Hukuk Genel Kurulu 2015/1284 E. , 2017/1180 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Kadıköy 3. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 10.05.2012 gün ve 2008/503 E., 2012/431 K. sayılı kararının davalılar vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 19.02.2013 gün ve 2012/14070 E., 2013/3354 K. sayılı kararı ile:
“...Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesinin haklı neden olmadan feshedildiğini, işçilik alacaklarının işveren tarafından ödenmediğini beyanla, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma, ulusal bayram, genel tatil, hafta tatili ve yıllık izin ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalılar vekili, davacının müvekkili Puan Tur Turizm Seyahat ve Yat. Ltd. Şti. bünyesinde, 18.07.2002-31.01.2005 tarihleri arasında çalıştığını, davacı işçinin istifa ederek iş sözleşmesini kendi isteğiyle sonlandırdığını, diğer müvekkili bünyesinde ise, 02.02.2005-10.05.2007 tarihleri arasında çalıştığını, bu dönem çalışması bakımından davacının işverenin güvenini kötüye kullandığını, davacının eylemleri neticesi hesap vermekten kaçarak iş yerine gelmediğini, bu şekilde iş sözleşmesinin sonlandığını, dava konusu edilen alacakların bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalıların iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, fazla çalışma ücreti alacağından yapılan hakkaniyet indirimi oranının belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtayca son yıllarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, ıslaha karşı yapılan zamanaşımı def"i savunması nazara alınarak hesaplanan fazla çalışma ücreti alacağından, Mahkemece % 10 oranında hakkaniyet indirimi yapılmıştır. Hesaplamaya esas alınan çalışma süresi ve alacağın miktarı nazara alındığında, yapılan indirim oranı yeterli değildir. Anılan nedenle, çalışma süresi ve alacağın miktarına göre, % 30 oranından az olmamak üzere, hakkaniyet indirim oranı yeniden değerlendirilerek, fazla çalışma ücreti alacağı hüküm altına alınmalıdır. Yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir…”
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava kıdem ve ihbar tazminatları ile hafta tatili ücreti, genel tatil ücreti, fazla çalışma ücreti ve yıllık izin ücreti alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili müvekkilinin davalı işverene ait işyerinde 18.07.2002-15.05.2007 tarihleri arasında özel halk otobüsü şoförü olarak çalıştığını, SSK primlerinin tam olarak ödenmesini istemesi üzerine 15.05.2007 tarihinde iş sözleşmesinin haklı sebep olmaksızın feshedildiğini, alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili davacının kendi isteği ile işten ayrıldığını, davacının haftalık 45 saati aşan çalışması bulunmadığını, davalılar arasında organik bağ bulunmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iş sözleşmesinin feshinde haklı nedenin varlığının ispatlanamadığı, davacının haftalık 45 saati aşan 17,5 saat fazla çalışma yaptığı, dini, milli bayram ve resmi tatillerde çalıştığının yeminli tanık anlatımlarından anlaşıldığı, davalı tarafın zamanaşımı savunması dikkate alınarak bilirkişi tarafından oluşa uygun tespit edilen fazla çalışma ve genel tatil alacağından bir kimsenin uzun süre izin ve tatil yapmaksızın çalışması hayatın olağan akışına aykırı olacağından davacının icra ettiği meslek, çalışma süresi ve çalışma koşulları nazara alınarak % 10 oranında hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalılar vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece önceki gerekçe genişletilmek sureti ile direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunda uyuşmazlığın esasının görüşülmesinden önce, mahkemece bozma öncesi verilen ilk kararda “davalı vekiline davanın reddedilen miktarı yönünden avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 1.520,18 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine” şeklinde karar verildiği halde, direnme kararında “Davalılar vekiline davanın reddedilen miktarı yönünden avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 1.496,90 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalı taraflara ödenmesine” şeklinde hüküm kurulduğu, şu halde usulüne uygun bir direnme kararı bulunup bulunmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
Mülga 1086 sayılı HUMK’nun yürürlükte olan 429 uncu maddesine göre bozma kararı üzerine kendiliğinden tarafları duruşmaya davet eden mahkeme tarafları dinledikten sonra Yargıtay bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verecektir.
Mahkeme bozma kararına uyduktan sonra bu karardan dönemeyeceği gibi direnme kararı verdikten sonrada ilk karardan farklı bir karar vermesi mümkün değildir. Gerekçe genişletilebilir ise de verilen hükmün ilk karardan farklı olmaması zorunludur.
Somut olaya gelince, mahkemece 10.05.2012 gün ve 2008/503 E., 2012/431 K. sayılı ilk kararda “davalı vekiline davanın reddedilen miktarı yönünden avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 1.520,18 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine” karar verilmiş iken kararın Özel Dairece bozulmasından sonra verilen 06.06.2013 gün ve 2013/661 E., 2013/661 K. sayılı direnme hükmünde Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde bu yönde bir değişiklik olmamasına rağmen “Davalılar vekiline davanın reddedilen miktarı yönünden avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 1.496,90 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalı taraflara ödenmesine” karar verilmiştir.
Bu durumda direnme kararı verildikten sonra mahkemece yapılması gereken 6100 sayılı HMK"nun 294 ve 297 nci maddelerine uygun şekilde verilen ilk karar gibi yani 10.05.2012 gün ve 2008/503 E., 2012/431 K. sayılı karar gibi hüküm fıkrası oluşturmak ve buna uygun gerekçeli karar yazmaktır.
Yapılan görüşmeler sırasında belirtilen hususun temyiz konusu yapılmadığı, bu nedenle önsorun bulunmadığı görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Açıklanan nedenlerle usulüne uygun bir direnme kararından sözetmek mümkün değildir.
Hal böyle olunca usulüne uygun olmayan direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç :Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenden dolayı usulden BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 14.06.2017 gününde oyçokluğu ile karar verildi.