17. Hukuk Dairesi 2013/21192 E. , 2015/6349 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı, eşi ..."ın sürücüsü olduğu araçta yolcu olarak bulunmakta iken davalının sevk ve idaresindeki aracın çarpması neticesinde malul kalacak şekilde yaralandığını, davalı sürücünün kazada asli kusurlu olup hakkında ....Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2008/266 Esas sayılı dosyasıyla dava açıldığını ve mahkumiyetine karar verildiğini, daimi surette sakat kalması nedeniyle manevi olarak zarara uğradığını ileri sürerek 100.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, yetki itirazında bulunmuş; kazada müvekkilinin tek kusurlu olmayıp karşı araç sürücüsünün de kusurlu olduğunu, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın esastan da reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporlarına göre, davanın kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle 6100 HMK"nın 16. maddesi gereği davanın zarar görenin ikametgahı mahkemesinde de açılabileceği gözetilerek mahkemece işin esası hakkında bir karar verilmiş olması doğru olduğuna göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Borçlar Kanunu"nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK m. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
O halde mahkemece, davacının meydana gelen trafik kazası sonucu malul kalacak şekilde yaralanması nedeniyle duyduğu acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olayın meydana geliş şekli ve davalının sorumluluğunun niteliği gözönünde tutularak olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen, davacı için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, somut olay ile bağdaşmayan miktarda manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, aşağıda dökümü
yazılı 658,80 TL kalan onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına 04.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.