Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/4819
Karar No: 2014/9754
Karar Tarihi: 11.07.2014

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2014/4819 Esas 2014/9754 Karar Sayılı İlamı

16. Hukuk Dairesi         2014/4819 E.  ,  2014/9754 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

    Davacı vekili; davacının kayden maliki olduğu 440 ada 7 parsel sayılı taşınmazda yapılan imar uygulaması ile aynı ada A-8, A-9 ve A-10 sayılı imar parsellerinin oluşturulduğunu, ancak anılan imar düzenlemesinin yapılmasına ilişkin Belediye Encümen kararlarının, idari yargı yerinde iptal edilip, verilen kararın kesinleştiğini, böylece imar parsellerinin sicil kayıtlarının yolsuz tescil durumuna düştüğünü ileri sürerek, belirtilen imar parsellerinin tapu kayıtlarının iptali ile 440 ada 7 sayılı kadastral parsel olarak davacı adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda "davanın usul yönünden reddine" karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiği iddiasına dayalı kadastral parselin ihyasına yönelik tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, “davacının ölü kişilere dava açtığı, yargılamanın beşinci celsesinde henüz taraf teşkilinin sağlanamadığı, yargılamanın bu şekilde sürümcemede kalmakta olduğu” gerekçesiyle “davanın usul yönünden reddine” karar verilmiştir. Bilindiği üzere, taraf teşkili dava koşullarından olup, bu koşul sağlanmadan davanın esasına girilerek sonuçlandırılması usulen mümkün değildir. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin, hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi, usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Yasasının 27. maddesi (HUMK’nun 73. maddesi) uluslararası sözleşmeler ve Anayasanın 36. maddesiyle en temel yargısal hak olarak kabul edilen hukuki dinlenilme hakkı gözetilerek, mahkeme, tarafları dinlemeden, onların iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Bu bakımdan davetin ve bunun yazılı şeklinin (davetiyenin) davadaki önemi büyüktür. Öte yandan, tebligatın nasıl ve kimlere yapılacağı adres araştırması ve tespitin yöntemi 7201 sayılı Tebligat Kanununda gösterilmiş, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu"nun 48 ve devamı maddelerinde de adres bilgilerinin tutulması, güncellenmesi ve kullanılması ile ilgili hükümler öngörülmüştür. Öncelikle, yasaya uygun biçimde taraf teşkilinin tamamlanmasından sonra işin esasına girilmesi, deliller toplanarak bir sonuca ulaşılması


    asıldır. Değinilen işlemler nedeniyle tebligat bilgilendirme yanında, belgelendirme özelliği de bulunan bir usuli işlemdir. Tebliğ ile İlgili, Tebligat Kanunu ve Tüzük hükümleri şeklidir. Bu nedenle, tebligata ilişkin yasal hükümlerin gözden uzak tutulmaması ve uygulanması zorunludur. Kural olarak “tebligat” tebligat yapılacak kişiye bilinen en son adresinde yapılır. 6099 sayılı Yasa"nın 3. maddesiyle eklenen 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10/2. maddesinde “bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri bilinen en son adres olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır” aynı yasanın 5. maddesiyle eklenen Tebligat Kanununun 21/2 maddesinde ‘"gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” Muhataba tebligat yapılamamışsa, tebliğ memuru bulabileceği adresleri araştırır, bulamazsa durumu muhtara onaylatmak suretiyle saptar, tebliği çıkaran kuruluşa bildirir. İlgili kuruluş kişinin adresini resmi veya özel kurum ve dairelerden gerekli gördüklerinden araştırır. Buna rağmen, adres tespit edilemezse adres meçhul sayılarak ilanen tebligat karar verilebilir. (Teb.K 28. md ) Özetlenen ilkeler, yasal ve yargısal uygulamalarla benimsenmiş öğretide de bu yönde görüşler ifade edilmiştir. Esasen, taraf teşkilinin sağlanması Anayasanın 90/son maddesi delaletiyle AİHS’nin 6. maddesi hükmü uyarınca adil yargılanma hakkının da bir gereğidir. Somut olaya gelince; davalılardan ..., ... Ünlü, ... ve ... kendilerini vekille temsil ettirmişler, davalı ... ise bizzat davaya yanıt vermiştir. Öte yandan; dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen ..., ... ve Hanife Boyacı’nın; isim ve soyadlarında maddi hatalar olup, dosyaya getirtilen kayıt ve belgelerle ad-soyadlarının ..., ... ve ... oldukları ve yapılan kolluk araştırması sonucu ... ve ...’nın adresleri belirlenerek, dava dilekçesini içerir ve duruşma gününü bildirir tebligatın davalılar ... ve ...’ya usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görülmektedir. Diğer taraftan; ölü olduğundan bahisle tebligatı iade olunan ...’in, kendisini vekille temsil ettiren davalılardan Fatma Günaç Özyazıcı ile ... Ünlü’nün annesi olduğu gerek dosyada mevcut vekaletnameden, gerekse kolluk araştırmasından anlaşılmaktadır. Diğer davalı ...’nın ise, davalılardan Muharrem’in annesi olduğu ve 2008 yılında vefat ettiği ... tarafından bildirildiği gibi, dosyada mevcut akit tablolarında TC Kimlik Numarasının yazılı olduğu dosya kapsamıyla sabittir. O halde, davalılar ... ve ... dışındaki davalılar bakımından taraf teşkilinin sağlandığı halde, aksi yöndeki gerekçe doğru olmadığı gibi; davalılar ... ve ... bakımından da, aile nüfus kayıt tablolarının getirtilerek ölüm tarihleri ile mirasçılarının tespit edilmesi, dava dışı mirasçılarının bulunduğu ve dava tarihinden önce öldüklerinin anlaşılması halinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 124. maddesi de gözetilerek sonucuna göre işlem yapılması gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir. Diğer yandan; davacılar ... ve Munise Felik vekili tarafından davanın açıldığı, ancak, Munise’nin vekiline vermiş olduğu vekaletnamenin dosya kapsamında bulunmadığı gözetilerek, anılan vekaletnamenin temin edilmesi, aksi halde adı geçenin usulüne uygun olarak dava açtığından söz edilemeyeceği; yine, ihyası talep edilen 440 ada 7 sayılı parsel ile imar uygulaması sonucu oluşan ve dava dilekçesinde şuyulandırma

    cetvelindeki gibi A-8 olarak belirtilen 545 ada 9 sayılı imar parselinin maliklerinden Meliha ve Arif Doğan’nın aile nüfus kayıt tabloları getirtilerek anılan parselde davacılardan ...’ın irsen malik olup olmadığının ortaya konulması; böylece aktif husumetin irdelenmesi ve yine, davalı ...’nın dava konusu taşınmazlarda kayden malik olmadığı gözetilerek pasif husumetin irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekirken, anılan hususlar üzerinde durulmamış olması da doğru değildir. Temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle, hükmün BOZULMASINA; bozma nedenlerine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine,
    11.07.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi