Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/16026
Karar No: 2014/15494
Karar Tarihi: 30.06.2014

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2013/16026 Esas 2014/15494 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2013/16026 E.  ,  2014/15494 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Tekirdağ İş Mahkemesi
    TARİHİ : 10/05/2013
    NUMARASI : 2013/149-2013/178

    Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01/10/1994-30/04/2005 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

    K A R A R

    Dava, davacının 01/10/1994-30/04/2005 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen ve Kuruma kayıt ve tescil edilmeyen çalışmalarınıntespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davacının davalıya ait işyerinde 18/06/1999-30/04/2005 tarihleri arasında devamlı surette 2105 gün hizmet akti ile çalıştığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin hak düşürücü sürenin dolması nedeni ile reddine karar verilmiş ise de bu sonuç eksik incelemeye dayalı olup, usul ve yasaya aykırıdır.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının davalı işyerinde 18/06/1999 tarihinde çalışmaya başladığına ilişkin imzalı işe giriş bildirgesinin, davalı işverence Kuruma 23/06/1999 ibraz edildiği, Sözkonusu belgedeki imzanın davacıya ait olduğunun Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi"nin 18/09/2012 tarihli raporu ile davacının mukayeseli imza örnekleri incelenerek tespit edildiği, kurum kayıtlarına göre, davacı adına iddia edilen döneme ilişkin SGK hizmet kaydında davacı adına, davalı işveren tarafından 18/06/1999-03/08/1999 tarihleri arasında yatırılan prim ödemesinin görüldüğü, belirtilen döneme ilişkin başkaca sigorta prim ödemesinin bulunmadığı anlaşılmış; davacının tespitini talep ettiği döneme ait davalı işyeri bordroları getirtilmiş, davalı işverene ait sözkonusu işyerinin 506 sayılı Yasa kapsamına 15/12/1992 tarihinde alındığı tespit edilmiş, mahkemece dinlenen davacı tanığı N.A., davacının ağabeyi olduğunu, davalı işyerinde 1994 yılında 7-8 ay kadar çalıştığını, davacının ise aynı işyerinde 1994-2005 yılları arasında çalıştığını, 2005 yılı Nisan ayında madenin kapatılması ile davacının işinin sona erdiğini bildirmiş; davacı tanığı M. E. ise davalı işyerinde 1995-2003 yılları arasında 4-5 ay süre ile çalıştığını, davacının işe başladığı tarihi bilmediğini, ancak kendisinin çalıştığı dönemde davacının kesintisiz olarak davalı işverene ait maden işletmesinde çalıştığını beyan etmiş olup, her iki tanığın da dönem bordrolarında isminin yer almadığı görülmüştür. Davacı tanığı Yusuf İriç, davacıyı 1995 yılında tanıdığını, o dönemde davacının davalıya ait madende çalıştığını, 2005 yılında göç ettiğini, çalışma şartları ve çalışma dönemine ilişkin bilgi sahibi olmadığını belirtmiş; bordro tanığı M. E.; davacı ile 2005 yılının 5. ayından itibaren 5-6 ay çalıştıklarını, kömür ocağının kapatılması ile birlikte işten ayrıldıklarını,
    bordro tanığı R. A., davalı işyerinde bir dönem şoförlük yaptığını, 2005 yılında işten ayrıldığı sırada davacının işyerinde çalışmaya devam ettiğini; kamu bordro tanığı M. G., 1995 yılında davalıya ait işyerinde işe girdiğini, davacının ne kadar süre ile çalıştığını bilmediğini, 2004 yılında davalı işyerinin kapatıldığını; kamu bordro tanığı N.U., 8-10 yıl kadar önce 2 ay kadar davalıya ait işyerinda davacı ile birlikte çalıştıklarını, davacının ne kadar süre ile ilgili işyerinde çalıştığını bilmediğini beyan ettikleri görülmüş olup, Mahkemesince komşu işyeri araştırması yaptırılmadığı gibi, 1994 yılı 4. dönem- 1999 yılı 3. dönem(dahil) arasında ismi bordrolarda geçen Ş.U., F. K., İ. E. M. K. isimli bordro tanıkarının re"sen dinlenmediği, 2000 yılı ve sonrası çalıştığı anlaşılan bordro tanıklarından M.E., R. A. ve M. G.re"sen dinlenmiş ise de, sözkonusu dönem çalışmalarının kesin olarak tespit edilmesi yönünden belirtilen dönemde sürekli çalışmaları olduğu anlaşılan S.K. ve M. V. isimli dönem bordro tanıklarının beyanlarına re"sen başvurulmadığı, yine davalı işyerinin 2004 veya 2005 yılında kapatıldığına ilişkin tanık beyanları dikkate alınarak, kapanma tarihinin kesin olarak tespiti için Belediye Başkanlığı, Valilik, Enerji Bakanlığı, SGK, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve davalı işveren ile gerekli yazışmaların yapılmadığı, davacı adına, davalı işveren tarafından 18/06/1999 tarihli işe giriş bildigesi davalı Kuruma ibraz edildiği halde, tespiti istenen ve kesintisiz çalışıldığı iddia edilen 01/10/1994-17/06/1999 tarihleri arasındaki çalışmalar yönünden, fiili çalışmanın varlığı ve kesintisiz olup olmadığı araştırılmaksızın hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
    Bu haliyle dava dosyasındaki uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı ve 5 yıllık hak düşürücü sürenin sözkonusu dava yönünden dikkate alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır.
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. düzenlenmesine yer verilmiş olup, somut olayda davalı işveren tarafından davacı adına 18/06/1999 tarihli işe giriş bildirgesinin 23/06/1999 tarihinde kuruma ibraz edildiği ve davacı tarafından 18/06/1999 tarihinden önce kesintisiz olarak çalışıldığı iddia edildiğinden, 01/10/1994-17/06/1999 tarihleri arasındaki çalışma iddiası yönünden, fiili çalışmanın olup olmadığı ve var ise çalışmanın kesintili olup olmadığı hususları yeterince araştırılmadan, davanın açıldığı tarihte 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunun kabulü ile belirtilen dönem yönünden davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
    Öte yandan Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
    Gerçekten; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir.
    Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
    Somut olayda, mahkece, fiili çalışmanın varlığının, var ise kesintili olup olmadığının tespiti yönünden başkaca dönem bordro tanıkları ile komşu işyeri bordro tanıkları veya komşu işyeri sahipleri araştırılarak re"sen dinlenmeksizin, sözkonusu işyerinin kapatıldığı tanık beyanlarından anlaşılmakla, ne zaman kapatıldığı kesin olarak tespit edilmeksizin, fiili çalışmanın varlığı, kesintili olup olmadığı, işe giriş ve ayrılış tarihleri yönünden yeterli olmadığı anlaşılan tanık beyanlarına dayalı olarak eksik inceleme ile sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
    Yapılacak iş; davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp, dosyada yer alan işyerine ait dönem bordrolarında, davacının iddia ettiği dönemde çalışmış olduğu anlaşılan çalışanları (özellikle 1994 yılı 4. dönem-1999 yılı 3. dönem(dahil) arasında ismi prim bordrolarında geçen Ş.U., F. K., İ.E., M. K. ile 2000 yılı ve sonrası prim bordrolarında adı geçen S.K.ve M. V.isimli işçilerin)tespit edip re"sen beyanlarına başvurmak, ilgili SGK İl Müdürlüğünden ve Belediye Başkanlığından gerekirse zabıta marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının; yoksa işyeri sahiplerinin hem ilgili Kurumlar nezdindeki kayıtları üzerinde hem de mahallinde titizlikle araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği, alınan ücret hususları ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve davalıya ait maden işletmesinin 2004 veya 2005 yılından kapatıldığına ve davacının işyeri kapatılana kadar çalıştığına ilişkin tanık beyanları dikkate alınarak, kapanma tarihinin kesin olarak tespiti için Belediye Başkanlığı, Valilik, Enerji Bakanlığı, SGK, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve davalı işveren ile gerekli yazışmaları yapmak, mahkemece hak düşürücü süre nedeniyle reddedilen 01/10/1994-17/06/1999 tarihleri arasındaki çalışma iddiası yönünden, bu dönemde fiili çalışmanın olup olmadığı ve var ise çalışmanın kesintili olup olmadığını tespit etmek, kesintili çalışma sözkonusu ise belirtilen dönem yönünden davanın hakdüşürücü süre nedeni ile reddine, aksi halde davanın kabulüne karar vermek; yine 18/06/1999-30/04/2005 tarihleri arasındaki mahkemece kabul edilen dönem yönünden de yukarıda belirtildiği üzere gerçek ve kesintisiz çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasa’nın 2, 6, 9 ve 79/10. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma sonucu yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı ve davalılardan G. Mad. Tic. Ve San. Ltd. Şti"ne iadesine, 30/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi