3. Hukuk Dairesi 2013/11799 E. , 2013/14747 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalının aralarında 06.02.2003 tarihinde sözleşme akdettiklerini, bu sözleşme uyarınca davalının.... İlçesi,... Köyü,... pafta,... parselde tapuya kayıtlı bulunan taşınmazın maliklerin hisselerinin davacıya devri konusunda anlaştıklarını, hisselerin devri için gerekli bedelleri ödemek üzere davacıdan 7.500 TL alan davalının aradan 9 sene geçmesine rağmen hissedarların hisselerini davacıya satmalarını sağlayamadığını, aldığı parayı da geri ödemediğini, davacının kendi çabaları ile bedelini ödeyerek bir kısım maliklerden hisselerini satın aldığını, davalıya edimini yerine getirmesi için ihtar çekildiğini, ihtarname gereğinin yerine getirilmemesi üzerine davalı aleyhine icra takibi başlattıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamı ve %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; asıl alacak miktarı dikkate alındığında görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemeleri olduğunu, davalının ve eşinin taşınmazdaki hissesini 7.500TL bedelle davacı ve oğluna sattığını, tapusunu devrettiklerini, diğer hissedarlar Ahmet ve Bekir"in hisselerini de davacının satın aldığını, davacının herhangi bir alacağı olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı ile davalı arasında akdedilen 06.02.2003 tarihli sözleşme uyarınca, Şarkikaraağaç İlçesi Arak Köyü, 24 pafta, 3221 parselde bulunan taşınmazın maliklerinin hisseleri devri konusunda davacı ile davalının anlaştıkları, hisselerin devri için gerekli olan 7.500 TL bedelin davacı tarafından davalıya verildiği, ancak aradan uzun bir zaman geçmesine rağmen maliklerin hisselerinin devrinin sağlanamadığı gibi davalının da aldığı bedeli geri ödemediği, söz konusu yerleri davacının asıl maliklerden yeniden para ödeyerek satın aldığı, davalının ediminin yerine getirilmesi için Şarkikaraağaç Noterliğince 04.08.2009 tarih ve 2285 yevmiye numarası ile ihtarda bulunulduğu, ihtannamenin 04.08.2009 tarihinde davalıya bizzat tebliğ edildiği, edimlerini yerine getirmeyen davalı
hakkında icra takibine girişildiği, anlaşma senedi uyarınca davalının edimlerini yerine getirmediğinde yasal faizi ile birlikte bu parayı geri ödeyeceğini imzası tahtında kabul ettiği halde icra takibine haksız olarak itiraz ettiği sonucuna varıldığı, sözleşmenin geçersiz olduğu, bu nedenle geçerli olmayan bir nedene dayalı olarak verilen şeyin iade edilmesi gerektiği, ayrıca bir ihtara gerek olmaksızın zenginleşme tarihi itibariyle temerrüde düştüğünün kabul edilmesi gerektiği, davalının sebepsiz zenginleşmesinin gerçekleştiği tarihten itibaren temerrüt faizi oranları üzerinden tahakkuk eden faiz miktarıyla sınırlı olarak davacıya karşı borçlu olduğu belirtilerek, davanın kabulü ile; Şarkikaraağaç İcra Müdürlüğünün 2009/255 Esas sayılı icra dosyasında borçlunun itirazının iptali ile, icra takibinin asıl alacak ve senet tarihi olan 06/02/2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte toplam miktar üzerinden devamına ve davada asıl alacak miktarının %40"ı oranında hükmedilen icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında yapılan davaya konu 06.02.2003 tarihli anlaşma senedi adı altındaki belge incelendiğinde; satıcının iş bu davanın davalısı, alıcının ise davacı olduğu, 3221 parsel sayılı taşınmazın ..."den bu parsel üzerinde hissesi bulunan şahıslardan tapularını verdirmek üzere davacıya tapusunu devretmek kaydıyla 7.500.000.000 Liraya satıldığı, satış bedelinin tamamen alındığı, ileride herhangi bir hissedardan bir uyuşmazlık olduğu takdirde yasal faizi ile birlikte alıcıya ödeneceğinin belirtildiği görülmüştür.
Dosya içerisinde bulunan Şarkikaraağaç Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/242 Esas 2005/341 K.sayılı dava dosyasının tetkikinden; 3221 parsel sayılı taşınmazın hissedarlarından ... tarafından iş bu davanın davacısı ... ve dava dışı ... aleyhine şufa davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda önalım davasına konu edilen taşınmazın paydaşlar arasında rızaen bölüşülmüş olduğu ve her bir paydaşın belirli bir yeri kullanırken pay satışı yapılmasının ve bu pay satışı nedeniyle önalım hakkının kullanılmasının dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Davalılar bu dosyadaki savunmalarında; taşınmazdaki Süleyman ve Şehriye hisselerini 7.500 TL karşılığında 06.02.2003 tarihinde satın aldıklarını ancak tapuda değerini az gösterdiklerini, hisse satışına davacının rıza gösterdiğini, hatta davacıya aldıkları hisselerin bedelini geri vermesi koşuluyla geri verelim dediklerini beyan etmişlerdir. Bu dosyaya sunulan sözleşme başlıklı 06.02.2003 tarihli sözleşme incelendiğinde ise, satıcıların iş bu davanın davalısı ... ve dava dışı ... ve ... oldukları taşınmazdaki hisselerini 7.500.000.000 TL (eski) bedelle sattıklarını, tapuda miktarını az gösterdiklerini belirttikleri görülmüştür.
3221 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı incelendiğinde; ... hissesinin 06.02.2003 tarihinde hissedarlardan Ahmet ve Bekir hisselerin ise 24.07.2009 tarihinde davacı ve oğlu adına devredildiği görülmüştür.
Somut olayda davacı, hisselerin devri için gerekli bedelleri ödemek üzere davalıya sözleşme gereğince vermiş olduğu 7.500 TL"yi aradan 9 yıl geçmesine rağmen maliklerin hisselerini davacıya satmalarının davalı tarafından sağlanamaması nedeniyle davalıya verilen paranın iadesini talep etmiştir.
Mahkemece, taşınmazın maliklerinin hisselerinin devri konusunda tarafların anlaştıkları, hisselerin devri için gerekli olan 7.500 TL bedelin davalıya verildiği, ancak davalının edimini yerine getirmediği kabul edilmiştir. Oysaki davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde, dava konusu yapılan anlaşma senedinin dava dilekçelerinde belirtmiş oldukları 24 pafta 3221 parselde kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının devri için düzenlendiğini, davalının hissesinin devri için düzenlenmediğini, diğer hissedarların hisselerinin devrini sağlamayı da iş bu sözleşme ile davalının üstlendiğini, davalının ..., ... hisseleri ve kendi hisseleri dahil tümünün davacıya devri için davalının davacıdan para aldığını belirtmiştir.
Hal böyle iken dava konusu edilen sözleşmedeki bedelin taşınmazın tümünün devri için kararlaştırılan miktar olduğu, davalı ve bir kısım hissedarların sözleşme tarihinde tapuda hisselerini davacı ve oğluna devrettikleri hususu göz ardı edilerek mahkemece sözleşme de yazılı bedelin davalı tarafından iadesinin gerektiğinin kabulü doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
Ayrıca, icra takip dosyası incelendiğinde 7.500 TL asıl alacak ve 10.263,09 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 17.763,09 TL alacak üzerinden takip yapılmıştır. Mahkemece davanın kabulü ile, icra takibinin asıl alacak ve senet tarihi olan 06/02/2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte toplam miktar üzerinden devamına karar verilmiştir. Ancak, BK"nun 101/2 (TBK"nun 117/1) maddesi gereğince, muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. Zenginleşen kimseden, iade talep edilmeden önce temerrüde düşürülmüş sayılmasının yasal dayanağı bulunmamaktadır. Sebepsiz zenginleşmede gecikme faizinin işlemesi için borçlunun bir ihtar ya da dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir. Faiz miktarının da faiz başlangıcının temerrüt tarihi olduğu dikkate alınarak belirlenmesi gerekir. Takip tarihi itibari ile takip konusu yapılmış faiz hususunda kesin bir belirleme yapılmadan sözleşme tarihinden itibaren asıl alacağa faiz işletilerek takibin devamına ilişkin hüküm tesisi de davanın kabulüne göre doğru görülmemiştir.
Davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının bozma doğrultusunda şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.