16. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/13895 Karar No: 2014/9727 Karar Tarihi: 09.07.2014
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2013/13895 Esas 2014/9727 Karar Sayılı İlamı
16. Hukuk Dairesi 2013/13895 E. , 2014/9727 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sonucunda Topağacı Mahallesi çalışma alanında bulunan 207 ada 6 parsel sayılı 284,77 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve taşınmaz ve üzerindeki 1 katlı kargir binanın 15 yıldan beri .... ,...ın kullanımında olduğu şerhi verilerek bahçe niteliği ile Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ... , tutanakta ad ve soy adının hatalı yazıldığını belirterek düzeltilmesi istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, beyanlar hanesinde yazan kullanıcı şerhinin ..., ... olarak düzeltilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, duruşma açılmaksızın davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. HMK’nın 320/1. maddesi uyarınca, basit yargılama usulüne tabi dava ve işlerde eğer dosya üzerinden karar verilmesi mümkünse taraflar duruşmaya çağrılmadan sadece dilekçe ve delilleri dikkate alınarak karar verilebilir. Hukuk Genel Kurulunun 26.6.2013 tarih, 2013/18-18 Esas, 2013/891 Karar sayılı kararında “ kişi özgürlükleri bakımından ağır sonuçlar doğuran, kişi için yeni bir hukuki statü doğuran” hukuki işlemlerde duruşma açılmadan evrak üzerinde karar verilmesinin isabetsizliğine değinilmiştir.Tapu kütüğünün beyanlar hanesinde yazılı zilyetlik şerhine yönelik iş bu dava, tapu kütüğünün beyanlar hanesinde değişiklik meydana getiren, taşınmaz maliki hazinenin mülkiyet hakkını ilgilendiren, davacı ile şerh sahibi davalının aynı kişi olup olmadığı hususunun yöntemince araştırılmasını gerektiren bir dava çeşidi olup, kişi için yeni bir hukuki statü doğurduğu konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Hal böyle olunca; duruşma açılıp, taraf delilleri toplanarak davacı ile şerh sahibi davalının aynı kişi olup olmadığının yöntemince araştırılması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Mahkemece bu yön gözetilmeksizin duruşma açılmadan evrak üzerinden yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 09.07.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.