12. Hukuk Dairesi 2016/4170 E. , 2016/8596 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Şikayetçi borçlunun, diğer fesih sebepleri ile birlikte satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek ihalenin feshi istemiyle icra mahkemesine başvurduğu görülmektedir.
Tebligat Kanunu"nun 17. maddesinde; ""Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine... yapılır"" hükmüne yer verilmiştir.
Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 26. maddesinin 2. fıkrasında ise; ""Muhatabın işyerinde bulunmaması halinde tebliğ, aynı yerde sürekli olarak çalışan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır"" düzenlemesi yer almaktadır.
Öte yandan, Tebligat Kanunu"nun 10/1. maddesinde; tebligatın, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılacağı ve fakat kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılmasının da caiz olduğu hükme bağlanmıştır.
Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 17/1. maddesinde de; ""Bir şahsa, adresinden başka bir yerde tebligat yapılabilmesi, o şahsın kabulü halinde mümkündür"" düzenlemesi öngörülmüştür.
Somut olayda; borçlu ..."ın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresine çıkarılan satış ilanı tebligatında; ""muhatap adresten taşınmış olup muhatabın oğlunun isteği üzerine ..."nın önünde oğlu ... imzasına tebliğ edildi"" kaydının yer aldığı, yine, adı geçen borçlu adına "" ......"" adresine gönderilen diğer satış ilanı tebligatının da; ""birlikte oğlu ..."" şerhini taşıdığı, her iki tebliğ işleminin de 06.05.2015 tarihinde gerçekleştirildiği görülmektedir.
Yukarıda belirtildiği üzere, bir kişiye adresi dışında farklı bir yerde tebligat yapılabilmesi, o kişinin tebligatı kabul etmesi şartına bağlanmıştır. Ne var ki, borçlu ..."ın, kendisine gönderilen satış ilanının, adresinden başka bir yerde tebliğini kabul ettiğine dair bir beyanının bulunmadığı ve adı geçen borçluya yapılmış bir tebligat olmadığı, anılan tebligat mazbatası içeriğiyle sabittir. Dolayısıyla, Tebligat Kanunu"nun 10. maddesi ile Tebligat Yönetmeliği"nin 17. maddesinde düzenlenen yasal gerekliliğe aykırı olarak, muhatap konumunda bulunmayan 3. kişi ..."ın talebiyle muhatap adına anılan şahsa yapılan satış ilanı tebliğ işlemi usulsüzdür.
Diğer taraftan, borçlunun iş yeri adresine çıkarılan satış ilanı tebligat parçasında; muhatabın tebliğ anında adreste bulunup bulunmadığı hususu tespit edilmediği gibi, tebligatın yapıldığı ..."ın, işyerinde devamlı çalışan işçi olup olmadığının da belirlenmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, söz konusu satış ilanı tebligatının da, Tebligat Kanunu"nun 17. maddesi ile Tebligat Yönetmeliği"nin 26. maddesi koşullarına göre usulüne uygun yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
İİK"nun 127. maddesi gereğince; taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi ise, başlı başına ihalenin feshi sebebidir.
O halde, mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlerle, şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.