9. Hukuk Dairesi 2015/25729 E. , 2015/36404 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Taraflar arasındaki, manevi tazminat ile bakiye ücret alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle reddine ilişkin hüküm süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 22/12/2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına Avukat ... ile karşı taraf adına Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı asil; davalı iş yerinde 01/09/2007 tarihinde Yardımcı Doçent olarak çalışmaya başladığını, davalı ile iki yıl süreli belirli süreli hizmet sözleşmesi yaptıklarını, ancak davalının 20/06/2008 tarihli fesih bildirimi ile iş akdini haksız ve kötü niyetli olarak sona erdirdiğini, fesih bildirim yazısında geçerli neden bildirilmediğini, yeniden yapılanma iddiasının gerçeği yansıtmadığını, esasen kendisinden sonra başka bir öğretim üyesinin atandığını, feshin son çare olması ilkesine uyulmadığını, ... Iş Mahkemesinin 2008/358 E.Sayılı dosyasında açtığı işe iade davasının iş akdinin belirli süreli olması gerekçesiyle 10/09/2008 tarih ve 2008/481 Sayılı karar ile reddedildiğini, hükmün temyiz edilmeden kesinleştiğini, sözleşme belirli süreli olması nedeniyle davalının bakiye ücret alacağından sorumlu olduğunu, fesih ile birlikte kadrosunu kaybettiği için başka bir yüksek okulda aylık 1.500,00-TLlik iş teklifini kabul etmek zorunda kaldığını, bu nedenle akademik çevrede saygınlığını yitirdiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bakiye ücret alacağı ve manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davalı iş yerinin 2809 Sayılı Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu"na göre kurulmuş kamu tüzel kişiliğine sahip vakıf üniversitesi olduğunu, davacının davalı üniversitede hukuk derslerini vermek üzere iş akdi imzalandığını, ancak kendisinden yeterli verim alınamadığını, bu nedenle davacının verdiği hukuk derslerinin hukukçu öğretim üyeleri tarafından verilmeye başlandığını, bunun dışında davacının çalıştığı dönem içinde bazı dersleri yapmadığı, sınavlarda gözetmen olduğu sınıfı kontrol edemediği ve kopya yapmaya fırsat verdiği iddiası ile ilgili şikayetler olduğunu, bu nedenle davacının iş akdinin haklı gerekçelerle feshedildiğini, davacının davalı üniversitede aldığı Yardımcı Doçentlik ünvanı ve süresinin başka bir üniversiteye başvurusunu etkilemediğini, davacının manevi tazminat talebinin de yersiz olduğunu belirterek davanın reddini istemiş, yine 06/10/2011 havale tarihli dilekçesi ile davaya bakma görevinin mahkememize değil İdare Mahkemesine ait olduğunu, yine ek ders uygulamasının süreklilik kazanmaması nedeniyle davacının iş akdinin feshi nedeniyle veremediği ek derslere ilişkin talep hakkının bulunmadığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacı ile gerek 4847 sayılı İş Kanunu’nun 11. Maddesi kapsamında belirli süreli iş sözleşmesi yapılmasını gerektiren objektif neden olmadığı gibi 2547 sayılı Kanunda yardımcı doçentlerle belirli süreli sözleşme yapılması yolunda bağlayıcı bir düzenleme de bulunmadığı, Kanunun 23 üncü maddesinde belirtilen ikişer veya üçer yıllık süreler, atama tasarrufu ile ilgili olup, vakıf üniversitelerinde çalışacak yardımcı doçentlerle iş sözleşmesinin belirsiz süreli olarak yapılmasına engel bir durum teşkil etmediği, davacı ile davalı üniversite arasındaki hizmet akdinin başından beri belirsiz süreli olduğu ve belirsiz süreli hizmet sözleşmelerinde bakiye süre ücreti söz konusu olmayacağı, davacının manevi tazminat talebinin de dayanağı kalmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Uyuşmazlık davalı üniversitede yardımcı doçent olarak çalışan davacı ile yapılan iş sözleşmesinin belirli süreli olup olmadığı, bu konuda davacının açtığı feshin geçersizliği ve işe iade davasında verilen kararın delil niteliğinde olup olmadığı ve davacının bakiye süre ücretine hak kazanıp kazanmayacağı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 11. Maddesinde belirli süreli iş sözleşmesinin tanımı ve unsurlarına yer verilmiş ve ilk kez yapılmasında objektif bir neden olması gerektiği belirtilmiştir. Belirli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak “belirli süreli iş sözleşmesi” yapılabilecektir.
2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fırkasında; “bir üniversite biriminde açık bulunan yardımcı doçentlik, isteklilerin başvurması için rektörlükçe ilan edilir. Fakültelerde ve fakültelere bağlı kuruluşlarda dekan, rektörlüğe bağlı enstitü ve yüksekokullarda müdürler; biri o birimin yöneticisi, biri de o üniversite dışından olmak üzere üç profesör veya doçent tespit ederek bunlardan adayların her biri hakkında yazılı mütalaa isterler. Dekan veya ilgili müdür kendi yönetim kurullarının görüşünü de aldıktan sonra önerilerini rektöre sunar. Atama, rektör tarafından yapılır” kuralı öngörülmüş; aynı maddenin ikinci fıkrasında, yardımcı doçentlerin bir üniversitede her seferinde ikişer veya üçer yıllık süreler için en çok 12 yıla kadar atanabilecekleri, her atama süresi sonunda görevin kendiliğinden sona ereceği düzenlenmiştir. Kanunun daha sonra yürürlüğe giren geçici 47 nci maddesinin ikinci fıkrasında ise yardımcı doçentlik kadrosunda görev yapan öğretim elemanlarının çalışma sürelerindeki sınırlamanın kaldırıldığı belirtilmiştir. Buna göre 2547 sayılı Kanunda yardımcı doçentlerle belirli süreli sözleşme yapılması yolunda bağlayıcı bir düzenleme bulunmamaktadır. Kanunun 23 üncü maddesinde belirtilen ikişer veya üçer yıllık süreler, atama tasarrufu ile ilgili olup, vakıf üniversitelerinde çalışacak yardımcı doçentlerle iş sözleşmesinin belirsiz süreli olarak yapılmasına engel bir durum teşkil etmediği gibi yardımcı doçent ile ilk kez belirli süreli iş sözleşmesi yapılmasına da engel bir durum bulunmamaktadır. Kanunun bu süreleri fesih tarih itibari ile yürürlükte ise yardımcı doçent ile ilk kez iki veya üç yıl süreli belirli süreli iş sözleşmesi yapılabilir.
Diğer taraftan, feshin geçersizliği ve işe iade davası açıldığında, bu kararda fesih veya sözleşme ile ilgili yapılan tespit kesinleştiğinde, açılacak işçilik alacakları davasında unsur etkisi nedeni ile kuvvetli delil olarak dikkate alınmalıdır.
Dosya içeriğine göre davalı üniversite ile yardımcı doçent olan davacı öğretim üyesi arasında ilk kez 01.09.2007 tarihinde iki yıl belirli süreli iş sözleşmesi imzalanmış ve davacının iş sözleşmesi 20.06.2008 tarihinde süre dolmadan davalı üniversite tarafından feshedilmiştir. Davacı bu fesih nedeni ile feshin geçersizliği ve işe iade davası açmış ve açılan davada davalı işverenin belirli süreli iş sözleşmesi savunması nedeni ile ... İş Mahkemesi’nin 10.09.2008 gün ve 2008/354 E, 2008/481 K sayılı kararı ile davacının belirli süreli iş sözleşmesi ile çalıştığı ve iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ve bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, taraflar arasında iş sözleşmesinin ilk kez yapılması nedeni ile belirli süreli olduğu açıktır. Bu tarafların kabulünde olduğu gibi kesinleşen feshin geçersizliği ve işe iade kararı ile de tartışma konusu olmaktan çıkmıştır. Bu nedenle davacının bakiye süre ücret alacağı istemi değerlendirilmeli, deliller toplanmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir. Belirsiz süreli olduğu gerekçesi ile reddi hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 1.350.00 TL.duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22/12/2015 gününde oybirliği ile karar verildi.