17. Hukuk Dairesi 2013/21155 E. , 2015/6346 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının işleteni ve sürücüsü olduğu müvekkiline trafik sigortalı aracın yaya ..."e çarparak ölümüne sebebiyet verdiğini, davalı sigortalının aracı kullandığı esnada alkollü olup ....nın 2008/3417 Soruşturma sayılı dosyasında kazanın oluşumunda %50 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini, müvekkili şirket tarafından müteveffa mirasçılarına 01/07/2008 tarihinde destekten yoksun kalma tazminatı olarak 12.735,00 TL tutarında ödeme yapıldığını, davalı aleyhinde rücu hakkına dayanılarak icra takibine geçildiğini ancak davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin kazada kusursuz olduğunu, kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana gelmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulü ile davalının... İcra Müdürlüğü"nün 2009/3643 Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin devamına, alacak miktarı likit olmadığından davacı vekilinin icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, zorunlu trafik sigortacısının kendi akidi olan sigorta ettiren hakkında başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.
2918 sayılı KTK"nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin kara yolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliğinin "Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı" başlıklı 97/1. maddesinde; alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin kara yolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, bu konu ile ilgili olan "b-2" bendinde; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir.
Öte yandan, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinde; tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa, sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden KTK"nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin kara yolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliği"nin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından, geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir.
O halde, zararın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına zararın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle
bir durumda zararın, teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK"nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay"ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkol oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan zararın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Somut olayda; davacı ... şirketi vekilince, davalının sürücüsü olduğu sigortalı aracın, dava konusu trafik kazasında %50, müteveffa yayanın da %50 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek icra takibine geçilmiş ve dava dilekçesinde de davalı sigortalısının %50 kusur oranına göre icra takibine vaki itirazının iptalini talep etmiştir. Aynı kazaya ilişkin olarak .. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2008/275 Esas sayılı dosyasında Karayolları ..."nden alınan bilirkişi raporunda da, kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsünün 4/8, müteveffa yayanın 4/8 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş ve ceza yargılamasında bu kusur oranına göre karar verilmiş olup hüküm derecattan geçerek kesinleşmiştir. Bu durumda, her ne kadar eldeki davada, uzman bilirkişi heyetinden alınan rapora göre, kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana geldiği belirtilmiş ise de; davaya konu kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsü ile birlikte müteveffa yayanın da kusurlu olduğu davacı tarafın ve mahkemenin kabulünde olup ceza mahkemesince alınan ve ceza hükmüne esas teşkil eden bilirkişi raporunun da aynı yönde bulunmasına ve kazanın münhasıran alkolün etkisi altında meydana gelmediğinin anlaşılmasına göre; davacının, davalı sigortalı ..."a rücu hakkının bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 04/05/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.