11. Hukuk Dairesi 2017/3044 E. , 2019/306 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... (Kapatılan) 51. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 13/03/2014 tarih ve 2007/432-2014/110 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili ve davalı şirket vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; 12.03.2005 tarihinde ...seferi yapan T.C. .... DDD 1 adlı ... gemisinin battığını, taşıdığı 7 adet ... tankerinin denizde sürüklendiğini, bazılarının kayalıklara çarpıp delinerek içlerindeki ..."nin atmosfere karıştığını, denizden tankerlerin kurtarma çalışmalarının 12.03.2005 ve 13.03.2005 tarihleri arasında yapıldığını, bu süre içerisinde sahil yolunun ulaşıma kapandığını, deniz trafiğinin de engellediğini, batma sonucu geminin kendi yağ ve yakıtı ile yükünü oluşturan kamyon ve tankerlerin yağ ve yakıtlarının, geminin kendisinin ve yükünün kirliliğe neden olduğunu, ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2005/9 d.iş sayılı dosyasında yapılan tespitte kirliliğin devamının engellenmesi için gemide bulunan yağın, yakıtın, batığın çıkarılmasının gerektiğini, bu işlemlerin ve meydana gelen ekolojik hasar bedelinin toplam 2.474.375,00 TL olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.474.375,00 TL"nin 12.03.2005 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiş; 12.06.2008 havale tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 2.500.000,00 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı... San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili; görev itirazında bulunarak davacı tarafın husumetinin doğru belirtilmediğini, yapılmamış masrafların talep edilemeyeceğini, zararın doğmadığını, geminin sevk ve idaresinin kaptanın sorumluluğunda olduğunu,
müvekkilinin oluşan zarardan sorumlu olmadığını, talep edilen tazminatın fahiş olduğunu, somut verilerden ziyade tahminlere dayalı olarak hesaplama yapıldığını, denizin kirlenmesine ve ekolojik etkilerine ilişkin beyanların gerçeği yansıtmadığını, batığın deniz trafiğine engel olmadığını, raporun çelişkiler içerdiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı Denizciler Dayanışma Derneği vekili; müvekkilinin dava konusu geminin maliki olduğunu ve gemiyi davalı şirkete kiraladığını, gemi kaptanı ve personelinin kiralayan davalı tarafından görevlendirilerek bu durumun gemi siciline tescil edildiğini, bu sebeple ve 5491 sayılı Çevre Kanunu uyarınca müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, geminin kullanılmasından doğan bütün borçların gemi işletme müteahhidine ait olduğunu ve iddia edilen çevre kirliliğini doğuran olayın davalı şirketin faaliyeti sırasında meydana geldiğini, masraf yapılmaksızın zararın doğmayacağını, talep edilen miktarın fahiş olduğunu, nasıl hesaplandığının belirsiz olduğunu, ticari iş söz konusu olmadığından reeskont faizinin talep edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ... cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davanın konusu ve uygulanacak kanun hükümlerine göre aktif taraf sıfatının T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı"na ait olduğu, karar başlığının bu tespit doğrultusunda düzenlendiği, davacı tarafından itiraz edilmeyen ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2005/9 d.iş sayılı dosyasında alınan raporun davacı bakımından kesinleştiği, Çevre Kanunu"ndaki hukuki sorumluluğa ilişkin hükümlerin kusura dayanmayan ve kurtuluş kanıtı getirilemeyen objektif sorumluluk olduğu, kazanın davalı şirketin işletmesinde iken meydana geldiği, Danıştay denetiminden geçerek kesinleşen ... 2 İdare Mahkemesinin 2008/1002 esas 2009/256 karar sayılı emsal kararı ve Çevre Kanunun 28.maddesi hükmü uyarınca geminin zilyetliğini çıplak gemi kirası sözleşmesi uyarınca devralan davalı şirketin, kaptan vasıtasıyla kendi adına ve hesabına deniz ticaretinde kullanan kişi olarak kirleten sıfatıyla yol açtığı zarardan sorumlu olduğu, diğer davalıların oluşan zarardan sorumlu olmadığı, olay sebebiyle çevre kirliliğinin doğduğu sabit olmakla beraber kirlilik kavramının kesin ve açık olmaması sebebiyle tazmini gereken zararın kapsamının tayinin güç olduğu, hükme esas alınan ikinci bilirkişi raporu uyarınca geminin battığı yerin ... Mahalli sınırlarının dışında olduğu ve bu mevkide deniz derinliğinin 60 metre olduğu, batığın en üst noktasından deniz yüzeyine olan mesafenin 55 metre olduğu ve bu mesafe üzerinden geçecek gemiler için tehlike yaratmayacağı, batığın çıkarılmasının ekonomik olarak bir anlam taşımadığı, davacı tarafından bu konuda yapılan bir gider olmadığı, Liman Başkanlığı ve idarenin bu hususta Limanlar Kanununun 7. maddesine göre yerine getirmesi gereken prosedürü yerine getirmediği, potansiyel ciddi bir çevre kirliliği rizikosunun bulunmadığı ve zararın doğmadığı, denize karışmış olan yağ ve yakıtın denizden çıkarılmasının mümkün olmadığı, ekolojik hasar olarak etkilenen su ürünlerinin değeri kapsamında takdir olunan tazminatın özü itibariyle yağ ve yakıtın denize boşalması sonucu doğan zarar kalemi kapsamında olduğu, davacının yağ ve yakıtın çıkartılması yönünde bir talep hakkının olmadığı, Çevre Kanununun 2.maddesi kapsamında kirleten olan ve aynı kanunun 28.maddesi gereğince verdiği zarardan sorumlu olan davalı şirketin, davacı tarafın itiraz etmediği, bu itibarla haklarında kesinleşen delil tespiti raporu ve ikinci bilirkişi kurulu raporuna göre denize yağ ve yakıtın boşalması suretiyle etkilenecek olan su ürünü miktarına göre tayin olunan 414.375,00 TL zarardan sorumlu olduğu, haksız eylemin ticari iş niteliği taşıdığı gerekçesiyle davalı... San. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden açılan davanın kısmen kabulü ile 414.375,00 TL tazminatın 12.03.2005 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle tahsiline, diğer davalılar yönünden açılan davanın taraf sıfatı yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve davalı şirket vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekili ve davalı şirket vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekili ve davalı şirket vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 28.280,76 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı şirket"den alınmasına, davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 14/01/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
Dava, Çevre Kanunu’nun 28. maddesi çerçevesinde, deniz kirliliğine yol açılması nedeniyle davalı gemi işleteni, donatanı ve kaptanı hakkında açılan tazminat davası niteliğindedir.
Çevre Kanunu’nun 2. maddesi, çevreyi kirleteni, faaliyetleri sırasında veya sonrasın-da doğrudan yahut dolaylı olarak kirliliğe, ekolojik dengenin ve çevrenin bozulmasına neden olan gerçek ve tüzel kişiler olarak tanımlamıştır.
Çevre Kanunu’nun 28. Maddesi ise, çevreyi kirletenlerin sebep oldukları kirlenme ve bozulmadan doğan zararlardan dolayı “kusur şartı aranmaksızın” sorumlu olduklarını öngörmektedir.
Bu durumda, çevreyi kirletme eylemi ağırlaştırılmış sebep sorumluluğu niteliğinde olup bu sorumluluk türü bakımından sorumluluktan kurtuluş beyyinesi ileri sürülmesi mümkün değildir. Nitekim, benzer bir olayla ilgili olarak Dairemizin 3.7.2017 tarih ve 2015/12965-2017/4048 sayılı kararında, bu kabil hallerde çevreyi kirletenlerin sorumluluğu hukuksal açıdan açıklanan şekilde tanımlanmıştır.
Şu halde, davalı kaptan hakkındaki davanın mücbir sebep nedeniyle reddedilmesi yerinde olmamıştır. Esasen, mücbir sebep kabul edilecek olursa, bunun tüm davalılar bakımından da sorumluluğu ortadan kaldıran bir sebep olarak düşünülmesi gerekir.
Bu nedenlerle, Dairemiz çoğunluğunun kararın onanmasına ilişkin düşüncesine katılamıyorum.