Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/6838
Karar No: 2011/762
Karar Tarihi: 17.02.2011

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/6838 Esas 2011/762 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/6838 E.  ,  2011/762 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tescil

    ... ve ... ile Hazine ve ... aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Karlıova Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 15.07.2009 gün ve 38/79 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacılar vekili dava dilekçesinde, mevkii ve sınırlarını açıkladığı beş parça taşınmazın vekil edenleri adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ... kişiliğine dava dilekçesi tebliğ edilmesine karşın yargılama oturumlarına katılmamış, herhangi bir beyanda da bulunmamıştır.
    Davalı Hazine temsilcisi, davanın haksız açıldığını, davacıların taşınmaz üzerinde zilyetliklerinin olmadığını ve dava konusu yerin ziraate elverişli bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, teknik bilirkişiler İlhami Kalabalık ve Fuat Bircan’ın düzenledikleri 10.11.2003 ve 12.11.2003 tarihli krokilerde; 12766, 8826, 4980.61 ve 4.12.2003 günlü krokide A ve B harfleriyle işaretlenen 3889 ve 2895 m2 yüzölçümlü beş parça taşınmazın davacı ... ile ... adlarına 1/2’şer paylar oranında tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, muristen intikal, imar ve ihya hukuki sebebine dayalı olarak TMK. nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddesi gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, yazılı gerekçeyle dava dilekçesinin bir ve ikinci sırasında bulunan taşınmazlar hakkındaki davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacılar vekili, her ne kadar taşınmazların vekil edenine ait olduğunu bildirmiş ise de, 13.7.2003 günlü keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar dava konusu taşınmazların davacıların dedesinden kaldığını, miras yoluyla davacıların babasına ve ondan da davacılara geçtiğini bildirmişlerdir. Dava konusu taşınmazlar davacıların babasından kalmış olup, şayet babaları ölmüş ise, terekeleri TMK.nun 701 ve 702. maddeleri gereğince elbirliği mülkiyet hükümlerine tabidir. Elbirliği mülkiyetinde bulunan taşınmazlar için bir veya birkaç mirasçının üçüncü kişilere karşı tek başına dava açma sıfat ve yetkileri bulunmamaktadır. Elbirliği mülkiyetinde bulunan taşınmazlar üzerinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin payı taşınmazın tamamı üzerinde söz konusudur. TMK. nun 702. maddesi uyarınca tasarrufi işlemlerde oybirliği aranır. Bu nedenle terekeye dahil taşınmazlar için tüm mirasçıların birlikte üçüncü kişilere karşı dava açmaları gerekmektedir. Şayet davacıların babası ölmüş ve alınacak veraset belgesine göre, davacı tek mirasçı ise, davanın bu haliyle yürütülmesi ve eksikliklerin yerine getirilmesi gerekir. Şayet davacılar dışında başka mirasçılar var ise, davacıların tek başına üçüncü kişilere karşı dava açamayacağı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi düşünülmelidir. Çünkü davacılar yalnızca kendi adlarına tescil isteğinde bulunmuşlardır.
    Dinlenen tanık beyanları yetersiz olduğu gibi teknik bilirkişiden alınan kroki infaza elverişli değildir. Tapu ve Kadastro Müdürlüklerinden miktar araştırması konusunda herhangi bir bilgi de sorulmamıştır. Davacılar vekili dava dilekçesinde tanık ve her türlü delile dayanmıştır. Şu halde, çifte tapunun oluşumunun önlenmesi için dava konusu ve kabulüne karar verilen taşınmaz parçalarının tapuda kayıtlı taşınmazlardan olup olmadığının teknik bilirkişinin rapor ve krokisi de eklenerek Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması, dinlenen taraf tanıklarının HUMK.nun 258. maddesi gereğince davetiye ile keşif yerine çağrılmaları, davetiyeye uymadıkları taktirde aynı kanunun 253. maddesinin gözönünde tutulması ve HUMK.nun 259. maddesi gereğince yeniden yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıkların dinlenilmesi, taşınmazların davacının atalarından ne biçimde davacıların babasına intikal ettiği, babalarının ölümü ile mirasçılar arasında paylaşım, bağış ya da satış yoluyla davacılara geçip geçmediği hususları yerel bilirkişi ve tanıklara sorular yöneltilerek açıklığa kavuşturulması, taşınmazlar dava dilekçesine göre imar ve ihya edilerek kullanıldığı anlaşıldığına göre davacılar ve babalarının hangi tarihte taşınmazların imar ve ihyasına başladıkları, imar ve ihyayı ne şekilde sürdürdükleri, imar ve ihyanın hangi tarihte tamamlandıkları hususları, aynı şekilde yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak belirlenmesi, taşınmazlar ile çevresindeki dereler arasında kot farkının olup olmadığının saptanması, gerekirse bu konuda jeolog bilirkişinin dinlenmesi, beyanlar arasında çelişki bulunması halinde HUMK.nun 265. maddesi uyarınca çelişkinin giderilmesi, bu konularda TMK.nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddelerindeki koşulların oluşup oluşmadığının gözönünde tutulması, davacılar ve babalarının belgesizden taşınmaz edinip edinmediklerinin, Tapu Sicil Müdürlüğü ile Kadastro Müdürlüğünden sorulması, belgesizden edinilen taşınmazlara ait kadastro tutanak ve ekleri ile tapu kayıtlarının Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulması, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesindeki miktarlar yönünden değerlendirilmesi, ondan sonra toplanan deliller bir bütün olarak değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır.
    Bundan ayrı teknik bilirkişiden alınan ve hükme esas tutulan kroki infaza elverişli değildir. TMK.nun 713/7. fıkrasında; kararda tescili istenilen taşınmazın niteliği, yeri, sınırları ve yüzölçümü belirtilir ve karara, uzmanlarca düzenlenen teknik bilgileri içeren krokisi de eklenir, denilmektedir. Şu halde yapılacak keşif sonucu teknik bilirkişiden alınacak krokinin TMK.nun 713/7. fıkrasında öngörülen koşullara uygun olarak düzenlenmiş olması zorunludur. Aksi halde tapu sicil müdürlüğünde infazı duraksama yaratır.
    Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi