Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/34474
Karar No: 2015/36321
Karar Tarihi: 22.12.2015

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2015/34474 Esas 2015/36321 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2015/34474 E.  ,  2015/36321 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : SAMSUN 1. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/04/2015
NUMARASI : 2014/280-2015/431

Davacı, kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, davacının 15/07/2004 tarihinden itibaren 13 ay davalı işverenlikte çalışan davacının, sonrasında 5,5 ay askerlik yaptığını, bilâhâre 2006 yılı Ocak ayından itibaren gene davalı işverenlikte 21/10/2009 tarihine kadar çalıştığını, davalı işverenlik tarafından iş aktinin haksız feshedildiğini,davacının aylık net ücretinin 1200 TL. olduğunu, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti alacaklarını istemiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, 21/10/2009 tarihli toplantıda davacının ve yanında çalışan F.K.ve E.. B.."ın performansının düşüklüğünün ortaya konduğunu, sezon değerlendirmesi yapıldığını, davacının kovulmadığını, F. ve E."ın da davacının sorumlu olduğunu belirterek istifa dilekçesi verdiklerini, Şirket genel müdürünün davacıyı işten çıkarmadığını, akıbetinin bir sonraki toplantıda belli olacağını belirttiğini, ama davacının kendi keyfiyetince işe gelmediğini, davacının dava dilekçesi tarihi olan 13/11/2009 tarihine kadar çalıştığını, zaten davacının iddiası gibi yeni dönemde bayilik sistemine geçilmediğini, bu konuda davalının bir çalışması da olmadığını, davacı gibi tecrubeli bir elemanı davalının bir anda kaybetmek istemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacının davalı Şirket"e performans düşüklüğü nedeni ile zara verdiğini anlayarak işe gelmediğini, sezon sonunda iş aktinin feshedileceğini hisseden davacının iş aktinin feshedildiği iddiası ile davalıya ihtar çektiği, davalının da iş aktinin feshedilmediği yönünde ihtar çektiğini, sigorta çıkışının da yapılmadığını, ama davacının işe gelmemeye devam ettiğini, işini gereği gibi yağmadığı değerlendirme toplantısında ortaya çıktığından iş aktinin davalı tarafından haklı feshedildiğini, davacı dondurma bölümünden sorumlu pazarlamacı olduğundan davalının davacının çalışmasını denetleyemediğini, davalının fazla mesai, hafta tatili ve genel tatil çalışması için talimat da vermediğini, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, iş akdinin kıdem tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde son bulduğunun ispat külfetinin işverene ait olduğu; işsizliğin yoğun yaşandığı, yeni bir iş bulma imkanının ve geçim şartlarının zor olduğunun herkesçe bilindiği bir ortamda, 4 yılın üzerinde hizmeti bulunan bir işçinin, ortada izah edilmiş bir sebep yok iken işe gelmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu; dolayısıyla iş akdinin davalı tarafça haklı bir neden olmaksızın feshedildiğinin kabulü gerektiği, davacının kıdem tazminatına hak kazandığı; ilk dönem davacı çalışmasının da kıdem tazminatını hak etmeyecek şekilde sona erdiği hususu işverence kanıtlanamadığından, tüm hizmet süresi olan 4 yıl 148 gün üzerinden kıdem tazminatının hesaplanması gerektiği; yine S. Sanayi ve Ticaret Odasının satış şefi olarak çalışan bir işçinin asgari ücretten 100 TL. fazla alabileceğini belirten yazısı da dikkate alınarak, 15.04.2015 tarihli bilirkişi raporunda yapılan hesaplamanın dikkate alındığı; yıllık izin ücreti yönünden; dosyaya, davacının yıllık ücretli iznini kullandığına dair bir belgenin işverence sunulmadığı, dolayısıyla davacının, 15.04.2015 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda, yıllık ücretli izin alacağına hak kazandığı; fazla çalışma ücreti yönünden; davacı tanıklarının beyanları ve dosya kapsamına göre davacının sabah 07.00"dan 23.00"a kadar yaz mevsiminde, 21.00"a kadar da kış mevsiminde çalıştığı, bu itibarla günde 3 saat fazla mesai ücretini hak ettiği, bu durum tanık beyanları ile sabit olduğundan takdiren 1/3 oranında hakkaniyet indirim yapıldığı; 15.04.2015 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda fazla mesai alacağına hükmedildiği, genel tatil alacağı yönünden de yine; davacının resmi tatillerde de çalıştığı, dini bayramların 1. ve 2. günleri hariç çalıştığı, bu itibarla da genel tatil alacağına hak kazandığı, 15.04.2015 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda genel tatil alacağına hükmedildiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Karar süresi içinde taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
Dairemizin .. Esas sayılı bozma ilâmında önceki hükmün 6100 sayılı Kanun"un 297, 298/2, 321. maddeleri hükümlerine aykırı olduğu belirtilmiş, Mahkeme tarafından verilen direnme kararı üzerine Hukuk Genel Kurulu"nun...Esas sayılı ilâmı ile Mahkeme"nin direnme kararı sair yönleri incelenmeksizin bozulmuştur. Yeniden yapılan yargılama sonucu verilen karar hakkında Dairemiz tarafından yapılan inceleme sonunda;
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Somut uyuşmazlıkta, davacının ileri sürdüğü fesih tarihi 21/10/2009 olup, hükme esas alınan bilirkişi raporunda hizmet dökümüne göre 30/10/2009 tarihinin fesih tarihi olarak esas alınarak talebin aşılması hatalıdır.
3-Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
4857 sayılı Yasanın 8 inci maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı yasanın 37 nci maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece resen araştırılmalıdır.
Çalışma belgesinde yer alan bilgilerin gerçek dışı olmasının da yaptırıma bağlanmış olması, belgenin ispat gücünü arttıran bir durumdur. Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanunun 8 inci ve 37 nci maddelerinin, bu konuda işveren açısından bazı yükümlülükler getirdiği de göz ardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, iş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümlülüğüne yardımcı olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta pirimi, çalışma koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır. Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmesi, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma koşullarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında delillerin değerlendirilmesi sırasında, işverence bu konuda belge düzenlenmiş olup olmamasının da araştırılması gerekir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta, dosyada bordrolar bulunmamaktadır. Davacı vekili, davacının ücretinin net 1200 TL. olup, bu miktarın asgari ücret kısmının bankaya yatırıldığını, artan kısmının ise elden ödendiğini iddia etmiştir.
Davacının fiilen yaptığı işi, davalı işverenlikteki görevi, kıdemi, fesih tarihi, emsal ücret araştırması ve tanık beyanlrı bir arada değerlendirildiğinde davacının net 1200 TL. ücretle çalıştığı anlaşılmıştır.. Nitekim, önceki kararda davacının ücret meblağı net 1200 TL. kabul edilerek karar verilmiştir. Bozmadan sonra verilen eldeki kararda gerekçesi dahi açıklanmadan daha düşük ücret üzerinden yapılan hesaplamalara göre hüküm kurulması hatalıdır.
Mahkeme tarafından yapılacak iş, bozmadan önceki kararda yapıldığı gibi net 1200 TL. ücret esas alarak hüküm kurmaktır. Bu esnada, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamaların sair açılardan doğruluğu da Mahkeme tarafından denetlenmelidir.
F)SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22/12/2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi