22. Hukuk Dairesi 2013/22151 E. , 2015/46 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalılar avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili, davacıların ..."nin sahibi, davalının da bu şirkette müdür olup daha sonra uzaklaştırıldığını, davacıların kredi borçları nedeniyle davalıya ait 3311 parsel nolu taşınmaza ipotek konulduğunu bunun teminatı olması için davalıya 300.000,00 TL"lik senet verildiğini, kredi borcu azalınca da davaya konu 286.993,00 TL"lik senedin verilip diğerinin iptal edildiğini, ancak davalının bu senedi doldurup icra takibine konu edeceği yönünden davacıları tehdit ettiğini, davacıların borçlu olmadığının tespiti ile, teminat senedinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece,davalıların iddialarını ispat edememesi sebebiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık davacının takip konusu bonodan kaynaklanan bir borcunun bulunup bulunmadığının tespiti noktalarında toplanmaktadır.
İş Hukuku, işçi ve işveren ilişkisinde işverenin sosyal ve ekonomik bakımından güçlü olması, işçinin korunması ve işçi lehine yorum ilkeleri dikkate alınarak, sözleşme hukuku alanından ayrılmış ve farklı kurallar getirerek gelişmiştir. Bu sebeple İş Hukukunda, düzenlenen belgelere karşı işçi lehine tanık dinletilmesi yoluna gidilmektedir. İş sözleşmesinin bağıtlanması sırasında alındığı iddia olunan bononun teminat karşılığı olup olmadığı tanık dahil her türlü delil ile ispatlanması mümkündür.
Davacı/borçlu, davalı/alacaklının icra takibinin dayanağı olan senette malen kaydı bulunmasına karşın aralarında bir mal alışverişi bulunmadığını, senedin teminat amaçlı verildiğini, bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitini istemiştir.
Davalı/alacaklı taraf ise, bonoda malen kaydı bulunmasına karşın borçlu ile aralarında mal alışverişi olmadığını, bir kısım alacaklara karşılık verildiğini, ifade etmiştir.
Şu durumda, takibin dayanağını teşkil eden dolayısıyla da alacaklının alacağını ispat aracı durumundaki bonoda bulunan "malen" kaydının doğru olmadığı yönündeki borçlu iddiası alacaklı yanca da kabul edilmiş, temeldeki hukuki ilişki yönünden bonodaki bu ispat kaydı bizzat alacaklı tarafından değişikliğe uğratılmıştır. Alacağın varlığını ve dayandığı temel ilişkinin senettekinden farklı olduğunu iddia eden alacaklı artık kendi dayandığı ve senetten anlaşılmayan elden para verilme olgusunu ispat yüküyle karşı karşıyadır. Eş söyleyişle, kendi dayanağı olan senetteki sebepten ayrılarak elden para verildiği iddiasını ortaya atarak, "bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden" taraf davalı/alacaklıdır ve bu vakıayı ispat etmeye mecburdur, dolayısıyla ispat yükü davalı/alacaklıdadır. Borçlu aralarında temel ilişkinin varlığını kabul etmemiş, kendisine ispat yükü getirecek olan ödeme sebebiyle karşılıksızlık iddiasında bulunmamış, aksine borcun varlığını inkar etmiştir. Alacaklının bonodaki malen kaydına karşın alacak borç ilişkisinin mal alışverişine dayanmadığı yönündeki kabulü karşısında davacı/borçlunun iddiası bu noktada sabit olmaktadır.
Somut olayda, davacı tarafça işveren kayıtları dosyaya sunulmuş ve söz konusu senedin davacı işveren borçları sebebiyle davalıların mirasbırakanın kendisine ait taşınmazlara ipotek koydurması sebebiyle verildiği anlaşılmaktadır. Davalılar şahsi borç ve teminat ilişkisini davacı tarafça dosyaya sunulan işveren kayıtlarına dayanarak kanıtlamışlardır. Bu durumda davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.