaya uymayan bir yön bulunmamaktadır. Bu durumda Mahkemece yapılacak iş; yukarıdaki ilkeler ışığında davaların birleştirilmesinden sonra her iki takip dosyası birlikte değerlendirilerek, ayıplı aracın İcra Müdürlüğü"ne teslim edilmesi halinde ayıpsız aracın teslimi veya bedelinin tahsili yolundaki infazın devamı yönünde karar vermekten ibarettir. Mahkeme kararının bu nedenlerle bozulması gerekmiştir…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/II. fıkrası hükmü gereğince direnme kararlarının temyiz incelemesinde duruşma yapılamayacağından duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İstem, mükerrer takip nedeniyle icra takibinin iptaline ilişkindir.
Yerel Mahkemece iptali istenen icra dosyasındaki talep ile mükerrer olduğu ileri sürülen İstanbul 25. İcra Dairesinin 2013/112 sayılı dosyasındaki taleplerin aynı olmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir.
Hüküm şikayetçi vekilince temyiz edilmiş, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yer alan gerekçe ile bozulmuştur.
Yerel mahkemece önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını şikayetçi vekili temyize getirmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; icra dosyalarının birleştirilmesinin gerekip gerekmediği, burada varılacak sonuca göre mahkemece yapılan incelemenin hüküm kurmaya yeterli olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce şikayet olunan vekilinin 06.05.2015 tarihili dilekçesi ekinde sunmuş olduğu “Haciz Tutanağı” fotokopisinin aslının veya onaylı örneğinin istenmesi için dosyanın geri çevrilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılmış ise de Kurul çoğunluğunca bu belgelerin takip alacaklısı olan şikayet olunan vekili tarafından ibraz edildiği, bu nedenle önsorun bulunmadığı hususu oyçokluğu ile kabul edilerek işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
Uyuşmazlığın çözümü için “şikayetin konusuz kalması” hakkında genel açıklama yapılmasında yarar görülmüştür.
İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanır (28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı İ.B.K). Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması; eş söyleyişle tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.
Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun yada Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Böyle bir durum söz konusu olduğunda mahkemenin yargılamaya devam etmesine gerek yoktur. Bu durumda mahkemenin bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerekmektedir.
Somut olayda; şikayet olunan vekili 06.05.2015 tarihli dilekçesinde icra emrine konu aracın kendilerine teslim edildiğine dair beyanda bulunmuştur. Görüldüğü üzere araç kendisine teslim edilen takip alacaklısı icra emri ile elde etmek istediği amaca ulaşmış ve tarafların işin esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararı kalmamıştır. O halde yerel mahkemece bu durum gözetilerek şikayetin konusuz kalması nedeni ile esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmelidir.
Hal böyle olunca direnme kararı, açıklanan bu değişik gerekçeyle bozulmalıdır.
SONUÇ: Şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, İcra İflas Kanununun 366. maddesi uyarınca 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 14.06.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.