Esas No: 2020/5632
Karar No: 2021/1153
Karar Tarihi: 22.02.2021
Danıştay 9. Daire 2020/5632 Esas 2021/1153 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2020/5632
Karar No : 2021/1153
DAVACILAR: 1- …
2- …
3- …
4- …
5- …
6- …
7- …
8- …
VEKİLLERİ : Av. …
DAVALILAR: 1- … Bakanlığı … Başkanlığı - …
2- … Birliği
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU: Gelir İdaresi Başkanlığının … tarih ve … sayılı yazısı ile bu yazının noterlere duyurulmasına ilişkin Türkiye Noterler Birliğinin … tarih ve … sayılı genel yazısının ve bağlı işlemlerinin "eş muvafakatlerinde bir değere yer verilmiş olması halinde bu değer üzerinden nispi harç tahsil olunması gerektiği"ne ilişkin kısmının iptali istenilmektedir.
DAVACILARIN İDDİALARI:
Muvafakatnamede, eşin kefil sıfatı ile sorumlu olacağı miktarın yazılı olmasının, söz konusu kağıdı, (492 sayılı Harçlar Kanunun 42. maddesine uyarınca) değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden harç alınması gereken belge haline getirmeyeceği, bir başkasının borcuna kefil olan şahsın eşi tarafından verilen muvafakatin, kefalet işlemi ile birlikte, aynı kağıt üzerinde düzenlenmesi halinde, bu iznin hangi kefalete verildiğinin tespitinin kolay olduğu, ancak izin, kefalet akdinden farklı kağıt üzerinde düzenlenir ise, bunun hangi kefalete verildiğini anlamanın veya bu kefalet sözleşmesini, gelecekte imzalanacak kefalet sözleşmelerinden ayırt etmenin ya da kefalet şartlarını ağırlaştırıp ağırlaştırmadığını anlamanın zor olduğu, şayet söz konusu belgelerden harç alınmak istenseydi, yasa koyucunun bunu açıkça kanun ile düzenleyeceği, yasada yazılı olmayan bir yükümlülüğün genel yazı mahiyetinde bir idari tasarrufla getirilmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
DAVALILARIN SAVUNMALARI :
Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından; dava konusu işlemle davacıların menfaatlerinin ihlal edilmesi veya hak kaybına uğramaları söz konusu olmadığından, davanın öncelikle ehliyet yönünden reddi gerektiği, işin esası açısından ise, dava konusu muvafakatnamelerin belli değer içermesi durumunda, nisbi harca tabi tutulması gerektiği iddiasıyla davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Türkiye Noterler Birliği tarafından; dava konusu işlemin 1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun 166. maddesi gereğince, Bakanlık görüşünü noterlere duyurmak amacıyla, görevleri gereği yayımlandığı savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'NIN DÜŞÜNCESİ:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 4. fıkrasında, "Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde bu madde ile ısrar hariç 50. madde hükümleri kıyasen uygulanır." hükmü ile aynı Kanun'un 50. maddesinin 5. fıkrasının son cümlesinde "Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulması zorunludur." hükmüne yer verilmiş olup, anılan maddelerde, Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu belirtilerek, Danıştay Dava Dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen bozulması halinde ısrar olanağı tanınmadığından, Vergi Dava Daireleri Kurulu'nun bozma kararına uyulmak suretiyle davanın reddine hükmedilmesi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI …'IN DÜŞÜNCESİ:
Dosyanın incelenmesinden; Gelir İdaresi Başkanlığının … tarih ve … sayılı yazısı ile bu yazının noterlere duyurulmasına ilişkin Türkiye Noterler Birliğinin … tarih ve … sayılı genel yazısının ve bağlı işlemlerinin "eş muvafakatlerinde bir değere yer verilmiş olması halinde bu değer üzerinden nispi harç tahsil olunması gerektiği"ne ilişkin kısmının iptali istemiyle açılan davayı kabul ederek davaya konu edilen işlemleri iptal eden Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 18/10/2018 gün ve E:2014/8716, K:2018/6431 sayılı kararına karşı yapılan temyiz başvuru üzerine Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 12/06/2019 gün ve E:2019/161, K:2019/353 sayılı kararı ile temyiz istemi kabul edilerek dava dairesince verilen kararın bozulduğu anlaşılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 46 ncı maddesinin 1 inci fıkrasında; Danıştay dava daireleri kararlarına karşı Danıştay'da temyiz yoluna başvurulabileceği, 2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun 38 inci maddesinde; Vergi Dava Daireleri Kurulunca vergi dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların temyizen inceleneceği, 2577 sayılı Kanunun 49 uncu maddesinin 4 üncü fıkrasında da; vergi mahkemelerinin bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebileceği öngörülürken, aynı maddede, Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen bozulması halinde ısrar olanağı tanınmamıştır.
Anılan yasa hükümleri uyarınca, Danıştay dava dairelerince ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların Vergi Dava Daireleri Kurulunca bozulması halinde ısrar olanağı bulunmadığından, Vergi Dava Daireleri Kurulunun bozma kararına uyularak davanın esastan incelenmesine geçildi.
İdari Yargılama Usulü Kanununun 14. maddesinin 3. fıkrasının (d) bendinde, dava dilekçelerinin idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gerekli bir işlem olup olmadığı yönünden inceleneceği; Danıştay Kanununun 24. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde ise Bakanlıklar ile kamu kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca çıkarılan ve ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlemlere karşı açılacak iptal davalarının ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda görüleceği kurala bağlanmıştır. Bu düzenlemelere göre bir düzenleyici işleme karşı açılacak davanın ilk derecede Danıştayda görülebilmesi için davaya konu yapılan idari işlemin, yürütülmesi gereken genel düzenleyici idari işlem niteliğini taşıması gereklidir.
İdare hukuku ilkelerine göre düzenleyici işlemler, kamu gücüne dayanılarak kurulan, kesin ve yürütülmesi zorunlu olup düzenleyici olma niteliğini kural koymasından alan ve bu nedenle normatif değer taşıyan tek yanlı işlemlerdir.
İdarenin kendi görev alanı içerisinde Anayasa ve yasalara uygun olmak koşuluyla genel ve soyut nitelikte kurallar koymak için düzenleyici işlemler yapma yetkisi bulunmaktadır. Anayasada düzenleyici işlem olduğu belirtilen yönetmelikler dışında idareler, genelge, tamim, sirküler gibi değişik adlar altında da düzenleyici işlemler yapmaktadırlar. Danıştayın yerleşik kararlarında, idarenin, örgütlerine, mevcut mevzuat anlayışını bildiren, onlara hareket tarzlarını gösteren bu haliyle de üçüncü şahısların hak ve menfaatlerini ihlal etmeyen bu adlar altındaki düzenlemelerinin idari davaya konu olamayacakları, ancak, böyle bir tasarrufun, hukuk alemine yeni bir unsur katması, ilgililerin subjektif haklarını, menfaatlerini ihlal etmesi durumunda iptal davasına konu edilebileceği kabul edilmektedir.
Bu itibarla, davaya konu edilen işlemin, düzenleyici işlem niteliğinde olup olmadığının tespitinde, işlemin adının ne olduğundan öte, içeriğinin nitelendirilmesi önem arz etmektedir.
Gelir İdaresi Başkanlığının … tarih ve … sayılı yazısının dava konusu edilen kısmı, bankalarca kullandırılan kredi dışında başka bir işleme konu borca kefil olan şahsın eşinin vereceği rızaya ilişkin eş muvafakatnamelerinde bir değere yer verilmiş olması halinde bu muvafakatnamelerin noter harcı yönünden tabi olacağı uygulamaya ilişkin görüşünü soran Türkiye Noterler Birliğinin yazısına cevaben kendi görüşünü bildirmeye yöneliktir. Türkiye Noterler Birliğinin … tarih ve … sayılı genel yazısı ise, Gelir İdaresi Başkanlığının görüşünün noter odası başkanlıklarına ve noterlere duyurulmasına yönelik olup içeriği itibarıyla kural koyucu nitelikte bulunmayan, hukuk düzeninde herhangi bir değişiklik meydana getirmeyen davaya konu işlemlerin düzenleyici işlem olarak kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Bu nedenle, İdari Yargılama Usulü Kanununun 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca reddi gereken davanın esası incelenerek dava konusu işlemlerin iptal edilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Dairece, dava konusu işlemlerde, bir değere yer verilen eş muvafakatlerinin nispi harca tabi tutulmasının dayanağı olarak Harçlar Kanununun 42. maddesi gösterilmiş ve bu kuraldan hareketle karar verilmiş ise de, eş muvafakatnameleri Harçlar Kanununun 42. maddesinde sayılan değer gösterilmesi gereken kağıtlar kapsamında olmadığı gibi, dava konusu işlemlerde, eş muvafakatnamelerinin Harçlar Kanununun 42. maddesi kapsamında da bulunmadığı açıkça belirtilmiştir. Bu işlemlerde, eş muvafakatnamelerinin, belli bir değeri içermesi halinde Harçlar Kanununa ekli (2) sayılı Tarifenin 1. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu değer üzerinden nispi harca tabi tutulması; herhangi bir değer içermemesi durumunda ise, aynı Tarifenin 2. maddesinin 1. fıkrası uyarınca maktu harca tabi tutulması gerektiği öngörülmüştür. Bu durumda, Dairenin, eş muvafakatmelerinin, muvafakati veren kişiyi herhangi borç ve yükümlülük altına sokmaması ve kişiye belli hak ve yetkiler de tanımaması nedeniyle, Harçlar Kanununun 42. maddesi kapsamında nispi harç alınmasını gerektiren kağıt olarak değerlendirilemeyeceği yolundaki gerekçesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.
Harçlar Kanununa ekli (2) sayılı Tarifenin, "Değer veya ağırlık üzerinden alınan nispi harçlar” başlıklı 1. maddesinin 1. fıkrasında, bir kağıdın nispi harca tabi tutulabilmesi için bu kağıtta belli bir değere yer verilmiş olması yeterli bulunmaktadır. Bu nedenle, kağıtta belli bir değere yer verilmiş ise, bu kağıdın mahiyetine ve düzenleniş amacına bakılmaksızın belirtilen değer üzerinden nispi harç alınması gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta da eş muvafakatnamelerinde bir değere yer verilmiş olması halinde, muvafakatnamenin hangi amaçla düzenlendiği veya muvafakati veren kişinin borç/yükümlülük altına girip girmediği ya da kişiye belli hak/yetki tanıyıp tanımadığına bakılmaksızın belirtilen değer üzerinden nispi harç alınması gerektiğinden, dava konusu işlemleri iptal eden Daire kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 4. fıkrasının, Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde bu madde ile ısrar hariç 50. madde hükümlerinin kıyasen uygulanacağı yolundaki hükmü karşısında, uyulması zorunlu olan Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 12/06/2019 tarih ve E:2019/161, K:2019/353 sayılı kararı uyarınca Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ:
Türkiye Noterler Birliğince, bankaların kullandırdığı krediler dışında, üçüncü kişinin borcuna kefil olan şahsın eşinin, Borçlar Kanunu'nun 584. maddesi uyarınca vereceği rızaya ilişkin eş muvafakatnamelerinin kefalet değerinin, harç uygulamasında dikkate alınıp alınmayacağı hususunda Gelir İdaresi Başkanlığından istenilen görüş üzerine, adı geçen Kurumun … tarih ve … sayılı yazısı ile bildirilen, eş muvafakatnamelerinin Harçlar Kanunu'nun 42. maddesi kapsamında bulunmadığı, bu muvafakatnamelerin, belli bir değeri içermesi halinde, bu değer üzerinden nispi harca tabi tutulması; herhangi bir değer içermemesi durumunda ise maktu harca tabi tutulması gerektiğine ilişkin cevap, Türkiye Noterler Birliğinin … tarih ve … sayılı genel yazısıyla, noter odası başkanlıklarına ve noterlere duyurulmuştur.
Dava, noter olan davacılar tarafından, yukarıda belirtilen işlemlerin, "eş muvafakatlerinde bir değere yer verilmiş olması halinde bu değer üzerinden nispi harç tahsil olunması gerektiği"ne ilişkin kısmının iptali istemiyle açılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
İlgili Mevzuat:
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 38. maddesinde, noter işlemlerinden bu Kanun'a bağlı (2) sayılı Tarife'de yazılı olanların noter harçlarına tabi olduğu; 41. maddesinde, noter harçlarının (2) sayılı Tarife'de yazılı işlemlerden değer veya ağırlık ölçüsüne göre nispi, işlemin nev'i ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınacağı belirtilmiştir. Kanun'un 42. maddesinin 1. fıkrasında, değer veya ağırlık ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde, (2) sayılı Tarife'de yazılı değer veya ağırlıkların esas alınacağı; 2. fıkrasında ise, menkul ve gayrimenkul mallar hakkında alım, satım, taahhüt ve rehinle ilgili her nev'i mukavele, senet ve kâğıtlarda değer gösterilmesinin mecburi olduğu, rehin bordroları ile kamu idarelerine verilmek üzere ilgili mevzuatla belirlenen kurallara uyulacağına ilişkin düzenlenen taahhütnameler hakkında bu hükmün uygulanmayacağı ifade edilmiştir.
Harçlar Kanunu'na ekli (2) sayılı Tarife'nin, "Değer veya ağırlık üzerinden alınan nispi harçlar” başlıklı 1. kısmının 1. sırasında, muayyen bir meblağı ihtiva eden her nev'i senet, mukavelename ve kağıtlardan beher imza için karşısında gösterilen oranda nispi harç; "Maktu harçlar" başlıklı 2. kısmının 1. sırasında da belli meblağı ihtiva etmeyen ve alınacak harç miktarı kanun ve tarifede ayrıca gösterilmemiş olan senet, mukavele ve kağıtlardaki imzaların beherinden karşısında gösterilen miktarda maktu harç alınacağı düzenlenmiştir.
Hukuki Değerlendirme:
Eş muvafakatnameleri, Harçlar Kanunu'nun 42. maddesinde sayılan, değer gösterilmesi gereken kağıtlar kapsamında bulunmadığı gibi dava konusu işlemlerde de, eş muvafakatnamelerinin Harçlar Kanunu'nun 42. maddesi kapsamında bulunmadığı açıkça belirtilmiştir. Bu işlemlerde, eş muvafakatnamelerinin, belli bir değeri içermesi halinde Harçlar Kanunu'na ekli (2) sayılı Tarife'nin 1. kısmının 1. sırası uyarınca bu değer üzerinden nispi harca tabi tutulması; herhangi bir değer içermemesi durumunda ise, aynı tarifenin 2. kısmının 1. sırası uyarınca maktu harca tabi tutulması gerektiği öngörülmüştür.
Harçlar Kanunu'na ekli (2) sayılı Tarife'nin, "Değer veya ağırlık üzerinden alınan nispi harçlar” başlıklı 1. kısmının 1. sırasında yer verilen düzenlemeye göre, bir kağıdın nispi harca tabi tutulabilmesi için bu kağıtta belli bir değere yer verilmiş olması yeterli bulunmaktadır. Bu nedenle, kağıtta belli bir değere yer verilmiş ise, bu kağıdın mahiyetine ve düzenleniş amacına bakılmaksızın, belirtilen değer üzerinden nispi harç alınması gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta da eş muvafakatnamelerinde bir değere yer verilmiş olması halinde, muvafakatnamenin hangi amaçla düzenlendiği veya muvafakati veren kişinin borç/yükümlülük altına girip girmediği ya da kişiye belli hak/yetki tanıyıp tanımadığına bakılmaksızın, belirtilen değer üzerinden nispi harç alınması icap ettiğinden, dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davanın REDDİNE,
2. Peşin yatırılan karar harcının mahsubundan sonra kalan …-TL'nin davacılardan tahsiline, gereği için Vergi Dairesi Müdürlüğüne harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
3. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına, artan posta gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine,
4. Davalı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yapılan …-TL posta giderinin davacılar tarafından Gelir İdaresi Başkanlığına ödenmesine, artan posta gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine,
5. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davacılardan alınarak davalı Türkiye Noterler Birliğine verilmesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay Vergi Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 22/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.