22. Hukuk Dairesi 2014/35338 E. , 2015/38 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ücret, asgari geçim indirimi ile ikramiye alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkete ait işyerinde 27.12.2004-01.08.2011 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin 2011 yılı Haziran, Temmuz aylarına ait ücret asgari geçim indirimi ile 2007-2008-2009-2010-2011 yıllarına ait ikramiye alacaklarının ödenmediğinden 01.08.2011 tarihinde davacı tarafından feshedildiğini, işyerinde yılda dört kez yarım maaş tutarında ikramiye uygulamasının olduğunu belirterek kıdem tazminatı, asgari geçim indirimi, ücret ve 2007, 2008, 2009 yıllarına ait ikramiye alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, iş sözleşmesinin davacı tarafından haksız olarak feshedildiğini, bu sebeple davacının davalıdan kıdem tazminatı alacağı bulunmadığını, davacının herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin aldığını, bu sebeple işverenliğin ikramiye ödememe isteği şeklinde gerçekleşen çalışma şartını zımnen kabul etmiş sayılacağını, davacının ikramiye ödenmeyişini gerekçe göstererek iş sözleşmesini haklı sebeple feshe kalkışmasının dürüstlük kuralıyla bağdaşmayacağını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme sonucunda işverenin ikramiye uygulamasına yönelik değişikliği davacıya yazılı olarak bildirdiğine veya bu konuda davacının muvafakatini aldığına dair delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalının temyizi üzerine Dairemizce yapılan inceleme sonucunda kararın bozulmasına hükmedilmiştir. Anılan bozma kararında işyerinde ikramiye verilmediği ve iş şartı haline gelmiş işyeri uygulamasının olmadığı dolayısıyla ikramiye alacağının kanıtlanmadığı işyerinde ikramiye uygulaması olduğu kabul edilse dahi davacının iddiasına göre 2007 yılından 01.08.2011 tarihine kadar işyerinde ikramiye ödenmediği, davacının işverenin ikramiye ödenmemesi yönündeki uygulamasına karşı çıkmadığından davalı işverenin ikramiye ödenmemesi iş şartı haline geldiğinin kabulü ile ikramiye alacağına hükmedilmesinin hatalı olduğu belirtilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davacının ikramiye alacağının reddine karar verilmiştir.
Karar süresinde davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizin önceki bozma ilamında işyerinde ikramiye uygulamasının yeterli delillerle ispat edilemediği ve 2007 yılından itibaren işyerinde ikramiye ödenmemesinin iş şartı haline geldiği ifade edilmiş ise de kurulan yeni hüküm sonrasında dosya yeniden incelendiğinde ve Yargıtay"ın ilgili Dairelerinden geçen emsal dosyalar (Dairemiz 2013/8740 esas ve 2014/8345 karar, 9.H.D 2010/13415 esas ve 2012/17352 Karar) gözetildiğinde varılan aşamada ikramiye ödemesinin işyeri uygulaması haline geldiği kanaatine varılmıştır.
Dairemizin önceki bozma ilamı maddi hataya dayalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1959 tarihli ve 1957/13 esas, 1959/5 karar ve 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 esas, 1960/9 sayılı kararlarında açıklandığı üzere Yargıtay’ca maddi hata sonucu verilen bir karara mahkemece uyulmasına karar verilmesi halinde dahi usulü kazanılmış hak oluşmaz ve Yargıtay’ın hatalı bozma kararından dönülmesi mümkündür. Bu çerçevede ikramiye ödemesinin kabulü ile talep edilen alacakların hesaplanması gerekirken maddi hataya dayalı bozma ilamına göre karar verilmesi hatalı olmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 19.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.