Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/6074
Karar No: 2011/727
Karar Tarihi: 15.02.2011

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/6074 Esas 2011/727 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/6074 E.  ,  2011/727 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı

    ... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ...Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinden verilen 27.05.2010 gün ve 562/208 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili, duruşmasız olarak incelenmesi ise davalı vekili taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15.02.2011 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat ... ve karşı taraftan davalı vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı ... vekili; tarafların 1994 yılında nişanlandıklarını ve Ataşehir 64 adada bulunan 2 odalı evi, %25 peşin ve kalanı üç yıllık sabit ödeme karşılığında 2.300.000.000 TL"ye satın alındığını, evin peşin ödenen % 25 lik kısmının yarısının vekil edeni tarafından ödendiğini ve taksit ödemelerinin de birlikte ödendiğini, daha sonra tarafların 1996 yılının Ağustos ayında evlendiklerini ve evlenilen yılın ekim ayında 2.565.000.000 TL fark yatırılarak ve sabit ödemelere devam edilerek 1896 ada 5. Blok, 1. Kat, 3 Nolu taşınmazın satın alındığı, bu 3 odalı evi almak için yatırılan farkın büyük bir kısmının vekil edeninin TEB"de biriktirdiği dolar hesabından ve vekil edeninin babasından alınan para ile karşılandığını; söz konusu bu evin taksit ödemelerinin bitmesinden sonra taraflarca tasarruf edilen birikimlerin yatırım hesabında değerlendirilirken, 1999 yılının sonuna doğru davalı tarafından kendisine ait İktisat Bankası Suadiye Şubesinde bulunan 3034840-10 nolu hisse senedi hesabına aktarıldığını, ayrıca İktisat Bankası Suadiye Şubesinde davalı adına kayıtlı 32001-100 nolu başka bir hesap daha bulunduğunu, vekil edeninin işinden ayrılırken 2000 yılında aldığı ve İş Bankasında bulunan ortak hesaba yatırılan paranın da davalı tarafından İktisat Bankasındaki hesaba aktarıldığını ve hisse senedi alındığını belirterek, vekil edeni ile davalının birlikte aldığı taşınmazın yarısı yada taşınmazın yarı bedeli olan 35000 ABD doları ile davalının hisse senedi alımında kullandığı 40000 ABD dolarının yarısı olan 20000 ABD doları toplamı olan 55000 ABD Dolarının mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak vekil edenine verilmesini istemiştir.
    Davalı ... vekili ise; tarafların 1996 yılında nişanlanıp aynı yıl içinde evlendiklerini ve vekil edeninin Mayıs 1999 yılında müşterek evi terk etmesinden sonra açılan boşanma davası sonucunda tarafların boşandıklarını, tarafların evlenmelerinden önce alınan 2 odalı ev için verilen peşinatta ve evlenene kadar olan dönemdeki taksit ödemelerine davacının hiçbir katkısının bulunmadığını, evlilikten sonra yapılan taksit ödemeleri ile dava konusu taşınmazın edinilebilmesi için ödenen farkın tamamının da vekil edeni tarafından karşılandığını, davacının BBA Firmasından (BUSH BOAKE ELLEN ESANS VE AROMATIK ÜRÜNLER SANAYİ A.Ş) aldığı 400.000.000 TL tazminatın ortak hesaba yatırıldığı ve daha sonra vekil edenine ait yatırım hesabına aktarıldığı konusundaki iddianın doğru olmadığını, davacının evlilik birliği içinde edindiği tüm gelirler ile almış olduğu tazminat üzerinde kendisinin bağımsız olarak tasarrufta bulunduğunu, dolayısı ile dava konusu taşınmaz ve hisse senetleri üzerinde hak sahibi olamayacağını ayrıca taraflar arasında görülen boşanma davası sırasındaki beyanlar dikkate alınır ise davacının tazminat adı altında böyle bir istekte bulunmasının da mümkün olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, “ Davanın kısmen kabulü ile 11175 TL"nin dava tarihindeki kur üzerinden hesaplanan 7550 USD nin dava tarihinden itibaren Merkez Bankasının 1 yıl vadeli dövize uygulamış olduğu en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine; fazla isteğin reddine…” karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Tarafların kendi beyanlarına ve 20.1.2003 tarihli oturumda zapta geçen bilgiye göre tarafların 30.8.1996 tarihinde evlendikleri ve açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesi sonucunda 25.12.2001 tarihinde boşandıkları anlaşılmaktadır. Dosya arasında bulunan kayıt ve belgelere göre; Ataşehir Evlerinde bulunan 2 odalı bir meskenin Emlak Bankasından %25 i peşin (1.800.000.000 TL), kalanı(500.000.000 TL) 36 ay taksitle ödenmek kaydıyla toplam 2.300.000.000 TL bedelle 30.1.1995 tarihinde davalı tarafından satın alındığı daha sonra taksit miktarı ve sayısı değişmeden 25.10.1996 tarihinde 2.565.000.000 TL fark ödenmek suretiyle dava konusu 3 odalı meskenin edinildiği ve taksitlerin tamamının ödenmiş bulunduğu, taşınmazın daha sonra Emlak Bankasının satışı ile 27.11.2002 tarihinde davalı adına tapuda kayıtlı hale geldiği anlaşılmaktadır. Dosya arasında tarafların boşanmalarına esas dava dosyası ile kesinleşme şerhini taşıyan karar örneği ve nüfus kaydı bulunmadığından tarafların ne zaman evlendikleri, boşanma davasının ne zaman açıldığı ve tarafların ne zaman boşandıkları konusunda duraksama bulunmakta ise de, mahkemece tarafların 25.12.2001 tarihinde boşandıklarını kabul etmesi ve bu kabule tarafların da itiraz etmemesi nedeniyle; taraflar arasındaki uyuşmazlığın 743 sayılı TKM’nin 170. maddesine göre eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu döneme ilişkin şekilde ve Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerektiği anlaşılmaktadır. 743 sayılı TMK.nun yürürlükte olduğu, eşler arasında yasal mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde karı ve kocanın diğerinden katkı payı karşılığında bir tazminat isteyebilmesi için mutlaka parasal veya para ile ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerekir.
    Davacı vekili, tarafların nişanlı oldukları dönemde ödenen peşinat ile taksit ödemelerine vekil edeninin yarı oranda katkı sağladığını ileri sürmektedir. Tarafların evlenmelerinden önce Bursa İş Bankasında bulunan ve davalıya ait olan 22002064059 Nolu hesaba davacının 4.4.1994 ve 10.8.1994 tarihinde toplam 14.000.000 TL para yatırdığı bilirkişi raporlarından anlaşılmakta ise de , bu paraların hangi amaçla yatırıldığı belli olmadığı gibi, daha sonra 30.1.1995 tarihinde ödenen peşinatta kullanıldığı da kayıtlara dayanılarak belirlenebilmiş değildir. Davacı tanıkları, tarafların o dönemde fiilen birlikte yaşamaları nedeniyle, ev için yapılan ödemelere davacının katkı sağladığını açıklamış ise ler de davacının ne kadar katkı sağladığını, ne miktar ödeme yaptığını tam olarak bilmediklerini beyan etmişlerdir. Bu denli soyut beyanlarla davacının evlilik birliği dışında yaptığı katkı miktarını ve oranını kanıtladığından söz edilemez. Kaldıki; TMK.nun evlenmeyi düzenleyen 134 ve devamı maddelerine göre, evlilik resmi evlendirme memur önünde yapılır ve ondan sonra taraflar evli kabul edilir. Yasanın tanıdığı ve kabul ettiği evlenme şekli dışında gerçekleşen birliktelikler ne ad altında yapılmış olursa olsun, evlilik olarak değerlendirilemez. Medeni Kanunun yasal görmediği birliktelikler sırasında edinilen mallara yönelik olarak da, evlilik birliği içinde edinilen mallara ilişkin olan kurallara ve değerlendirmelere dayanılarak katkı payı alacağı, değer artış payı alacağı ve katılma alacağı istekli talepte bulunulamaz. Bu nedenle, evlilik birliği kurulmadan önce yapıldığı iddia edilen katkının hesaplamalarda dikkate alınmaması doğru olup bu yöne ilişen davacı vekili temyizi yerinde bulunmamaktadır.
    Buna karşılık; tüm dosya kapsamı, kayıt ve belgeler, tanık beyanları ile bilirkişi raporları dikkate alındığında; tarafların evlendikleri tarihten taşınmaza ilişkin tüm ödemelerin bittiği tarihe kadar çalıştıkları, düzenli ve birbirine yakın gelir elde ettikleri anlaşılmaktadır. Her ne kadar davalı vekili dava konusu taşınmazların edinilmesine davacının hiç bir katkısının olmadığını ileri sürmekte ise de, düzenli olarak çalışan ve davalıya yakın bir gelire sahip bulunan davacının katkısının olmadığı düşünülemez. Davalı, davacının elde ettiği gelirleri kendisinin tasarruf edip harcadığını da her hangi bir belge veya somut tanık beyanları ile kanıtlayabilmiş değildir.
    Tarafların evlendikleri günden taşınmaza ilişkin taksit ödemelerinin bittiği tarihe kadar çalıştıkları düzenli ve birbirine yakın gelirlere sahip oldukları anlaşıldığına ve davalı kocanın 743 sayılı TKM.nin 152. maddesi uyarınca aileyi geçindirme yükümlülüğü de dikkate alındığında davacının katkısının davalının katkısından daha fazla olacağı açık bulunmakta ise de; dosya arasında bulunan ve davacı kadının katkı oranını %45,62 olarak değerlendiren 14.11.2007 tarihli bilirkişi raporundaki katkı oranı 3.3.2008 hakim havale tarihli dilekçe ile davacı tarafça kabul edildiğine göre bu oran dikkate alınarak toplam ödeme miktarı olarak usulüne uygun şekilde belirlenen 5.845.788.063,00"TL ye, evlilik birliğinin kurulmasından önce davalı tarafından ödenen toplam ödeme miktarının oranlanması sonucunda bulunan oranın taşınmazın dava tarihindeki değeri olan ve doğru olarak bulunan 72333 TL"ye oranlanması ile elde edilen miktarın davalının kişisel malı olarak taşınmazın dava tarihindeki değerinden çıkarılmasından sonra kalan miktarın % 45,62 sinin davacının katkı payı alacağı olduğunun düşünülmesi gerekirken yanlış ve eksik hesaplamaya dayanan bilirkişi raporunun hükme esas alınması sonucunda daha az katkı payı alacağına hükmedilmesi isabetsizdir.
    Davacının diğer isteğine gelince, dosya arasında bulunan taraflara ait hesap bilgileri ve bu konuda alınmış bilirkişi raporları dikkate alındığında; tarafların birlikte yaptıkları tasarruf miktarı ve bu tasarruftan davalı adına kayıtlı İktisat Bankasında bulunan hesaplara ne miktarda aktarım yapıldığı net bir şekilde belirlenemiyor ise de; davalı adına kayıtlı olan İktisat Bankası Ataşehir Şubesindeki 3034840-10 nolu hesabın 11.5.2000 tarihinde açıldığı ve bu hesaba 9.6.2000 tarihinde 250.000.000 TL havale gelmiş olduğu ve bu hesabın 12.7.2000 tarihinde sıfırlandığı anlaşılmaktadır. Hesaba gelen bu paranın nereden ve ne şekilde havale edildiği kaynağının ne olduğu ve yine davalı adına kayıtlı bulunan ve 31.10.2000 tarihinde 2.232.000.000 TL lik Tüpraş Hissesi alındığı anlaşılan İktisat Bankası Ataşehir Şubesi 32001-100 nolu hesabın ne zaman açıldığı, Hisse senetlerinin alımında kullanılan paranın kaynağının ne olduğu ilgili banka şubesinden açıkça sorularak belirlenmeden, diğer bir anlatımla bu iki hesaptaki paranın kaynağının tarafların evlilik birliği içindeki çalışmaları karşılığında elde ettikleri tasarruflar olup olmadığı duraksamaya neden olmayacak şekilde saptanmadan ve hatta bu paraların kaynağının evlilik birliği içinde davalının yapmış olduğu tasarruflar olduğu sonucuna varılsa dahi davalının yaptığı böyle bir tasarrufa çalışan ve düzenli gelir elde eden davacının katkısının olabileceği düşünülmeden yazılı gerekçe ile bu yöne ilişkin davacı talebinin reddine karar verilmesi de doğru olmamıştır.
    Ne var ki davalı vekili, taraflar arasında görülen boşanma davası sırasında davacının tazminata ilişkin taleplerinden feragat ettiğini, bu nedenle görülmekte olan dava nedeniyle alacak isteğinde bulunulamayacağını savunmaktadır. Bu nedenle; taraflar arasında görülen ve boşanmaya ilişkin olduğu belirtilen dava dosyası bulunduğu yerden getirtilmeli ve o davanın yargılaması sırasında saptanan taraf beyanları dikkate alınarak, davalı vekilinin savunmasının değerlendirilmesi, taraflar arasındaki mal rejiminin sona erdiği tarih olan boşanma davasının açıldığı tarihinin belirlenmesi, ondan sonra yukarıda açıklanan olgular ve ilkeler dikkate alınarak taraflar arasındaki uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekir.
    Taraf vekillerinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile usul ve yasaya aykırı, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı yerel mahkeme hükmünün HUMK.nun 428. maddesi hükmü uyarınca BOZULMASINA ve 166,00 TL peşin harcın istekleri halinde davacı ve davalıya ayrı ayrı iadelerine 15.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi