3. Hukuk Dairesi 2013/11891 E. , 2013/14855 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen nafaka artırımı davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı lehine hükmedilen 100,00 TL yoksulluk nafakasının 150,00.TL arttırılarak aylık 250,00 TL"ye çıkartılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davalının emekli olup 520,97.TL emekli maaşı aldığını, sağlık sorunları nedeniyle çalışamadığını, aldığı paranın ihtiyaçlarını karşılamadığını, davacının da çalıştığını, düzenli bir gelirinin bulunduğunu, nafakanın arttırılması yerine kaldırılmasının gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, yoksulluk nafakasının artırılması talebine ilişkindir.
TMK’nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.
Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu"nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları). Bu durumda ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır.
Somut olayda tarafların 13.09.1995 tarihinde boşandıkları, boşanma kararı ile davacı lehine 100,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, davacı kadının boşanmadan sonra temizlikçi olarak çalıştığı ve aylık 570,00 TL gelir elde ettiği, davalının emekli olduğu ve aylık 750,00 TL maaş aldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Nafaka alacaklısı kadının, aldığı asgari ücret altındaki gelirin yukarıda belirtilen zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılaması beklenemez. Başka bir anlatımla, davacının eline geçen toplam gelir miktarı, onu yoksulluktan kurtaracak mahiyette değildir.
Bu nedenle davacının geliri yoksulluğu ortadan kaldırmayıp, bu durumun sadece nafaka miktarının tayininde nazara alınacağı hususu gözetilmeksizin davanın tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
O halde, mahkemece yapılacak iş; tarafların ayrıntılı bir şekilde sosyal ve ekonomik durumları araştırılıp, davalının emekli maaşı dışında, gayrimenkul kira gelirinin bulunup bulunmadığı tespit edilerek, nafaka takdir edilirken taraflar arasında mevcut olan denge durumu korunarak, TMK"nın 4. maddesinde vurgulan hakkaniyet ilkesi gereğince, TEFE-ÜFE oranları da dikkate alınarak nafakanın uygun bir miktarda artırılmasına karar vermek olmalıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.