Esas No: 2020/467
Karar No: 2021/2322
Karar Tarihi: 20.09.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/467 Esas 2021/2322 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/467
KARAR NO: 2021/2322
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/12/2019
NUMARASI: 2016/412 E - 2019/1529 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 20/09/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin davalı ... Toptan Satış A.Ş ile 02/07/2014 tarihinde 11 aylık Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi imzalandığını, 11 aylık sürenin sonunda sözleşmenin sona ermesi nedeniyle müvekkilinin başka bir şirketten elektrik temin ettiğini, Davalı şirket tarafından müvekkiline 17/09/2015 tarihli 16.066,68 TL bedelli fatura kesildiğini ve bu faturaya 5.602,91 TL erken fesih tazminatı kalemi girildiğini, Ancak, müvekkili şirketin sözleşmenin feshinden itibaren elektrik kullanımının bulunmadığını, erken fesih tazminatının haksız ve hukuksuz bir şekilde fatura düzenlendiğini, müvekkili şirketin ticari itibarının sarsılmaması için aslında borçlu olmadığı bir parayı cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kaldığını, Bilahare haksız yere ödenen bu paranın iadesi hususunda davalıya Antalya ... Noterliği'nden 28/09/2015 tarihli ve ... yevmiye nolu ihtarnamenin keşide ve tebliğ olunduğunu, ihtarnameden sonuç alınamadığını, davalının bu şekilde temerrüde düştüğünü , Bundan sonra, davalı aleyhine Beykoz İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyası üzerinden takibe girişildiğini, davalı tarafın haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu beyanla, İtirazın iptali ile takibin devamına, davalının % 20'den aşağı olmamak üzere tazminat ile mahkumiyetine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Taraflar arasındaki 02/07/2014 tarihli sözleşmenin 3. Maddesinde sözleşme süresinin 11 ay olarak belirlendiğini, "sözleşme süresinin uzaması, sona ermesi ve sözleşmenin feshi başlıklı" 9.maddede "taraflardan birinin sözleşme süresinin sona ermesinden 3 (üç) ay önce noter kanalıyla sözleşmenin fesih ihbarında bulunmamış olması halinde sözleşmenin aynı şartlarla birer yıllık sürelerle kendiliğinden uzamış sayılacağı"nın hükme bağlandığını, davacı tarafın bu yönde bir fesih bildirimi bulunmadığından 02/07/2014 tarihli sözleşmenin 11 ayın bitiminde 02/06/2015 tarihinden itibaren birer yıllık dönem halinde uzadığını ve sözleşmenin bitim tarihinin 02/06/2016 günü olduğunu, davacı tarafın sözleşme süresi içinde başka bir tedarik sözleşmesi ile sözleşme imzalayarak taraflar arasındaki sözleşmeyi haksız şekilde feshettiğini, bu durumdan 01/09/2015 tarihinde ... tarafından gelen bildirim ile haberdar olunduğunu ve itiraz olunan 17/09/2015 tarihli faturanın düzenlendiğini, bu faturanın davacının abone olduğu döneme ait olduğunu, tahsil edilen fatura tutarının iadesinin talep edilemeyeceğini beyanla davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince: "davanın reddine" karar verilmiştir. İstinaf Başvurusu: Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; taraflar arasındaki sözleşmede "erken fesih tazminatı" veya "mahrum kalınan kar" ile ilgili her hangi bir düzenleme bulunmadığından söz konusu tazminatın talep edilemeyeceğini, bilirkişi raporunda "mahrum kalınan kar" yönünden yapılan tespit ile bu tespite dayalı mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, İİK 67 maddesine dayalı olup davacı taraf, davalı ile aralarındaki elektrik tedarikine ilişkin sözleşmenin erken feshi nedeniyle davalı tarafça "erken fesih tazminatı " olarak tahsil edilen 5.602,91 TL tutarındaki ödemenin faizi ile birlikte iadesini talep etmektedir. Uyuşmazlık, sözleşmenin davacı tarafça erken feshedilip edilmediği ve davalının erken fesih tazminatı talep edip edemeyeceği hususunda toplanmaktadır. Dosya içeriğine göre; Taraflar arasında, davacının ihtiyaç duyduğu elektrik enerjisinin davalı tarafça tedariki hususunda, 02/07/2014 tarihli "Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi" imzalandığı, Sözleşmenin "Elektrik Enerjisinin Başlaması ve Sözleşme Süresi" başlıklı 3. Maddesinde "elektrik enerjisinin satışı, tüketiciye tedarikçi tarafından elektrik enerjisi verilmesini müteakip başlar ve bu tarih 'Satış Başlangıç Tarihi' olarak adlandırılır. Sözleşmenin süresi tüketiciye elektrik enerjisi verilmesinden itibaren 11 aydır" hükmüne yer verildiği, Sözleşme süresinin uzaması, sona ermesi ve sözleşmenin feshi başlıklı 9.maddede "sözleşme taraflardan birinin sözleşme süresinin sona ermesinden 3 (üç) ay önce noter kanalıyla fesih ihbarında bulunmamış olması halinde, aynı şartlarla birer yıllık sürelerle kendiliğinden uzayacaktır" denildiği tespit edilmiştir. Dosya içeriğinde 02/07/2014 tarihli sözleşmenin, sözleşme süresinin bitiminden 3 ay önce sözleşmede belirtildiği şekilde noter yoluyla fesih edildiğine dair bilgi ve belge bulunmadığından sözleşmenin 02/06/2015 tarihinden itibaren 1 yıllık dönem için uzadığı, sözleşmenin sona erme tarihinin 02/06/2016 olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafın 02/06/2016 tarihine kadar uzayan sözleşme süresi içinde başka bir tedarikçiyle sözleşme imzaladığı ,bu nedenle davalı tarafından düzenlenen 17/09/2015 tarihli fatura gereğince davacıdan "sözleşme erken fesih tazminatı" adı altında 5.602,91 TL tahsil ettiği anlaşılmaktadır. Davacı taraf bu tahsilatın haksız olduğunu ve iadesinin gerektiği iddia etmektedir. Davacı tarafından düzenlenen faturada tahsil edilen dava konusu ödemenin niteliği sadece "sözleşme erken feshetme tazminatı" olarak belirtilmiş olup cevap dilekçesinde bu tahsilatın "mahrum kalınan kar"a ilişkin olduğu açıklanmıştır. Eldeki davada, davacının taraflar arasında düzenlenen sözleşme ile hüküm altına alınan fesih usulüne uymadığı ve sözleşmenin uzamış süre içinde erken feshedildiği sabittir. Her ne kadar taraflar arasındaki sözleşmede sözleşmenin erken feshi halinde "mahrum kalınan kar, cezai şart vs" tazminat talep edilebileceğine dair bir düzenlemeye yer verilmemiş ise de, davacı sözleşmenin erken feshinden kaynaklanan "mahrum kalınan kar"a ilişkin zararını BK'nun genel hükümlerine göre talep edebilecektir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2018/6983 E.- 2019/7656 K. Nolu 09/10/2019 tarihli ila- mında belirtildiği üzere; Dava tarihinde yürürlükte bulunan TBK'nun 112. (818 sayılı BK md. 96) maddesine göre alacaklının, borçludan borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tazminat isteyebilmesi için, bu yüzden bir zarara uğramış olması gerekir. Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. Kâr kaybı, kardan mahrum kalma karşılığı meydana gelen zarardır. Genelde sözleşmeyi kusuruyla fesheden taraftan istenir. Aslında kâr kaybı açısından kardan yoksun kalan tarafın mal varlığında kusurlu fesihten önce ve sonra bir değişiklik yoktur. Burada kardan yoksun kalan kusurlu fesih yüzünden mal varlığında ileride meydana gelecek çoğalmadan mahrum kalır. Kâr kaybı zararının müspet zarar kapsamında bulunduğu şüphesizdir. Buna göre, mahkemece bir mali müşavir, bir elektrik mühendisi ve bir sözleşme yorumu hususunda uzman bilirkişiden oluşturulacak bilirkişi kurulundan davacının tazminini talep edebileceği "mahrum kalınan kar"a ilişkin zararın tespiti, dolayısıyla takip konusu alacağın varlığı ve miktarı hususunda itirazları giderici,hükme ve denetime elverişli rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre karar tesisi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacının vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kabulü ile kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dava dosyasının mahkemesine gönderilmesi gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla,yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 20/09/2021
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.