19. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/10901 Karar No: 2018/38 Karar Tarihi: 15.01.2018
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/10901 Esas 2018/38 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı tarafından başlatılan icra takibi sonrasında, davacı vekili tarafından menfi tespit davası açılmıştır. Davacı vekili, senetlerin davalı tarafından kendisi için doldurulduğunu, bu nedenle işlem yapma yasağına ve kanuna aykırı olduğunu iddia etmiştir. Davalı vekili ise senetlerin borç para ve mal karşılığı olarak verildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkeme, bilirkişi raporuna dayanarak davalının alacağı olduğuna hükmetmiş ve davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Ancak, dosya kapsamından davalı hakkında açılan ceza davası sonucunun beklenmesi gerektiği belirtilerek hükmün bozulması gerektiği sonucuna varılmıştır. Kanun maddeleri olarak Türk Borçlar Kanunu'nun 74. maddesi vurgulanmıştır.
19. Hukuk Dairesi 2016/10901 E. , 2018/38 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı ve katılma yolu ile davalı vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davacı aleyhine davalı tarafından başlatılan icra takibine konu senetlerin davalının, davacı şirketin yönetim kurulu üyesi iken kendi lehine doldurduğunu, bu durumun kendi kendisiyle işlem yapma yasağına ve kanuna aykırı olduğunu, davalının davacı şirket tarafından senet tarihleri olan 2011 yılında ibra edilmediğini,davalı hakkında ... Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulduğunu, davalının yönetim kurul üyeliği devam ederken icra takibi başlatmasının davacıyı zarara sokmak amacıyla yapıldığını belirterek, icra takibine konu senetlerden dolayı borçlu olunmadığının tespiti ile davalıya ödenen paranın istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davalı tarafından davacı aleyhine başlatılan icra takibine konu senetlerin davacı şirkete verilen borç para ve mal karşılığı alındığını, bu durumun olağan genel kurul tutanakları ve ödeme belgeleri ile sabit olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalının yönetim kurulu üyesi olduğu 2011 yılı ve sonrasındaki ödünç sözleşmelerinden doğan alacağının bulunduğunun şirket genel kurulunun bilgisi ve onayı dahilinde olduğu, işlem yapma yasağı ileri sürülerek geçersizliğinin ileri sürülmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğu, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davalının alacağı olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dosya kapsamından davalı ... hakkında hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma isnadı ile dava açıldığı,ceza mahkemesince verilen beraat kararının müdahil tarafından temyiz edildiği ve aşaması Uyap üzerinden bakılmakla Yargıtay"da temyiz inceleme sırası beklediği anlaşılmıştır. Ceza mahkemesi tarafından verilen mahkumiyet kararlarının maddi sonuçlarının TBK 74.madde gereğince hukuk hakimini bağlayacağından bu ceza davasının sonucunun beklenmemesi doğru olmayıp,hükmün bu yönden bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle,hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, peşin harçların istek halinde taraflara iadesine, 15/01/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.