22. Hukuk Dairesi 2013/28907 E. , 2015/18 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, fazla mesai ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 14.05.1999-15.01.2010 tarihleri arası reyon şefi olarak çalıştığını, normal mesai saatlerinin 08:00-19:00 saatlerinde olmasına rağmen saat 20:00-21:00"den önce işten çıkamadığını, yirmi altı gün genel tatil çalışması karşılığı ücretin ödenmediğinin işverenlik yazısı ile sabit olduğunu ileri sürerek, ödenmeyen prim, fazla mesai ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, iş yeri uygulamasında idari personelin kendi çalışma saatlerini ayarlayabildiğini, bu sebeple davacının fazla mesai ücret talep hakkı olmayacağını, ayrıca davacının yaptığı fazla mesailerin bordrolarda tahakkuk ettirilerek ödendiğini, haftada altı gün ve toplam kırk beş saat çalıştığını, genel tatillerde çalışma olmadığını ancak yapıldığı taktirde karşılığında serbest zaman kullandırıldığını, aylık ücreti yılda iki yüz yetmiş saate kadar olan fazla mesailer karşılığı ücreti kapsadığını, davacının işvereni ibra ettiğini, prim alacağının olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ile bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının fazla mesai ve genel tatil alacağı taleplerinin kabulüne, prim alacağı talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı ve davalı vekili süresinde temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacı ve davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu"nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir. Aynı madde ile ara dinlenme süresi, günlük çalışma süresine göre kademeli bir şekilde belirlenmiştir. Buna göre dört saat veya daha kısa süreli günlük çalışmalarda ara dinlenmesi en az on beş dakika, dört saatten fazla ve yedi buçuk saatten az çalışmalar için en az yarım saat ve günlük yedi buçuk saati aşan çalışmalar bakımından ise en az bir saat ara dinlenmesi verilmelidir. 4857 sayılı Kanun"un 63. maddesi hükmüne göre, günlük çalışma süresi on bir saati aşamayacağından, 68. maddenin belirlediği yedi buçuk saati aşan çalışmalar yönünden en az bir saatlik ara dinlenmesi süresinin, günlük en çok on bir saate kadar olan çalışmalarla ilgili olduğu kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla günde on bir saate kadar olan (on bir saat dahil) çalışmalar için ara dinlenmesi en az bir saat, on bir saatten fazla çalışmalarda ise en az bir buçuk saat olarak verilmelidir
Dosya içindeki bilgi ve belgelerden, davacının 14.05.1999-15.01.2010 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığı, davacının davalı işyerinde haftanın altı günü 08:00-21:00 saatleri arası çalıştığını iddia ettiği, davalı tarafınsa davacının hak ettiği tüm ücretlerinin eksiksiz olarak ödendiğini bu nedenle fazla mesai alacağı olmadığını savunduğu, alınan bilirkişi raporunda davacı tanık beyanlarına göre davacının haftanın beş günü 08:00-19:00 saatleri arası günlük bir buçuk saat ara dinlenme ile, haftanın bir günü ise 08:00-22:00 saatleri arası üç saat ara dinlenme ile çalıştığı, davacıya ödenen ücretin yıllık ikiyüzyetmiş saate kadar olan fazla mesaileri kapsadığı değerlendirildikten sonra davacının haftada sekiz buçuk saat fazla mesai yaptığı kabulüne göre hesaplama yapıldığı, mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilerek, yüzde otuz takdiri indirim yapılması sonrası davacının hesaplanan fazla mesai alacağının kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde öncelikle davacı işçinin günlük on bir saati geçmeyen çalışmaları için günlük bir saat ara dinlenme yaptığı kabulü ile hesaplama yapılması gerekirken ara dinlenmenin bir buçuk saat olarak kabulü isabetsiz olmuştur.
Bunun yanı sıra fazla mesai hususunda beyanları hesaplamaya esas alınan davacı tanığı ..."in işyerinde çalıştığı süre itibariyle 01.01.2009 tarihinden sonraki çalışma düzenini bilemeyeceği ve bu tanığın beyanlarına göre davacının haftanın bir günü 08:00-22:00 saatleri arası üç saat ara dinlenme ile çalıştığına ilişkin kabulün 01.01.2009 tarihinden sonrası için ispatlanamadığı, bu sebeple davacının bu tarihten sonraki dönemde davalı tanık beyanlarına göre haftanın altı günü 08:00-19:00 saatleri arası bir saat ara dinlenme sonrası, yıllık ikiyüzyetmiş saate kadar olan fazla mesailerin ücrete dahil olduğu gözetilerek haftada on saat fazla mesai yaptığı kabulü gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında davacının genel tatil ücreti alacağının kabulü hususu tartışmalıdır.
Davacının imzasını inkar etmediği ve irade fesadına ilişkin bir itirazda da bulunmadığı ibranamenin, mahkemece miktar içermediği gerekçesi ile değerlendirilmediği anlaşılmış olup, Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre ibranamenin salt miktar içermemesinin geçersizliği sonucunu doğurmayacağı kabul edildiği gözetilerek davalının savunması ile çelişmeyen ibranameye değer verilerek davacının genel tatil ücreti alacaklarının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi