1. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/13259 Karar No: 2013/14882 Karar Tarihi: 30.10.2013
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/13259 Esas 2013/14882 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Dava, miras bırakanın ehliyetsiz olduğunu ileri sürerek tapunun iptali ve miras bırakan adına tescil istemiyle açılmıştır. Mahkeme, ehliyetsizliğin Adli Tıp Kurumu raporuyla saptandığı gerekçesiyle davacının payı oranında tapu iptali ve tescili karar vermiştir. Ancak, miras bırakanın ehliyetsizliği iddiasının miras bırakana teban açılacak davalarla ileri sürülebileceği, bir ya da birkaç mirasçının tek başına ve kendi miras payları oranında dava açabilmelerine yasal olanak bulunmadığı kabul edilir. Davaya katılmayan mirasçının olurunun alınması ya da miras şirketine atanacak temsilci aracılığıyla yargılamanın sürdürülmesi gerekmektedir. Bu nedenle, davanın hüküm kurulmadan önce gözden geçirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Kanun maddeleri olarak Türk Medeni Kanunu'nun 701. ve 702. maddeleri ile 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi geçmektedir.
Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, pay oranında kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir. Davacı, miras bırakanının ehliyetsiz olduğunu ileri sürmek suretiyle tapunun iptaline ve miras bırakan adına tescile karar verilmesini isteyerek eldeki davayı açmış; miras bırakanın eşi ise davada yer almamıştır. Mahkemece, ehliyetsizliğin Adli Tıp Kurumu raporuyla saptandığı gerekçesiyle davacının payı oranında tapu iptali ve tescile karar verilmiştir. Bilindiği üzere, miras bırakanın ehliyetsizliği iddiasının miras bırakana teban açılacak davalarla ileri sürülebileceği, bir ya da bir kaç mirasçının tek başına ve kendi miras payları oranında dava açabilmelerine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 701. ve 702. maddeleri karşısında yasal olanak bulunmadığı kuşkusuzdur. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış, bir mirasçının tek başına dava açabileceği, ne var ki davaya devam edebilmesi için öteki mirasçıların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir (11.10.982 tarih l982/3-2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı). Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir. Hal böyle olunca, davaya katılmayan mirasçının olurunun alınması ya da miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile yargılamanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek hüküm kurulması doğru değildir. Davalıların temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.