9. Hukuk Dairesi 2015/23595 E. , 2015/36398 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Taraflar arasındaki, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti ve yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin, hüküm süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmesi ve davacı avukatı tarafından duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 22/12/2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına Avukat ... geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı iş yerinde 1997 tarihinden iş akdinin haksız feshedildiği tarihe kadar çalıştığını, asgari ücretin üstünde ücret almasına rağmen resmi kayıtlarda asgari ücret gösterildiğini, yasada öngörülen çalışma süresinden daha fazla çalıştığını ancak mesai ücretlerinin ödenmediğini, yıllık izin kullanmadığını, ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile hafta tatili, fazla çalışma, genel tatil, yıllık izin ve ödenmeyen ücret alacaklarını istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının davacının hiçbir mazeret göstermeden iş yerini terk ettiğini, kendi kusuruna dayanarak hak talep edemeyeceğini, haklı olarak feshedildiğini, tazminat tale p edemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece verilen ilk kararın Dairemizce "Fesih sebebine göre tazminat taleplerinin yersiz olduğu belirtildiği, öte yandan miktar içeren ibranameye dayanıldığı, Cevap dilekçesi ekinde İş Kanunu’nun 25/II g maddesine dayanan haklı fesih bildirimi yanında ibraname sunulduğu, ibranamede ise ihbar ve kıdem tazminatı miktar olarak yer aldığı, ayrıca fazla çalışma ve yıllık izin ücreti ödemesine yer verildiği, ibranamede işten ayrılma nedeni olarak “çıkarma” bölümü yerine “ayrılma” bölümünün işaretlendiği, ihbar ve kıdem tazminatı açısından ibraname ile cevap dilekçesi ve savunma ekindeki belgelerin açık biçimde çeliştiği, davalı işverenin hak kazanmadığını savunmasına rağmen, aynı zamanda matbu ve boşlukların doldurulduğu ibranameye dayandığı, davalı tarafın dava açıldıktan sonra düzenlenen ibranameye dayanması, aynı zamanda hakkın doğmadığını ileri sürmesi ve davanın reddini talep etmesinin işçi yararına yorumlanması gerektiği, ibranamede brüt 34.270,97 TL fazla çalışma ücreti ödendiği bilgisi de yer aldığı, ancak bilirkişi raporunda belirlenen fazla çalışma ücretinin 10.18,50 TL olduğu, davalı işverenin sözü edilen ödemeyle ilgili olarak da gelir vergisi ve sigorta primi ödendiğini kanıtlayamadığı, davacı tanıklarının beyanları ve ibranamede yazılı miktarlar ile dosya kapsamı değerlendirildiğinde fazla çalışma ücreti bakımından da geçerli bir ibranameden söz edilemeyeceği, davacı işçinin hak kazandığının çok üzerinde rakamlar yazılmak suretiyle düzenlenen ibranamenin inandırıcı olmaktan uzak olduğu, ibranamede yer alan ihbar ve kıdem tazminatlarının vergilerinin yatırıldığı da kanıtlanamadığı, davacı tanıklarının baskıyla boş ibraname alındığından söz ettiklerinden somut olay bakımından ibranameye değer verilmesinin doğru olmayacağı, dosya içindeki bilirkişi raporu bir değerlendirmeye tabi tutularak isteklerle ilgili bir karar verilmesi" gerektiği gerekçesi ile bozma üzerine yapılan yargılama sonundai bozmaya uyulmasına rağmen, davanın kısmen kabulüne ve davacının kıdem ve ihbar tazminatı dışında kalan işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı, kıdem ve ihbar tazminatının reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, ıslaha karşı zamanaşımı değerlendirilirken dava dilekçesi ile korunan miktarların dikkate alınmadığı ve ilk karadaki takdiri indirim oranının usulü kazanılmış hak oluşturduğu, davalı ise hafta tatili kullandırıldığı ve tanıkların husumetli olduğu gerekçesi ile temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalınıntüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
Davacının ilk verilen kararın alacakları tümünün reddine karar verilmesi nedeni ile hakkaniyet indirimi oranı konusundaki usulü kazanılmış hak itirazı doğru görülmemiştir.
2- Vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtay"ın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan yerel mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır. Mahkeme uyma kararını kaldırarak, direnme kararı veremeyeceği gibi, hükmünün bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da farklı bir karar vermeden yeniden hükümde karar vermek zorundadır. Bozmaya uyulmakla bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğmuş olur. Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usulü kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturur. Bu ilke kapsamında davacının temyizi nedenleri incelendiğinde;
Mahkemenin ilk kararı "ibranamenin geçersiz olduğu gerekçesi ile bozulmuş ve ibranamenin kıdem ve ihbatr tazminatı yönünden de geçersiz olduğu kabul edilmiştir. Bu bozma ve bozmaya uyulmasına rağmen, davacının ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinin kabulü gerekirken reddine karar verilmesi usulü kazanılmış hak ilkesine aykırıdır.
2- Kısmi davada ise zamanaşımı yalnızca dava edilen kısım kesilir. Henüz açılmayan (saklı tutulan) ve daha sonra ıslahla arttırılan bölüm için zamanaşımı işlemeye devam eder. Ancak kısmi davadaki miktar, kısmi davanın açıldığı dava tarihine göre geriye doğru belirlenen zamanaşımı süresini kapsar. Bakiye alacak talep edildiği tarihe göre, geriye doğru zamanaşımı süresi içinde kalıyor ise zamanaşımına uğramadığı kabul edilmelidir. Kısaca kısmi davadaki alacak miktarı belirlendiği tarihten itibaren öncelikle ileriye doğru gerçekleşen alacak için mahsup edilmeli, bakiye alacak ise ondan sonraki süreyi kapsamalıdır. İlk kısmi davada belirlenen alacak mahsup edildikten sonra bakiyenin talep edildiği tarihten geriye doğru zamanaşımı süresi içinde kalan alacak, alacaklı lehine hüküm altına alınmalıdır. Davacının fazla çalışma , hafta tatili ve genel tatil alacaklarında, ıslaha karşı zamanaşımı itirazı değerlendirilirken dava dilekçesi ile korunan miktarlar dikkate alınmadan hüküm kurulması hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 22/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.