Esas No: 2018/5063
Karar No: 2018/17141
Karar Tarihi: 15.10.2018
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2018/5063 Esas 2018/17141 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Sanıklar ..., ... ve ... haklarında, 07.06.2010 tarihli tehdit, sanıklar ... ve ... haklarında 25.03.2010 tarihli tehdit ile sanık ... hakkında 25.03.2010 tarihli 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçlarından yapılan yargılama sonucunda mahkumiyetlerine dair, .... Asliye Ceza Mahkemesi"nce verilen 12/01/2012 gün ve 2010/80 esas, 2012/4 karar sayılı hükümlerin, sanık ... müdafii, sanıklar ... ve ... ile Üst Cumhuriyet Savcısı tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 21/12/2015 gün ve 2014/1313 esas, 2015/40551 sayılı kararıyla;
"Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
A-Temyiz dilekçesinin süresi içinde verilmediği anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddeleri uyarınca o yer Cumhuriyet savcısı"nın tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE,
B-Sanık ... müdafii ile sanıklar ..., ..."ın temyizine gelince;
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Sanıklar ... ve ..."a yükletilen 25/03/2010 ve 07/06/2010 tarihli tehdit, sanık ..."a yükletilen 6136 sayılı Kanun"a muhalefet, sanık ..."e yükletilen 07/06/2010 tarihli tehdit eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanıklar tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunlarda öngörülen suç tiplerine uyduğu,
Adli sicil kaydında tekerrüre esas hükümlülüğü bulunan sanık ... hakkında, TCK’nın 58. maddesi uygulanmamış ise de, aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı,
Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.
Ancak,
a) Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde yer alan “ve diğer siyasi hakları kullanmaktan” ibaresinin iptaline karar verilmiş, ayrıca aynı bentte yer alan “seçme ve seçilme” ehliyetleri ile ilgili olarak da, hükümlünün, hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak bu hak ve ehliyetlerden yoksun bırakılması uygulamasını engelleyici nitelikte iptal kararları verilmiş olması ve doğan boşluk nedeniyle bu hususta yeni bir yasal düzenleme yapılması ihtiyacının ortaya çıkması karşısında, yerel mahkeme hükmünde bu hak ve ehliyetlerden yoksun bırakmaya ilişkin uygulamanın dayanaksız kalması,
b) TCK"nın 53/l-(c) maddesindeki hak yoksunluğunun sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverme tarihine kadar, diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olacağının gözetilmemesi,
./..
.2.
c) Tehdit suçlarından kurulan hükümlerde TCK"nın 62. maddesinin uygulanması sırasında hesap hatası yapılarak sonuç cezaların 2 yıl 6 ay yerine 2 yıl 3 ay olarak eksik belirlenmesi,
d) Sanık ..."in tekerrüre esas alınan 3167 sayılı Kanuna ilişkin önceki mahkumiyetinin, 5941 ve 6273 sayılı Kanunlar ile suç olmaktan çıkarılması karşısında, uygulanma olanağı bulunmadığı halde, sanık hakkında TCK"nın 58. maddesinin uygulanması,
Bozmayı gerektirmiş sanık ... müdafii ile sanık ..."ın temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası tebliğnameye aykırı olarak, hükümlerde TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısımlardan (b) ibaresi çıkartılmak ve “sanık hakkında TCK"nın 53/1-(c) maddesinde yer alan hak yoksunluğunun kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar, diğer kişiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar uygulanmasına” ibaresi eklenmek, tehdit suçlarından kurulan hükümlerde sonuç cezalar "2 yıl 6 ay hapis cezasına çıkarılmak", "sanık ... hakkındaki hükümden tekerrür ve denetimli serbestlikle ilgili dördüncü paragraf çıkartılmak" biçiminde DÜZELTİLMESİNE ve başkaca yönleri Kanuna uygun bulunan hükümlerin, bu bağlamda ONANMASINA", şeklinde arar verilmiştir.
I-İTİRAZ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 04/05/2018 gün ve KD-2018/21710 sayılı yazısı, Dairemizin 31.05.2018 tarih, 2018/3185 esas ve 2018/11049 sayılı kararından sonra yine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın24/07/2018 gün ve KD-2018/21710 sayılı yazısı ile;
"....Cumhuriyet Başsavcılığının, 01/09/2010 tarih ve 2010/164 Esas sayılı iddianamesi ile,
1-Sanık ..."ın TCK"nın 106/2.a.c ve 53. md. sanık ..."ın birden fazla kişi ile birlikte silahla tehdit suçu için, TCK"nın 106/2,a,c ve 53 ve 63. md. hakaret suçu için TCK"nın 125/1-4 ve 53. md. 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan 13/1 ve TCK"nın 53. md,
2-Sanık ..."in TCK"nın 106/2,a,c, 58 ve 53 ve 63. md. sanık ..."in TCK"nın 106/2,a,c,58 ve 53. maddeleri, sanık ..."in ise TCK"nın 125/1-4, 29, 58 ve 53. md. gereğince cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açıldığı,
....Asliye Ceza Mahkemesinin 12/01/2012 tarih ve 2010/80 Esas ve 2012/4. Karar sayılı ilamıyla,
1-... hakkında, 25/03/2010 tarihli ve 07/06/2010 tarihinde işlediği iki ayrı tehdit suçuyla ilgili,
a)TCK 106/2-a, c, 62 md. 2 yıl 3 ay hapis ve TCK 53/1 md. ( iki kez),
b) 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan 13/1, 62 md. 10 ay hapis ve 25 gün Adpc ve TCK 52/2 md 500 TL Adpc ve TCK 53/1 md c) TCK 125/1-4, 129/3 md ceza verilmesine yer olmadığına, 2- Sanık ... hakkında, 25/03/2010 tarihli ve 07/06/2010 tarihinde işlediği iki ayrı tehdit suçuyla ilgili TCK 106/2-a, c, 62 md 2 yıl 3 ay hapis ve TCK 53/1 md ( iki kez),
3-Sanık ... hakkında, 07/06/2010 tarihli tehdit suçuyla ilgili TCK 106/2-a, c, 62 md 2 yıl 3 ay hapis ve TCK 53/1, 58/6 md mükerrirlere özgü infaz rejiminin tatbikine,
4-Sanık ... Aydemir hakkında TCK 125/1-4, 129/3 md ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verildiği,
Hüküm sanıklar ..., ... ve ... ve o yer Cumhuriyet savcısı tarafından yasal süresi içinde, temyiz edildiği,
Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 21/12/2015 gün ve 2011/313 Esas, 2015/40551 Karar sayılı kararıyla, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazlarının yasal süresi içinde yapılmadığı nedenle o yer Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin reddine karar verildiği,
./..
-3-
Diğer hükmü temyiz eden sanıklar, Tamer, ... ve ... hakkında yapılan incelemede,
Adli sicil kaydında tekerrüre esas hükümlülüğü bulunan sanık ... hakkında, TCK’nın 58. maddesi uygulanmamış ise de, aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı, belirtilerek sair temyiz itirazlarının reddine karar verildiği, ancak,
a-)Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde yer alan “ve diğer siyasi hakları kullanmaktan” ibaresinin iptaline karar verilmiş, ayrıca aynı bentte yer alan “seçme ve seçilme” ehliyetleri ile ilgili olarak da, hükümlünün, hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak bu hak ve ehliyetlerden yoksun bırakılması uygulamasını engelleyici nitelikte iptal kararları verilmiş olması ve doğan boşluk nedeniyle bu hususta yeni bir yasal düzenleme yapılması ihtiyacının ortaya çıkması karşısında, yerel mahkeme hükmünde bu hak ve ehliyetlerden yoksun bırakmaya ilişkin uygulamanın dayanaksız kalması,
b-)TCK"nın 53/l-(c) maddesindeki hak yoksunluğunun sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverme tarihine kadar, diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olacağının gözetilmemesi,
c-) Tehdit suçlarından kurulan hükümlerde TCK"nın 62. maddesinin uygulanması sırasında hesap hatası yapılarak sonuç cezaların 2 yıl 6 ay yerine 2 yıl 3 ay olarak eksik belirlenmesi,
d-)Sanık ..."in tekerrüre esas alınan 3167 sayılı Kanuna ilişkin önceki mahkumiyetinin, 5941 ve 6273 sayılı Kanunlar ile suç olmaktan çıkarılması karşısında, uygulanma olanağı bulunmadığı halde, sanık hakkında TCK"nın 58. maddesinin uygulanması, usul ve yasaya aykırı görülerek hükmün bozulmasına karar verildiği ancak bu durumun yeniden yargılamayı gerektirmediğinden C.Y.Yasasının 322. maddesince, TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısımlardan (b) ibaresi çıkartılmak ve “sanık hakkında TCK"nın 53/1-(c) maddesinde yer alan hak yoksunluğunun kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar, diğer kişiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar uygulanmasına” ibaresi eklenmek, tehdit suçlarından kurulan hükümlerde sonuç cezalar "2 yıl 6 ay hapis cezasına çıkarılmak", "sanık ... hakkındaki hükümden tekerrür ve denetimli serbestlikle ilgili dördüncü paragraf çıkartılmak" suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına karar verildiği,
Yargıtay .... Ceza Dairesinin 21/12/2015 gün ve 2011313 esas, 2015/40551 karar sayılı kararıyla, sanıklar ... ve ... hakkında 25/03/2010 tarihli ve 07/06/2010 tarihinde işlediği iki ayrı tehdit suçuyla ilgili diğer sanık ... hakkında 07/06/2010 tarihinde işlediği tehdit suçuyla ilgili olarak 2 yıl 6 ay hapis cezası verilmesi gerekirken hesap hatası sonucunda 2 yıl 3 ay eksik hapis cezasına hükmedilmesi o yer Cumhuriyet savcısının temyiz talebinin reddedilmesi de göz önünde bulundurulduğunda, sanıklar aleyhine sonuç doğuracak şekilde hükmün düzeltilmesi hukuka aykırılık oluşturmaktadır. Sanık hakkında ‘hesap hatası sonucunda eksik tayin edilen hapis cezasının ceza miktarı yönünden kazanılmış hak oluşturacağının’ gözetilmemesi 1412 sayılı C.Y.Yasasının 326/son maddesine aykırılık oluşturmaktadır.
Bu itibarla, Yargıtay .... Ceza Dairesinin 21/12/2015 gün ve 2011313 esas, 2015/40551 karar sayılı düzeltilerek onama kararına itiraz edilmiştir.
İTİRAZ NEDENLERİ: İtiraza konu uyuşmazlık sanıklar ... ve ... hakkında 25/03/2010 tarihli ve 07/06/2010 tarihinde işlediği iki ayrı tehdit suçuyla ilgili diğer sanık ... hakkında 07/06/2010 tarihinde işlediği tehdit suçuyla ilgili olarak 2 yıl 6 ay hapis cezası verilmesi gerekirken hesap hatası sonucunda 2 yıl 3 ay eksik hapis cezasına hükmedilmesi, sanıklar aleyhine temyiz bulunmaması karşısında, eksik hapis cezası verilmesi, ceza miktarı yönünden kazanılmış hak oluşturup oluşturmadığına ilişkindir.
Cezayı aleyhe değiştirme yasağı öğreti ve uygulamada; "temyiz davası yalnızca sanık veya müdafii ya da sanık lehine Cumhuriyet savcısı veya sanığın eşi ya da yasal temsilcisi tarafından açıldığında hükümde yaptırımın türü ve ağırlığı bakımından sonucu sanığın aleyhine ağırlaştırıcı, diğer bir anlatımla aleyhe sonuç verici düzeltmelerin yapılamaması veya kurulacak yeni hükümdeki cezanın sanığın aleyhine olarak ilk hükümden daha ağır olamaması" şeklinde tanımlanmaktadır.
Latince "reformatio in pejus" olarak adlandırılan, öğreti ve uygulamada ise, "lehe kanun yolu davası üzerine hükmü aleyhe değiştirmeme, aleyhe bozmama zorunluluğu, aleyhe düzeltme yasağı, yaptırım ve sonuçlarını aleyhe kötüleştirememe ya da ağırlaştıramama kuralı, aleyhe bozma yasağı" olarak ifade edilen bu ilkenin amacı; hükmün aleyhine bozulabileceğini düşünen sanığın bazı davalarda istinaf ya da temyiz kanun yoluna başvurmaktan çekinmesinin önüne geçmek ve kanun yoluna başvurma hakkını daha özgürce kullanabilmesini sağlamaktır.
Anılan kural, 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326. maddesinin 4. fıkrasında; "hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet savcısı veya 291. maddede gösterilen kimseler tarafından temyiz edilmişse, yeniden verilen hüküm, evvelki hükümle tayin edilmiş olan cezadan daha ağır olamaz" şeklinde kanuni düzenlemeye dönüştürülmüştür. Buna göre ceza hukukumuzda genel anlamda bir kazanılmış hak kavramından bahsedilemeyeceği, yalnızca 1412 sayılı CMUK"nun 326. maddesinin son fıkrası uyarınca sınırlı biçimde uygulanabilecek olan "cezayı aleyhe değiştirememe ilkesi" veya "aleyhe düzeltme yasağı"nın söz konusu olduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu kuralla ilgili olarak 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 307/4. maddesinde ise; "hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet savcısı veya 262. maddede gösterilen kimselerce temyiz edilmişse yeniden verilen hüküm önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz" düzenlemesine yer verilmiştir.
Kanundaki açık düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere; yaptırım ve sonuçlarını aleyhe değiştirme yasağının kapsamı yalnızca ceza miktarı ile sınırlı olacak, sanık veya onun lehine ilgililer tarafından temyiz davası açıldığında, lehe bozma üzerine yeniden kurulan hükümle belirlenen ceza ve sonuç önceki hükümle belirlenen cezadan ve sonuçtan daha ağır olamayacaktır.
Gerek bozma ilamında, gerekse yerel mahkemece bozmadan sonra kurulan hükümde yaptırım ve sonuçları aleyhe değiştirme yasağına aykırılığın söz konusu olup olmadığı önceki ve sonraki hükümlerde yer alan ceza ve yaptırımların tüm yönleri ile karşılaştırılması suretiyle belirlenecektir.
Bu genel açıklamalardan sonra temyiz incelemesi sırasında hükümdeki hesaplama hatalarının aleyhe temyiz olmaması halinde nasıl değerlendirilmesi gerektiği tartışılmalıdır. Hesap hatalarının bu yasak kapsamında kalıp kalmadığı konusunun, hesap hatasının sonuç cezaya etkisi gözetilerek çözümlenmesi gerekmektedir. Çünkü 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 326. maddesinin son fıkrası uyarınca sınırlı biçimde uygulanabilecek olan "cezayı aleyhe bozma veya düzeltme yasağı"nın konusunu temel ceza ya da indirim-artırım sırasındaki ara ceza miktarı değil sonuç ceza oluşturmaktadır.
Bu bağlamda, cezanın belirlenmesi aşamasında artırım ya da indirim yapılırken hesap veya yazım hatası yapılıp bir sonraki hesaplamanın yapıldığı ya da sonuç cezanın açıklandığı fıkrada bu hatadan dönülerek doğru sonuca ulaşılmış, dolayısıyla aradaki hesap ya da yazım hatası sonuca etkili olmamış ise, yapılan hesap ya da yazım hatası "cezayı aleyhe bozma veya düzeltme yasağı" kapsamında kalmayacak, aksi halde, yani yapılan hesap ya da yazım hatası, sanığın daha az ceza almasına yol açacak şekilde sonuç cezanın belirlenmesine yol açmış ve hüküm bu sonuç üzerine kurulmuş ise, hatalı da olsa açıklanan ve hükmedilen bu ceza miktarı anılan kurala konu olacaktır. Aleyhe temyiz bulunmadığı halde sonuç cezanın hesap hatası, yazım hatası denilerek düzeltilmesi veya kazanılmış hak saklı tutulmadan bozmaya konu edilmesi 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 326/son maddesindeki amir kurala aykırı olacaktır.
-5-
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde,
Sanıklar ... ve ... hakkında 25/03/2010 tarihli ve 07/06/2010 tarihinde işlediği iki ayrı tehdit suçuyla ilgili diğer sanık ... hakkında 07/06/2010 tarihinde işlediği tehdit suçuyla ilgili olarak 2 yıl 6 ay hapis cezası verilmesi gerekirken hesap hatası sonucunda 2 yıl 3 ay eksik hapis cezasına hükmedilmesi, sanıklar aleyhine temyiz bulunmaması karşısında 1412 sayılı C.Y.Yasasının 326/son maddesi uyarınca hesap hatası sonucunda eksik hapis cezası verilmesi ceza miktarı yönünden kazanılmış hak oluşturduğunun gözetilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, Yargıtay .... Ceza Dairesinin 21/12/2015 gün ve 2011313 Esas, 2015/40551 Karar sayılı düzeltilerek onama kararına itiraz edilmiştir.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamına göre;
1-İtirazımızın KABULÜNE,
2-Yargıtay .... Ceza Dairesinin 21/12/2015 gün ve 2011313 Esas, 2015/40551 Karar sayılı düzeltilerek onama kararının KALDIRILMASINA,
3-Sanıklar ... ve ... hakkında 25/03/2010 tarihli ve 07/06/2010 tarihinde işlediği iki ayrı tehdit suçuyla ilgili diğer sanık ... hakkında 07/06/2010 tarihinde işlediği tehdit suçuyla ilgili olarak 2 yıl 6 ay hapis cezası verilmesi gerekirken hesap hatası sonucunda 2 yıl 3 ay eksik hapis cezasına hükmedilmesi, sanıklar aleyhine temyiz bulunmaması karşısında 1412 sayılı C.Y.Yasasının 326/son maddesi kapsamında kazanılmış hak oluşturduğu gözetilerek bu hususun ilamdan ÇIKARTILMASINA ve ilamda eleştiri olarak belirtilmesine,
Sanıklar hakkında verilen hükmün diğer nedenlerle hükmün bozulmasına ve ancak bu durumun yeniden yargılamayı gerektirmediğinden C.Y.Yasasının 322 maddesince, TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısımlardan (b) ibaresi çıkartılmak ve “sanık hakkında TCK"nın 53/1-(c) maddesinde yer alan hak yoksunluğunun kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar, diğer kişiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar uygulanmasına” ibaresi eklenmek ve sanık ... hakkında tekerrür ve denetimli serbestlikle ilgili dördüncü paragraf çıkartılmak" suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA karar verilmesi,
4- İtirazımız yerinde görülmediği takdirde, dosyanın incelenmek üzere, Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmesi, itirazen arz ve talep olunur.” biçiminde istemde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
II-İTİRAZIN KAPSAMI
İtiraz, 25/03/2010 ve 07/06/2010 tarihli tehdit suçlarından sanıklar ... ve ... haklarında kurulan mahkumiyet kararları ile 07/06/2010 tarihli tehdit suçundan sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne karşı, sanık ... müdafii, sanıklar ... ve ... tarafından yapılan temyiz başvurusu üzerine, sanıklar ... ve ..."e verilen (2 kez) "2 yıl 3 ay hapis" cezalarının, (2 kez) "2 yıl 6 ay hapis" olarak, sanık ..."e verilen "2 yıl 3 ay hapis" cezasının, "2 yıl 6 ay hapis" olarak düzeltilerek onanmasına dair, Dairemizin 21/12/2015 gün ve 2014/1313 esas, 2015/40551 sayılı kararına yönelik olup, sanıklar hakkında tehdit suçlarından hükmolunan "2 yıl 3 ay hapis" cezalarının, aleyhe temyiz bulunmaması nedeniyle "2 yıl 6 ay hapis" olarak düzeltilmesinin mümkün olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III-KARAR:
1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu"nun, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326. maddesinin 4. fıkrasında; "Hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet savcısı veya 291. maddede gösterilen kimseler tarafından temyiz edilmişse, yeniden verilen hüküm, evvelki hükümle tayin edilmiş olan cezadan daha ağır olamaz" şeklinde kanuni düzenleme öngörülmüştür. Buna göre, yalnızca 1412 sayılı CMUK"nun 326. maddesinin son fıkrası uyarınca sınırlı biçimde uygulanabilecek olan "cezayı aleyhe
-6-
değiştirememe ilkesi" veya "aleyhe düzeltme yasağı"nın söz konusu olduğunun kabulü gerekmektedir.
Somut olaya ilişkin dosya incelendiğinde; tehdit suçundan sanıklar ... ve ... hakkında ikişer kez, sanık ... hakkında ise bir kez olmak üzere, TCK"nın 106/2-a-c maddesi uyarınca hükmedilen 3 yıl hapis cezasından, aynı Kanunun 62. maddesine göre 1/6 oranında indirim yapıldığında, 2 yıl 6 ay hapis cezası yerine, 2 yıl 3 ay hapis cezasına hükmedilmesi suretiyle eksik ceza tayin edildiği, verilen mahkumiyet hükümlerine karşı Üst Cumhuriyet Savcısının aleyhe temyiz talebinin ise Dairemizin 21.12.2015 tarih, 2014/1313 esas, 2015/40551 karar sayılı ilamıyla, süre yönünden reddedildiği ve sanıklar aleyhine başkaca temyiz talebinin de bulunmadığı anlaşılmıştır.
Ceza Genel Kurulu"nun 03.04.2018 tarih, 2015/16-873 esas, 2018/145 karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; hesap hatası sonucunda eksik ceza tayin edilmesine yönelik hatanın, sanıkların daha az ceza almalarına sebep olacak şekilde sonuç cezanın belirlenmesine yol açması ve hükümlerin bu sonuç ceza üzerine kurulmuş olması karşısında; yargısal kararın önemi ve belirliliği, Anayasa ile güvence altına alınan kişi hürriyeti ve hukuki güvenliğin korunması ilkeleri ile birlikte değerlendirildiğinde, sonuç cezanın Mahkemenin gerçek iradesini yansıttığının kabul edilmesi ve hükümlerin yalnızca sanıklar ... ve ... ile sanık ... müdafiince temyiz edildiği dikkate alındığında, aleyhe düzeltme yasağına uygun olarak, Dairemizce, anılan kararda yalnızca eleştiri yapılması ile yetinilmesi gerekmektedir.
Açıklanan gerekçelerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itiraz gerekçesi yerinde görülmekle, 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle eklenen 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesinin 3. fıkrası uyarınca İTİRAZIN KABULÜNE,
Dairemizce verilen 21/12/2015 gün ve 2014/1313 esas, 2015/40551 karar sayılı kararının itiraz nedeniyle sınırlı olarak KALDIRILMASINA,
Dosyanın yeniden incelenmesi neticesinde;
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvuruların süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteklerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Sanıklar ... ve ..."a yükletilen 25/03/2010 ve 07/06/2010 tarihli, sanık ..."e yükletilen 07/06/2010 tarihli tehdit eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanıklar tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Adli sicil kaydında tekerrüre esas hükümlülüğü bulunan sanık ... hakkında, TCK’nın 58. maddesi uygulanmamış ve sanıklar hakkındaki sonuç hapis cezaları, 2 yıl 6 ay yerine, 2 yıl 3 ay olarak belirlenmiş ise de, aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı,
Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükümleri etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.
Ancak,
1-)Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde yer alan “ve diğer siyasi hakları kullanmaktan” ibaresinin iptaline karar verilmiş, ayrıca aynı bentte yer alan “seçme ve seçilme” ehliyetleri ile ilgili olarak da,
-7-
hükümlünün, hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak bu hak ve ehliyetlerden yoksun bırakılması uygulamasını engelleyici nitelikte iptal kararları verilmiş olması ve doğan boşluk nedeniyle bu hususta yeni bir yasal düzenleme yapılması ihtiyacının ortaya çıkması karşısında, yerel mahkeme hükmünde bu hak ve ehliyetlerden yoksun bırakmaya ilişkin uygulamanın dayanaksız kalması,
2-)TCK"nın 53/l-(c) maddesindeki hak yoksunluğunun sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverme tarihine kadar, diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olacağının gözetilmemesi,
3-)Sanık ..."in tekerrüre esas alınan 3167 sayılı Kanuna ilişkin önceki mahkumiyetinin, 5941 ve 6273 sayılı Kanunlar ile suç olmaktan çıkarılması karşısında, uygulanma olanağı bulunmadığı halde, sanık hakkında TCK"nın 58. maddesinin uygulanması,
Bozmayı gerektirmiş sanık ... müdafii ile sanıklar ... ve ..."ın temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktaları, tebliğnameye aykırı olarak, hükümlerde, TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısımlardan (b) ibaresinin çıkartılması ve ilgili kısımlara, “sanık hakkında TCK"nın 53/1-(c) maddesinde yer alan hak yoksunluğunun kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar, diğer kişiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar uygulanmasına” ibaresinin eklenmesi, sanık ... hakkındaki hükümden de, tekerrür ve denetimli serbestlikle ilgili dördüncü paragrafın çıkartılması, biçiminde DÜZELTİLMEK ve başkaca yönleri Kanuna uygun bulunan hükümler, bu bağlamda ONANMAK suretiyle 5320 sayılı Kanunun 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesi uyarınca davanın esasına, 15/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.