8. Hukuk Dairesi 2010/6041 E. , 2011/728 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı
Davacı-karşı davalı ... ile davalı-karşı davacı ... aralarındaki katılma alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Denizli 1.Aile Mahkemesinden verilen 29.07.2010 gün ve 842/707 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalı-karşı davacı ... vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15.02.2011 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı-karşı davacı vekili Avukat ... ve karşı taraftan davacı-karşı davalı vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı- birleşen davanın davalısı ... vekili; tarafların 11.4.1986 tarihinde evlenip 2006 yılında boşandıklarını, evlilik birliği içinde 2003 yılında kooperatife üye olunması sonucunda edinilerek davalı eş adına kayıtlanan 518 ada 11 parselde bulunan 14 nolu bağımsız bölümün edinilmesinde vekil edeninin de hak sahibi bulunduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla söz konusu taşınmazın değerinin ½ si karşılığı olmak üzere 50000 TL"nin davalıdan alınarak vekil edenine verilmesini istemiş, daha sonra ıslahla faiz isteğinde bulunmuştur.
Davalı - birleşen davanın davacısı ... vekili ise, dava konusu taşınmazın vekil edeninin tasarrufları ve çevreden alınan borçla edinildiğini, çevreden alınan borcun daha sonra vekil edeninin emeklilik ikramiyesi ile ödendiğini belirterek Mustafa tarafından açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuş ve evlilik birliği içinde edinilerek Mustafa adına kayıtlanan 20 D 1273 plaka sayılı araç ile İmar Bankasında bulunan ve Mustafa’ya ait olan 40000 TL ile Mustafa’nın İmar Bankasından alacağı olan 28757 TL üzerinde vekil edeninin hakkı bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla araç için 10000 TL, 40000 TL için 15000 TL ve 28757 TL için de 10000 TL olmak üzere toplam 35000 TL alacağın yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak vekil edeni olan ...’ye verilmesini istemiştir.
Mustafa vekili birleşen davaya karşı; vekil edeninin 28757 TL"lik bir alacağının mevcut bulunmadığını, diğer paranın ise, evlilik birliği içinde çeşitli zamanlarda bankadan
çekilerek harcandığını bir kısmı ile de dava konusu yapılan aracın alındığını ve daha sonra bu aracın 18400 TL"ye satılması ile elde edilen paranın bir kısmının müşterek çocuk Erdem’in eğitim giderlerinin karşılanması için nedeniyle vekil edeninin de ...’den alacaklı olduğunu ileri sürerek her iki tarafın alacaklarının denkleştirilmesi gerektiğini belirterek ... tarafından açılan davanın reddine karar verilmişini istemiştir.
Mahkemece, davacı ... tarafından açılan davanın kısmen kabulü ile 30400 TL alacağın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine; fazlaya ilişen isteğin reddine, davacı ... tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı-birleşen davanın davacısı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 11.4.1986 tarihinde evlenmiş, 18.1.2006 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle 13.9.2007 tarihinde boşanmışlardır. Dava konusu taşınmazın öncesinin S.S Aylin Konut Yapı Kooperatifine ait olduğu ve ...’nin 14.4.2003 tarihinde Nurhan Çakır isimli kişiye ait hisseyi satın almasından sonra başlayan süreç sonunda 28.9.2004 tarihinde ... adına tapuya kaydedildiği, dava konusu aracın ise; 25.7.2005 tarihinde satın alınarak Mustafa adına tescil edildiği ve Mustafa tarafından 4.10.2007 tarihinde üçüncü bir kişiye satıldığı, ...’nin hemşire, Mustafa’nın ise ayniyat saymanı şef olarak evliliğin başından beri çalıştıkları, ...’nin 17.1.2005 tarihinde emekli olduğu dosya arasında bulunan kayıt ve belgelerden anlaşılmaktadır. Tarafların başka bir mal rejimini seçtikleri ileri sürülüp kanıtlanmadığına ve dava konusu araç ile taşınmazın edinilme tarihleri 1.1.2002 tarihinden sonra olduğuna göre; taraflar arasındaki uyuşmazlığın yasal edinilmiş mallara katılma rejimi kuralları gereğince çözüme kavuşturulması gerektiği ve ileri sürülüş biçimi dikkate alındığında davanın ve birleşen davanın katılma alacağı isteğine ilişkin bulunduğu hususunda duraksama bulunmamaktadır. Bu tür davalarda, eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK.m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak katılma alacağının hesaplanması gerekir. Bundan ayrı; TMK’nun 222/ son fıkrası uyarınca bir eşin bütün malları aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilir.
Taraflarca; dava konusu taşınmazın ve aracın kişisel malları olduğu veya kişisel malları edinildiği ileri sürülüp kanıtlanamadığına ve tarafların çalışmaları karşılığında elde ettikleri gelirler ile emeklilik ikramiyeleri TMK.nun 219. maddesi hükümleri uyarınca edinilmiş mal olduğuna göre, dava konusu taşınmaz ve aracın usulüne uygun şekilde belirlenen ve taraflarca da karşı konulmayan değerlerinin yarısı oranında TMK.nun 236/1 maddesi uyarınca tarafların hak sahibi olduklarına ilişkin değerlendirme ile ...’nin araç nedeniyle hak sahibi olduğu 9200 TL"den Mustafa tarafından, ...’nin velayeti altında bulunan ortak çocuk Erdem için yapılan eğitim harçamaları dikkate alınarak indirim yapılmasında ve Mustafa’nın karşılıklı açılan davaların varlığı nedeniyle tespit edilecek duruma göre; alacakların denkleştirilmesine ilişkin isteği gözönünde tutularak; Mustafa’nın dava konusu taşınmazdaki katılma alacağı olarak belirlenen 35000 TL"den, dava konusu araç nedeniyle ...’nin katılma alacağı olarak belirlenen 4600 TL"nin düşülmesi sonucunda belirlenen 30400 TL"nin ...’den alınarak Mustafa’ya verilmesine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Dava konu olup İmar Bankasından Ziraat Bankasına aktarılarak Ziraat Bankası tarafından 24.1.2005 tarihinde ve 19.7.2005 tarihinde Mustafa’ya ödenen toplam 25956,15 TL paranın alımından kısa bir süre sonra ... tarafından açılan davanın konusunu oluşturan 20 D 1273 plaka sayılı aracın alınmış olması karşısında, paranın bir kısmının, bu aracın alımında kullanıldığı, kalanı ile ev eşyası alındığı ve diğer evlilik içi harcamalarda kullanıldığı ve dolayısı ile paylaşılacak bir meblağın bulunmadığına ilişkin savunmanın hayatın doğal akışı dikkate alındığında kabul görmesinde de bir yanlışlık bulunmamaktadır.
Zira, TMK.nun 223/1 maddesi hükümlerine göre; her eş, yasal sınırlar içerisinde kişisel malları ile edinilmiş mallarını yönetme, bunlardan yararlanma ve bunlar üzerinde tasarrufta bulunma hakkına sahiptir. Bu düzenleme gereğince Mustafa’nın İmar Bankası ödemeleri sonucunda elde ettiği para üzerinde ...’nin katılma alacağı isteğinde bulunabilmesi için davalının bu para ile bir mal edinmiş olması veya tasarrufta bulunması gerekir. Bu para ile edinildiği anlaşılan araç nedeniyle zaten ... yararına katılma alacağına hükmedildiğine ve artırıp tasarruf edildiği belirlenen bir para bulunmadığına göre davalı-birleşen davanın davacısı ...’nin bu paraya yönelik isteğinin ret edilmesi doğrudur.
İmar Bankasında bulunan ve Mustafa’ya ait alacak olduğu ileri sürülen 28757 TL"ye yönelik isteğe gelince; dosya arasında bulunan “ Müflis T. İmar Bankası T.A.Ş İflas Dairesi Kararı” başlıklı belgede alacaklı ...’ün iflas masasına yaptığı talebin 28757,86 YTL olarak kabulüne ve alacak sıra defterine kaydedilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır. Henüz tahsil edilmemiş ve Mustafa’nın tasarrufuna geçmemiş bir para içinde az yukarıda açıklanan nedenlerle istekte bulunulamayacağı açıktır.
Açıklanan bu nedenler ve ilkeler doğrultusunda, mahkemece yapılan değerlendirme, oranlama ve hesaplama dosyaya, oluşa ve daire uygulamalarına uygun bulunduğuna ve takdirde bir isabetsizlik olmadığına göre; davalı vekilinin aşağıda belirtilen neden dışında kalan ve yerinde olmayan tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün esasının ONANMASINA,
Taraflar arasındaki uyuşmazlık edinilmiş mallara katılma rejimi kurallarına dayalı mal rejiminin tasfiyesi isteğine ilişkin bulunduğuna ve Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamaları uyarınca tasfiye tarihi olarak hüküm tarihi olarak kabul edildiğine, dolayısı ile alacak hükümle muaccel hale geldiğine göre; hüküm altına alınan alacağa ilişkin faizin karar tarihinden başlatılması gerektiğine amir bulunan TMK. m. 239 f III hükmüne aykırı biçimde faizin dava tarihinden başlatılması doğru olmamıştır.
Davalı-birleşen davanın davacısı ... vekilinin bu yöne ilişen temyiz itirazlarının açıklanan nedenle yerinde bulunduğundan kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan yerel mahkeme hükmünün faize ilişkin bulunan bölümünün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 825 TL avukatlık ücretinin davacı- birleşen davanın davalısı ...’den alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalı-birleşen davanın davacısı ...’e verilmesine ve aşağıda dökümü yazılı 451,45 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1.372,71 TL’nın temyiz eden davalı-karşı davacıdan alınmasına 15.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.