Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/12013
Karar No: 2013/14820
Karar Tarihi: 31.10.2013

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/12013 Esas 2013/14820 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2013/12013 E.  ,  2013/14820 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ÇİVRİL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 21/02/2013
    NUMARASI : 2009/234-2013/103

    Yanlar arasında görülen tapu iptal ve tescil, tazminat davası sonunda yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu,açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
    Dava; ehliyetsizlik, muris muvaazaası ve hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil olmadığı taktirde bedelin tazmini istemine ilişkindir.
    Mahkemece; davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu avlulu, kerpiç ev vasfındaki 45 ada, 7 parsel sayılı taşınmazın kayıt maliki S.A.tarafından 24/10/2008 tarihli satış akdi ile M. K."ya temlik edildiği onun da 29/04/2009 tarihinde diğer davalıya devrettiği anlaşılmaktadır.
    Davacı dava dilekçesinde; babası S. A."nin kayden maliki bulunduğu 45 ada, 7 parsel sayılı taşınmazı, hukuki ehliyetinin olmadığı bir dönemde oğlu H."in damadı M.e tapuda satış gibi göstermek suretiyle temlik ettiğini, onun da kısa bir süre sonra yakın arkadaşının eşi diğer davalı A. Ç."ye devrettiğini, H.in borçları nedeniyle alacağı krediye teminat gösterilebilmesi için taşınmazın devri gerektiği konusunda babasının kandırıldığını, yaşlılığından ve ehliyetsizliğinden yararlanan H."in mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak taşınmazın el değiştirmesini sağladığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
    Öncelikle ifade edilmelidir ki; Her ne kadar dava açıldığı tarih itibariyle kayıt maliki S. A. sağ olup kızı H. B.tarafından ehliyetsizlik, muris muvazaası ve hile hukuksal nedenine dayalı eldeki dava açılmış ise de yargılama sırasında Çivril Sulh Hukuk Mahkemesinin 27/07/2009 tarih, 2009/297 Esas sayılı dava dosyası ile vesayet altına alındığı, vasi atanan davacı - H. B."ın Çivril Sulh Hukuk Mahkemesinin 28/12/2009 tarihli, 2009/670 Esas ve 989 sayılı kararı ile husumete izin kararı aldığı, böylelikle başlangıçta bulunmayan dava şartının aşamalarda tamamlandığı, öte yandan kısıtlının yargılama sırasında öldüğü, dava dışı kalan mirasçılardan eşi F.A. ve çocukları A.D.H.A. ve A.A."nin davacı vekiline vekaletname vererek davaya iştirak ettikleri ve böylelikle taraf teşkilinin sağlandığı anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtmek gerekir ki; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.04.1990 tarih, 1990/1-152-236 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; bir davada birden çok hukuksal sebebe dayanılması olanaklıdır. Bu halde, mahkemece önem sırası dikkate alınmak suretiyle her bir hukuki sebep yönünden araştırma yapılması zorunludur.Nitekim mahkemece; kamu düzeni ile ilgili olduğu gözetilerek öncelikle ileri sürülen ehliyetsizlik iddiası bakımından araştırma ve inceleme yapılmış, sonuçta miras bırakan S.A."nin çekişme konusu taşınmazı, davalı M."e temlik ettiği 24/10/2008 tarihinde hukuki ehliyete haiz olmadığı Adli Tıp Kurumu, 4. İhtisas Kurulunun 26/03/2012 tarih ve 978 sayılı raporu ile saptanmıştır. Bu durumda ehliyetsiz kişinin yaptığı tasarrufun geçerlilik taşımayacağı, bu işleme hukuki sonuç bağlanamayacağı açıktır.
    Ancak ilk elden satın alan son kayıt maliki davalı A.Ç. ikinci el konumunda olup, iyiniyet savunmasında bulunmuştur. Son kayıt maliki davalı ediniminde iyi niyetli ise bu edinimin korunacağı kuşkusuzdur.
    Bilindiği üzere; hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyiniyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla 4721 s. Türk Medeni Kanununun (TMK) 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989., tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.
    Öte yandan, bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke TMK"nin 1023. maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1. fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.
    Diğer yandan; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır. Bu nedenle, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Nitekim bu görüşten hareketle, "kötü niyet iddiasının def"i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı” ilkeleri 08.11.1991 tarih l990/4 esas l99l/3 sayılı İçtidihadı Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir.
    Ne var ki; mahkemece davalı A.Ç."nin ediniminde iyiniyetli olup olmadığı hususunun hükme elverişli şekilde araştırılıp incelendiğini söyleyebilme olanağı yoktur.
    Hal böyle olunca, davalı A.Ç."nin iyiniyetli olup olmadığının yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde araştırılması, tarafların bildirecekleri tüm deliller toplanarak inceleme ve araştırma yapılması, özellikle çekişmeli taşınmazın murisin ikamet ettiği evi olduğu, başkaca bir evi olmadığı, davalı A.nin evi görmeden aldığı ve mirasçılardan H."in arkadaşının eşi olup- olmadığı hususlarının duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması, davalılardan M. K. tarafından açılan aynı mahkemenin 2009/193 Esas sayılı itirazın iptali davasının eldeki dava dosyası ile ilgisi bulunması ihtimali gözetilerek birlikte değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
    Öte yandan; S. A. mirasçılarından A. H. A.ve F. A. davaya katılıp, kendilerini vekil ile temsil ettirdikleri halde karar başlığında adlarının yer almaması, maddi hata niteliğinde olup esaslı bir hata olmadığı, mahkemece, mahallinde her zaman düzeltilebilmesinin mümkün olduğu gözetilerek bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
    Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi