Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/1551
Karar No: 2017/1191
Karar Tarihi: 14.06.2017

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1551 Esas 2017/1191 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/1551 E.  ,  2017/1191 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil ” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Manavgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 05.03.2013 gün ve 2012/484 E., 2013/143 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davacı asil tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 30.09.2013 gün ve 2013/10394 E., 2013/13612 K. sayılı kararı ile;
    "…Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar Dairece, el atmanın önlenmesi istemi bakımından harç yatırılmadığından bahisle bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyulmak suretiyle dava konusu yerin 1289 tarih ve 23 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kalmadığı, milli park sınırları içerisinde kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden dava konusu 1289 tarih ve 23 sıra numaralı tapu malikinin ... olduğu, taşınmazın sınırları mezarlık, ırmak, öz ve cebel olup miktarının 4 dönüm olduğu ancak alınan bilirkişi raporlarında belirtilen sınırlar içerisindeki alanın 22 dönüm civarında bulunduğu ..."nın 1321 yılından ölümü ile mirasının Ali Bahar ve ...
    "e kaldığı, Ali Bahar"ın da 25.7.1982 tarihinde ölümü üzerine geriye davacı ile dava dışı Mustafa"nın mirasçı olarak kaldıkları, Manavgat Asliye Hukuk Mahkemesinin 1982/391 E., 1984/103 K., sayılı dosyasında ... mirasçılarının dava dışı ..."e karşı el atmanın önlenmesi davası açtıkları, yargılama sonunda davacıların tapusunun davalının kullandığı yeri kapsamadığından bahisle davanın reddine karar verildiği, kararın derecattan geçerek 18.12.1985 tarihinde kesinleştiği, Manavgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1984/7 E:, 2008/269 K., sayılı dosyasında Bozyaka Köyü tüzel kişiliğinin ... mirasçılarına karşı 1289 tarih ve 23 sıra numaralı kayıtta belirtilen yerin mera olduğundan bahisle elatmanın önlenmesi davası açtığı, davanın reddedilerek kesinleştiği ancak mahkeme gerekçesinde, mahkemenin 1974/471 E., 1981/683 K., sayılı dosyasında davalıların Orman İdaresine karşı el atmanın önlenmesi davası açtıkları, bu dava sırasında alınan bilirkişi raporu ekindeki krokide C harfi ile gösterilen 4.000 m²"lik kısmın davalıların dayandığı 1289 tarih 23 sıra nolu tapu kaydı kapsamında kaldığı ve bu yere Orman İdaresinin müdahalesinin önlenmesine karar verildiği fakat davalıların tapu kapsamından fazla bir alanı kullandıklarının belirtildiği, Manavgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/160 E., 2003/357 K., sayılı dosyasında davacının, aynı yere ilişkin elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası açtığı, yapılan yargılama sonucunda Tevfik yönünden davanın reddedildiği, Mustafa bakımından ise elatmanın önlenmesi davası kabul edilerek davacının payına vaki elatmanın önlenmesine karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin 01.12.2003 tarihinde kesinleştiği, 14.01.2013 tarihli teknik bilirkişi raporunda dava konusu yerin Köprülü Kanyon Milli Parkı sınırları içerisinde kaldığının belirtildiği, davacının, kardeşi Mustafa"nın dava konusu yeri rıza ve muvafakatı olmaksızın davalıya kiraya verdiğini ileri sürerek eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
    Somut olayda her ne kadar mahkemece dava konusu taşınmazın Milli Park sınırları içerisinde kaldığından bahisle dava reddedilmiş ise de davanın niteliği ve tarafların sıfatına göre davanın reddine karar verilmiş olması isabetsizdir. Çünkü mahkeme taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözmekle yükümlü olup taşınmazın milli park sınırları kapsamında kaldığı yönünde herhangi bir iddia ve savunma bulunmamaktadır.
    Öte yandan, davacının Manavgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/160 E., 2003/357 K., sayılı dosyası ile davalıya taşınmazı kiraya verdiği iddia edilen Mustafa aleyhine açtığı davanın kabul ile sonuçlandığı, tapu kaydına istinaden paya vaki el atmanın önlenmesine karar verildiği ve kararın kesinleştiği sabittir.
    Davalı ..."e kiraya veren Mustafa tarafından daha önce mahkemece kabul edilip kesinleşen maddi olgunun aksini ispatlayan yeni bir maddi olgunun ileri sürülmediği ve Muhammet"in taşınmazın asli zilyedi olduğu ileri sürülen Mustafa"nın kiracısı olarak onun adına zilyet olduğu anlaşılmaktadır. Açıklanan bu duruma göre Manavgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/160 E., 2003/357 K., sayılı dosyasında mahkemenin davacı lehine ve davalı Mustafa aleyhine verdiği kesinleşen kararın bu dosyada davalı ..."i de bağlayacağı açıktır.
    Hal böyle olunca Manavgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/160 E., 2003/357 K., sayılı dosyasındaki durumun değerlendirilmesi ve tarafların gösterdikleri deliller de toplanarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davacı tarafın temyiz itirazları yerindedir..."
    gerekçesi ile oyçokluğuyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
    Davacı vekili, 1289 tarih 23 sıra numarası ile tapuda kayıtlı bulunan taşınmazın davacının murisi "Halil oğlu ..." adına kayıtlı olduğunu, yapılan taksim sonucunda taşınmazın müvekkili ile dava dışı kardeşi Mustafa Bahar"a düştüğünü, davalının söz konusu taşınmazı müvekkilinin kardeşinden kiralayarak Side Restoran adı altında 2006 yılından beri işlettiğini, davacıya herhangi bir ödeme yapmadığını, taşınmazın kiraya verilmesine davacının muvafakatinin bulunmadığını ve kira sözleşmesinin geçersiz olduğunu ileri sürerek, taşınmaza el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuştur.
    Davalı davaya cevap vermemiştir.
    Yerel mahkemece, davaya konu eski tapu kaydının sınırlarının Manavgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1984/7 E. ve 2008/269 K. sayılı dava dosyasındaki 04.08.1987 tarihli rapor ile belirlendiği, anılan rapora göre eldeki davanın konusunu oluşturan yerin dayanak tapu kaydının kapsamı dışında kaldığı, bu dosyada verilen kararın kesinleştiği ve davacı yönünden de bağlayıcı nitelikte olduğu, keşfen yapılan saptamaya göre de çekişmeli yerin 1289 tarih ve 23 sıra numaralı tapu kaydının sınırları dışında olduğu, ayrıca dava konusu yerin Köprülü Kanyon Milli Parkı sınırları içerisinde kaldığı, taşınmazın bulunduğu yerde tapulama işleminin yapılmadığı, milli park alanı içindeki tapusuz herhangi bir taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı ile tapuya bağlanmasına hukuken olanak bulunmadığı, davacının da zilyetlikten kaynaklanan üstün hakka değil ısrarla tapu kaydına dayandığı, sonuç olarak çekişmeli yerin dayanak eski tapu kaydı kapsamında kalmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar davacı tarafından temyiz edilmiş; Özel Dairece, elatıldığı ileri sürülen taşınmazın değerinin belirlenerek, gerekli olan harç ikmalinin yaptırılması, bu koşul yerine getirildiği takdirde davaya devam edilerek işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle hüküm bozulmuştur.
    Mahkemece bozma kararına uyulmuş ve gerekli harç ikmali yapıldıktan sonra önceki gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
    Davacı tarafından temyize getirilen karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen gerekçelerle bozulmuş, yerel mahkemece önceki gerekçelerle ilk hükümde direnilmiş, direnme kararını davacı temyize getirmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davalı tarafından haksız şekilde elatılarak kullanıldığı ileri sürülen çekişme konusu yerin, 1289 tarih 23 sıra numaralı tapu kaydının kapsamında kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Öncelikle belirtilmelidir ki mülkiyet, toplum yararı ile sınırlı, sahibine gerek yetki ve gerekse ödevler yükleyen kamu ve özel hukuk karakterli, kendine özgü bir haktır.
    1982 Anayasası, mülkiyet hakkını 1961 Anayasası’na göre daha da güçlendirerek, temel hak ve ödevler kısmına almıştır. 1982 Anayasasının 35. maddesinde; “herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir. Bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlandırılabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz” düzenlemesine yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, mülkiyet hakkı ancak kamu yararı ve kamu düzeni amacı ile sınırlandırılabilecektir.
    Malik, mülkiyet hakkının sağladığı yetkileri, hukuk düzeninin çizdiği sınırlar içinde dilediği gibi kullanabilir. Eşya üzerindeki egemenliğin üçüncü kişilere karşı korunması için malike verilen bu yetkilerin yaptırımı olan davalar, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)"nun 683. maddesinde belirlenmiştir.
    4721 sayılı TMK"nın, “Mülkiyet Hakkının İçeriği” başlıklı 683. maddesi;
    “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir.
    Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmünü içermektedir.
    Görüleceği üzere, mülkiyet hakkının sağladığı yetkilerin malik tarafından gereği gibi kullanılmasını önleyen ve üçüncü kişilerden gelen etkilere karşı korunma aracı olarak malike elatmanın önlenmesi davası hakkı tanınmıştır.
    Diğer yandan, tereke (miras ortaklığı) TMK"nın 701 ve devam eden maddeleri uyarınca elbirliği (iştirak) mülkiyetine tâbi olup, Kanunun 702. maddesinin son fıkrasında elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet türünde ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden, mirasçılardan her birinin de elatmanın önlenmesini dava yoluyla ileri sürebileceği kuşkusuzdur.
    Tüm açıklamalar kapsamında somut olay değerlendirildiğinde, dava konusu 1289 tarih ve 23 sıra numaralı tapu malikinin "Halil oğlu ..." olduğu, muris ..."nın 1321 yılından ölümü ile mirasının ... ve +fa Cirit"e kaldığı, ..."ın da 25.07.1982 tarihinde ölümü üzerine geriye davacı ... ile dava dışı kardeşi ..."ın mirasçı olarak kaldıkları anlaşılmakta olup, tapu kayıt malikinin mirasçısı olan davacının tapu kaydına ve mülkiyet hakkına dayanarak eldeki davayı açtığı sabittir.
    Ne var ki, çekişme konusu taşınmazın bulunduğu yerde tesis kadastrosu henüz yapılmamış olup, davanın dayanağı oluşturan 1289 tarih ve 23 sıra numaralı tapu kaydında taşınmazın miktarı 4 dönüm, sınırları ise mezarlık, ırmak, öz ve cebel şeklinde gösterilmiştir. Mahkemece yapılan keşif sonucunda ise taşınmazın tapu kaydında gösterilen sınırları itibariyle kapsadığı alanın 22 dönüm civarında olduğu tespit edilmiştir.
    Bu durumda kayıt miktar fazlasının bulunduğu görülmekte olup uyuşmazlığın çözümü için öncelikle dayanak tapu kaydının üzerinde yazılı olan miktarı itibariyle mi yoksa tapu kaydında belirtilen sınırlarına göre belirlenen miktarı itibariyle mi geçerli olacağının belirlenmesi gerekir.
    Bu belirlemenin yapılabilmesi için de 3402 sayılı Kadastro Kanunun 20. maddesindeki düzenlemeye değinmekte yarar bulunmaktadır.
    Bilindiği üzere, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 33/3. maddesindeki yollama nedeniyle genel hüküm niteliğini alan ve genel hükümlere göre açılan davalarda da uygulanması gereken 20. maddesinde kayıt ve belgelerin kapsamının ne şekilde tayin edileceği düzenlemiştir. 3402 sayılı Kanunun 20/C maddesinde harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerin değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırları içermesi halinde belge ve kayıtlarda yazılı olan miktara itibar olunacağı hüküm altına alınmıştır. Gerçekten de belgenin birbiri ile bağlantısız, değişmeye ve genişletilmeye elverişli sınırları göstermesi halinde kayıtların kapsamının miktarına göre belirlenmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle; tapu kaydı sabit sınırlı değilse kayıt üzerinde yazılı olan miktar kadar geçerlidir ve kapsamı da bu miktara eşit şekilde tayin edilmelidir.
    Değişebilir ve genişletmeye elverişli sınırları içeren kayıt ve belgelerin miktarı dışında kalan fazlalıklar 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesinin son fıkrasındaki düzenleme uyarınca, koşulları mevcut olduğu takdirde aynı Kanunun 14 ve 17. maddesi hükümler uyarınca kazanılabilir.
    Somut olaya dönülecek olursa, 1289 tarih ve 23 sıra numaralı tapu kaydının mezarlık ve cebel okuyan sınırları kural olarak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardandır. Bu nedenle dava konusu tapu kaydının üzerinde yazılı 4 dönüm olan miktarı itibariyle geçerli olduğunun kabulü zorunludur. Nitekim, Manavgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1984/7 E., 2008/269 K. sayılı dosyasında Bozyaka Köyü Tüzel Kişiliğinin kayıt maliki ... mirasçılarına karşı 1289 tarih ve 23 sıra numaralı tapu kaydında belirtilen yerin mera olduğundan bahisle açtığı tapu iptali ve tescil davası sırasında tapu kaydının miktarına değer verilmiş ve zemine uygulanarak kapsadığı 4000 m2"lik alan, öz (kuru dere) sınırından başlamak suretiyle fen bilirkişinin 4.8.1987 tarihli rapor ve krokisinde (C) harfi ile gösterilmiştir. Bu raporda, (C) harfi ile gösterilen yerin daha önce Manavgat Asliye Hukuk Mahkemesinin 1974/471 E., 1981/683 K. sayılı dosyasında aynı tapu kaydına dayanılarak davacının murisi ... ile ... tarafından Manavgat Orman İşletme Müdürlüğü aleyhine açılan elatmanın önlenmesi konulu dava dosyasına ve ilamına dayanıldığı belirtilmiş, mahkemece de bu rapor esas alınarak tapunun kapsadığı (C) harfli 4.000 m2 alanın güneydeki kuru dereden hemen sonra başlayan yer olduğu kabul edilerek karar verilmiştir. Bu karar ile dava konusu tapu kaydının miktarı ve kapsadığı alan belirlenmiş, verilen karar Yargıtay 14. Hukuk Dairesince onanarak 17.09.2009 tarihinde kesinleşmiştir. Bahsi geçen bu davada, eldeki dosyanın davacısı olan ... da dava dışı kardeşi ... ile birlikte muris ..."ın mirasçısı olarak bizzat yer aldığından, belirlenen tapu miktar ve sınırlarının davacı yönünden bağlayıcı olacağı açıktır. Kaldı ki, davacı ve kardeşinin bu karardan daha önce Manavgat Asliye Hukuk Mahkemesinin 1982/391 E., 1984/103 K. sayılı dosyasında aynı tapu kaydına dayanarak dava dışı ..."e karşı açtıkları elatmanın önlenmesi davasında da tapu kaydının kapsadığı 4.000 m2 alan 14.10.1983 tarihli raporla belirlenmiş ve krokide (B) ile gösterilmiştir. Her iki krokide (B) ve (C) harfleri ile gösterilen yerler aynı yer olup, bu davada verilen karar da Yargıtay 1. Hukuk Dairesi tarafından onanarak 18.12.1985 tarihinde kesinleşmiştir.
    Diğer yandan, Manavgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/160 E., 2003/357 K., sayılı dosyasında davacının eldeki davaya konu (restoran olarak kullanılan) bölümle ilgili olarak kardeşi ... ile onun kiracısı ...r aleyhine açtığı elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemli davada, ... yönünden restoran olarak kullanılan yerin tapu kaydının sınırları içerisinde kaldığından bahisle paya elatmanın önlenmesine karar verilmiş ise de bu dosyada tapu kaydının miktarına göre bir belirleme yapılmamış, kayıtta gösterilen sınırlara ( mezarlık, ırmak, öz ve cebel) göre taşınmazın toplam alanının 18.912,35 m2 olduğu ve restoran olarak kullanılan bölümün de bu sınırlara göre belirlenen kapsam içerisinde kaldığı gerekçesiyle karar verilmiş, verilen karar da temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Oysa ki, az yukarıda açıklanan ve bu davadan yıllarca önce görülen dava dosyalarında tapu kaydının miktar ve kapsamı belirlenmek suretiyle verilen kararlar Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşmiştir. Bu durumda Manavgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/160 E., 2003/357 K. sayılı dosyasında verilen kararın öncelikle uygulanması gereğinden söz edilemez.
    Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; her ne kadar dava dilekçesinde eski tapu kaydına dayanılmış ise de davalıya nazaran üstün hak iddiasının da yer aldığı, davaya konu yerde davacı ile davalıya tek başına kiraya veren dava dışı ..."ın murisleri ..."dan intikalen zilyet oldukları, davacının zilyetlikten kaynaklanan üstün hakkı dikkate alındığında davanın sırf tapu kaydı kapsamı dışında kaldığı gerekçesiyle reddinin doğru olmadığı, davanın taraflarına göre uyuşmazlığın çözümünde tapu kaydı dışındaki zilyetlik ve haklılık durumunun da gözetilmesi gerektiği, bu durumda tek başına kiraya veren ..."ın yaptığı sözleşmenin davacının muvafakatinin bulunmaması nedeniyle geçersiz olduğu, geçersiz kira akdine dayalı olarak taşınmazı kullanan davalının da haksız zilyet olup elatmasının önlenmesine karar verilmesi için direnme kararının bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
    O halde, yerel mahkemenin yukarıda açıklanan hususlara değinen ve davada tapu kaydı dışında ayrıca zilyetlikten kaynaklanan üstün hakka dayanılmadığına ilişkin olarak verilen direnme kararı yerindedir.
    Hal böyle olunca, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
    SONUÇ: Davacının temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına yer olmadığına, karar düzeltme yolu açık olmak üzere 14.06.2017 gününde oyçokluğu ile karar verildi.


    KARŞI OY

    Davacı, muris ..."dan kalan taşınmazda diğer mirasçı kardeşi dava dışı ... ile müşterek malik olduklarını, taksim sonucu taşınmazın ikisine düştüğünü ancak davalının yalnız diğer hak sahibi Mustafa"dan kiraladığını ve kendisine bir kira ödemesi yapmadığını kiraya verilmesine muvafakatı bulunmadığını ileri sürerek taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimsil istemiyle bu davayı açmıştır.
    Mahkemece, taşınmazın davacının dayandığı 1289 tarih 23 sıra nolu tapu kaydının kapsamı dışında kaldığı, Köprülü Kanyon Milli Parkı sınırları içinde bulunduğu, kazandırıcı zamanaşımı ile tapuya bağlanmasının mümkün olmadığı, davacının zilyedliğe değil tapu kaydına dayandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, Özel Dairece; davalıya kiraya veren Mustafa aleyhine davacı tarafından paya vaki elatmanın önlenmesi istemli açılan Manavgat Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2002/160 e. - 2003/357 k. sayılı dava dosyasında davanın kabulle sonuçlanıp kesinleştiği, mahkemece kabul edilip kesinleşen maddi olgunun aksini ispatlayan yeni bir maddi vakıanın ileri sürülüp ispat edilmediği, o davada verilen kararın kiracı davalıyı da bağlayacağı bu durumda belirtilen davadaki durumun değerlendirilmesi ve tarafların gösterdikleri delillerin de toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    Dava, davalının kiracı olduğu taşınmazda, davacının kiraya verenle birlikte hak sahibi olduğu halde yalnız kiraya verenden mecuru kiralayanın elatmasının önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir. Dava konusu taşınmazda davalının kiracı olduğu ve taşınmazı dava dışı ..."dan kiraladığı hususları tartışmasızdır. Taşınmaz fenni bilirkişi rapor ve krokisinde gösterildiği üzere Side Restaurant olarak işletilen yerin bulunduğu ırmak kenarında 720 m2"lik bir alandır. Bu alanın, Manavgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2002/160 e – 2003/357 k sayılı dosyasında dava konusu olan yerle aynı yer olduğu teknik bilirkişi ..."ın 28.02.2011 tarihli raporunda ve krokisinde belirlenmiştir. Manavgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2006/693 esas sayılı dava dosyasında aynı davacı tarafından yine davalıya kiraya veren ..."a karşı icraca teslim edilen yere müdahale ettiği iddiasıyla açılan dava, aynı mahkemenin 2002/160 esas sayılı dava neticesinde verilen kesin hüküm bulunduğundan reddedilmiş olup, bu davanın konusu olan yerle aynı yerdir. 2002/160 e. 2003/357 k. sayılı dosyada davacı, diğer hak sahibi ..."a taşınmazı rızası dışında kiraya verdiğinden paya vaki elatmanın önlenmesi davası açmış olup aynı yerle ilgili bu dava neticesinde ..."ın elatmasının önlenmesine karar verilmiş ve temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Bu kararda her ne kadar bu yerin dayanılan tapu kaydı kapsamında kaldığı belirtilmiş ise de, tapu kaydı sınırları sabit olmadığından miktarı kadar geçerli olup 4000 m2"lik tapu miktarı alanı fenni bilirkişi rapor ve krokisinde gösterilmiş, burası tapu kaydının miktar fazlası kısımdır ve diğer dosyaların fenni bilirkişi raporlarında da belirlenmiştir. Ancak, davacının dava konusu tapu miktarı dışındaki yerde tapu maliki ... mirasçılarından olan muris ..."dan intikalen hak sahibi olduğu ve mirasçıların kullanımında olduğu 2002/160 e. - 2003/357 k. sayılı kararda kesin hüküm olarak tespit edildiği gibi, köy tüzel kişiliği tarafından mer"a iddiasıyla tapu maliki mirasçıları ... ve ... mirasçıları davacı ... ile işbu davada davalıya kiraya veren ..."a karşı açılan tapu iptali ve tescil davasında da tespit edilmiş ve dava konusu yerin de bulunduğu ve tapunun kapsadığı 4000 m2"nin haricindeki yerin de tapu kayıt malikinin mirasçıları olan davalıların kullanımında olduğu hükmün gerekçesinde açıklanarak mer"a olduğu sabit olmadığından dava reddedilip Yargıtay 14. Hukuk Dairesi"nce onanarak kesinleşmiştir. Manavgat Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 982/391 e. 984/103 k. sayılı reddedilen men"i müdahale davasında davalı ..."ün kullandığı alan ise işbu davanın konusu olan yerin güneyinde yer alan dava dışı alan olup fenni bilirkişi ..."ın 28.02.2011 tarihli krokisinde ismen gösterilmiş, bu kısım 2002/160 e. sayılı dosyaya rapor sunan fenni bilirkişi ..."ın krokisinde de işaretlidir. 982/391 e. sayılı dosyaya rapor sunan Süleyman Sezer"in krokisinde de A ile işaretli kısım olup, o davada ret kararına konu teşkil eden kısmın işbu dava konusu yerin en güneyindeki Öz soyadlı şahsın kullanımındaki yer olduğu tüm raporlardan görülmekle, o davada reddedilen kısmın bu dava konusu yer olmadığı sabittir. Bu durumda aynı yerle de ilgili gerek Manavgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 984/7 esas – 2008/269 k. sayılı, gerek Managat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2002/160 e. - 2003/357 k. sayılı ve 2006/653 e. - 2008/84 k. sayılı kararlarından dava konusu yerde davacı ve davalıya kiraya veren Ramazan ve...."ın muris..."dan intikalen zilyet oldukları anlaşılmaktadır. Yalnız ..."ın davalıya kiraya vermesi, davacının muvafakatı bulunmadığından davalı kiracının elatmasının önlenmesini gerektirir. Her ne kadar dava dilekçesinde eski tapu kaydına dayanılmışsa da dava konusu yerde davalıya nazaran üstün hak iddiası da yer almakla, davanın taraflarına göre uyuşmazlığı çözmede tapu kaydı dışındaki zilyedlik ve haklılık iddiaları da önem taşıdığından sırf tapu kaydının miktarı dışında kaldığı gerekçesiyle davanın reddi yerinde değildir. Hazine veya ilgili tüzel kişilik taraf olmadığından Köprülü Kanyon Milli Park sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle de dava reddedilemez, taraflar arasındaki uyuşmazlık birbirine ve davalıya kiraya verene göre üstün hak durumu, haklılık durumu esas alınarak çözümlenecektir. Manavgat Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 974/471 e. - 981/683 k. sayılı ilamında da tapu miktarı kadar yerle ilgili dava kabul edilmiş, kalan bir kısım yer de orman niteliğinde kabul edilerek Orman İdaresi"ne karşı açılan men"i müdahale davası reddedilmiştir ki, açıklandığı üzere bu davada orman idaresi taraf değildir. Gerek güçlü delil niteliğindeki ilamlar gerekse dinlenen tanık beyanlarına göre davacının ve kardeşi olup davalıya tek başına kiraya veren Mustafa"nın davalıya nazaran üstün hak sahibi oldukları, tek başına kiraya veren Mustafa ile yaptığı geçersiz kira akdine dayalı olarak zilyed olan davalının elatmasının önlenmesi gerektiği sabit olmuştur. Açıklanan nedenlerle direnme kararının bozulması gerektiğini düşünüyor ve sayın çoğunluğun onama görüşüne katılmıyorum.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi