19. Hukuk Dairesi 2017/5433 E. , 2020/781 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
Taraflar arasında görülmekte olan menfi tespit davasının ilk derece mahkemesinde yapılan yargılaması sonunda verilen kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Ankara BAM 21. Hukuk Dairesi tarafından verilen davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne ve buna göre yeniden hükmün kurulmasına ilişkin hükmün süresi içinde davacı vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davacının 2011 yılında dava dışı ... Makine A.Ş"nin % 1,5 hissedarı olduğunu, dava dışı şirketin davalı bankadan kullandığı kredi için davacının kefil olduğunu ve bu kredilerin teminatı olarak 2011 yılında verilen bononun davacı tarafından avalist olarak imzalandığını, davacının dava dışı şirket ortaklığından çıktığını ve davalı bankaya kefillikten istifa ettiğine dair 24.12.2014 tarihli ihtarnameyi gönderdiğini, davacının gönderdiği ihtarname tarihi itibariyle dava dışı şirketin davalı bankadan kullanmış olduğu tüm kredi borçlarının ödenmiş olduğunu, ancak davalı bankanın 2015 yılında dava dışı şirkete yeni krediler kullandırdığını, yeni kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi üzerine davalı bankanın 2011 yılında teminat olarak aldığı bonoyu takibe koyduğunu ileri sürerek davacının davalı bankaya borçlu olmadığının tespiti ile % 20 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava dışı asıl borçlu ... Makine A.Ş. ile imzalanan genel kredi sözleşmeleri ile kredi kullandırıldığını, kullanılan kredi borcunun ödenmemesi üzerine çekilen ihtarda sonuç alınamadığı için kambiyo takibine geçildiğini, uyuşmazlığın davacının tek taraflı beyanı ile kefillikten dönmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplandığını, davacının şirket ortaklığından ayrıldığını ileri sürerek sorumluluktan kurtulmasının mümkün olmadığını, davacının tek taraflı olarak bildirdiği irade beyanı ile kefaletten istifa etmesinin mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte TBK"nun 599. maddesine göre davacının kefillikten dönse bile davalı bankanın zararını gidermekle yükümlü olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalı banka ile dava dışı ... Makine A.Ş. arasında imzalanan 01.11.2011 tarihli 5.000.000,00 TL limitli kredi sözleşmesinin davacı tarafından müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzalandığı, davacının 24.12.2014 tarihli ihtarname ile kefillikten istifa ettiğini davalı bankaya bildirdiği, bu bildirimin davalı bankaya 25.12.2014 tarihinde tebliğ edildiği, davalı banka tarafından kat edilerek icra takibine konu edilen kredi borçlarının tamamının davacı tarafından kefillikten istifa etttiğine dair ihtarnamenin davalı bankaya tebliğinden sonra 2015 yılında kullandırılığının tespit edildiği, davacının kefillikten istifasından önce kullandırılan kredilere ilişkin borç bulunmadığının davacının kefillikten istifasından sonra kullandırılan kredi borçları nedeniyle bir sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı bankanın kötüniyetli olmadığı gerekçesiyle tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hükme karşı taraf vekilleri istinafa başvurmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; tüm dosya kapsamına göre, bankacı mali müşavir ve bankacı hukukçu tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda davacının takip tarihi itibariyle 657.116,27 TL asıl alacağın, % 0,3 komisyonu olan 1.971,35 TL ve asıl alacağa yürütülecek yıllık % 10,5 faiz ile birlikte ödenmesinden sorumlu olduğunun tespit edildiği, davacının davaya konu bonoda aval veren olduğu, aval vermenin genel kredi sözleşmesindeki borçtan ayrı bir teminat oluşturduğu, aval verenin lehine aval verilenin ileri sürebileceği ve senedin şekline ilişkin olanlardan başka geçersizlik sebeplerini defi veya itiraz olarak alacaklıya karşı ileri süremeyeceği, ilk derece mahkemesinin davanın reddi yerine kabulüne karar vermesinin hatalı olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine, davalı vekilinin istinaf isteğinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle muhakeme hukukuna ve maddi hukuka uygun bulunan hükmün ONANMASINA, dosyanın Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi"ne gönderilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 03.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.