1. Hukuk Dairesi 2017/1597 E. , 2020/2569 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... ve ... ile davacılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Davacı ..., davalıların miras bırakanı oğlu ...’nin traktör almak istediğini, bu yönde bankadan kredi temin edebilmesi için 11 parsel sayılı taşınmazını inançlı işlem ile oğluna devrettiğini, kredi işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın iadesi yönünde anlaştıklarını ancak oğlunun taşınmazı devretmediğini, daha sonra da öldüğünü, davalı mirasçılarının bu durumdan haberdar olmalarına rağmen taşınmazı satışa çıkardıklarını ileri sürerek, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiş, yargılama sırasında kısıtlanması üzerine vasi davaya devam etmiş, kısıtlının ölümü üzerine de davalılar dışındaki mirasçıları tarafından yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı ..., ..., ... ve ..., inançlı işlem iddiasının yazılı delille ispatlanması gerektiğini; davalı ..., eşi ...’nin taşınmazın bulunduğu yere elektrik hattı döşenmesi için masraf yaptığını, bu nedenle taşınmazın iade edilmediğini belirterek davanın reddini savunmuşlar, davalı ... ise davacının iddialarının doğru olduğunu belirterek davayı kabul etmiştir.
Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Eldeki davada, iddianın ileri sürülüş biçimi, dava dilekçesi içeriği ve diğer beyanlar birlikte değerlendirildiğinde, davacının; inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ...’nin, 11 parsel sayılı taşınmazını 24.04.2006 tarihinde davalıların miras bırakanı olan oğlu ...’ye sattığı, ...’nin 06.04.2014 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davalı eşi ...ile müşterek çocukları ..., ...,..., ..., ... ve ...’nın kaldıkları, yargılama sırasında davacı ...’nin de 10.05.2016’da ölümü üzerine geriye mirasçı olarak kızları ...,..,...,..,..,... ve ölü oğlu ...’nin mirasçılarını bıraktığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İnançları Birleştirme kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın yazılı delil ya da yemin delili ile kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur.
Ne var ki; davacı iddiasını kanıtlamaya yönelik yazılı delil ibraz edememiştir.
Delil olarak gösterilen borçlusu ... olan senet ise illetten mücerret olup, senedin çekişmeli taşınmazla ilgisi kurulamamaktadır.
Öte yandan, ... mirasçıları arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunup, terekesi el birliği ile mülkiyete tabi olduğundan, mirasçılardan Mahmut’un davayı kabul beyanına değer verilmesi de mümkün değildir.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetli değildir.
Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacıların temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz eden davalılara geri verilmesine, 11.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.