4. Hukuk Dairesi 2020/921 E. , 2020/4133 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 27/12/2012 gününde verilen dilekçe ile muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18/09/2014 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi davalılar ... ve ... vekili tarafından istenilmekle daha önceden belirlenen 24/11/2020 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine taraflardan kimsenin gelmediği görüldü, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı vekili, müvekkili ile davalı ..."nın evli olduklarını, davalının aile konutu olarak kullanılan ... Mah., ...mevkii 800 ada 7 parsel sayılı taşınmazı müvekkilinin haberi olmadan 05/04/2012 tarihinde davalı ...’e düşük bir bedelle sattığını, yine ...’in de taşınmazı 24/04/2012 tarihinde diğer davalı ...’e düşük bir bedelle sattığını, yapılan satış işlemlerinin muvazaalı olduğunu belirterek muvazaa nedeniyle tapunun iptaline taşınmazın davalı ... adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar, davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.Mahkemece, dava konusu taşınmazın kötüniyetli ve muvazaalı olarak devrediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki; irade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanan muvazaa, pozitif hukukumuzda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 19. (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 18.) maddesinde düzenlenmiş ve anılan maddede, "Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır." hükmüne yer verilmiştir.Buna göre muvazaa; tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacı ile ve fakat kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmalarıdır, şeklinde tanımlanabilir.Muvazaa daha çok sözleşmenin yorumuyla ilgili olduğundan, öğreti ve uygulamada kapsamlı olarak incelenmiş ve belirli kurallara bağlanmıştır. Gerek öğretide ve gerekse uygulamada muvazaa, mutlak ve nispi muvazaa olarak iki gruba ayrılmaktadır; mutlak muvazaada taraflar herhangi bir hukuki işlem yapmayı (oluşturmayı) istemezler, yalnız görünüşte bir hukuki işlem için gerekli irade açıklamasında bulunurlar; nispi muvazaada ise taraflar gerçekten belli bir hukuki işlem yapmak isterler, ancak onu saklamak amacıyla, bir başka hukuki işlemin kurulduğu görüşünü yaratmak üzere irade açıklamasında bulunurlar.Taraflar ister yalnız bir görünüş yaratmayı, ister ikinci bir gizli işlem yapmayı arzu etmiş olsunlar, görünüşteki işlem tarafların gerçek iradelerine uymadığından, ilke olarak herhangi bir sonuç doğurmaz. Muvazaada görünüşteki işlemin her türlü hukuki sonuçtan yoksun olması, tarafların ortak iradelerinin bu yolda olmasından kaynaklanmaktadır.Dava konusu olaya gelince; dava TBK"nın 19.maddesine dayalı olarak açılmıştır. Davacı ile davalı ... arasında ...1 AHM"de 2012/370 E sayılı dosyası üzerinden açılan boşanma davasının karar tarihi itibariyle devam ettiği anlaşılmaktadır.
Şu halde, mahkemece, anılan boşanma davasının sonucu beklenerek, bu dava sonunda davacının bir alacağı olmadığının anlaşılması halinde davanın hukuki yarar yokluğundan reddine, aksi durumda yani bir alacağın var olması halinde ise boşanma dosyası da değerlendirilmek suretiyle davalılar arasındaki akrabalık ve tanışıklık da göz önünde tutularak TBK’nun 19.maddesine göre muvazaa olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği irdelendikten sonra, muvazaanın ispatı durumunda davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı ve eksik değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24/11/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.