11. Hukuk Dairesi 2017/3079 E. , 2019/305 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 09/06/2016 tarih ve 2014/665-2016/527 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; 13.02.2004 tarih ve 13 sayılı, 09.02.2004 tarih ve 51 sayılı kararları ile ..."na ait şirketlerin ortaklarının temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimine TMSF tarafından el konulduğunu, davacı ...-yon... A.Ş."nin Fon tarafından yönetim ve denetimine el konulan 74 adet medya grubu şirketinden bir tanesi olduğunu, Fon Kurulu tarafından göreve getirilen yeni ... Grubu Yönetimince söz konusu grup şirketlerinin muhasebe kayıtlarının incelemeye alındığını, bu inceleme neticesinde 13.02.2004 tarihi itibariyle, kasada olması gereken nakit tutarları ile mevcutlar arasında fahiş farklar bulunduğunun tespit edildiğini, ilk etapta mevcut kasa açığı miktarı tespit edildikten sonra şirketin yeni Teftiş Kurulu ve Denetim Kurulu tarafından şirket kayıtları üzerinde inceleme yapıldığını ve mevcut kasa açığı hususunda Teftiş Kurulu ve Denetim Kurulu Raporunun tanzim edildiğini, kasada olması gereken mevcutların olmamasından ötürü meydana gelen kasa açığı yoluyla şirketin zarara uğratıldığını, davalılardan ..., ... ve ..."ın TMSF"nin el koyma tarihinden önce görev yapan yönetim kurulu üyesi olarak, diğer davalılar ...
ve ...‘in denetim kurulu üyesi olarak, ...’in mali direktör olarak, ..."nun İcra Kurulu üyesi olarak, ...’in Genel Müdür olarak şirket zararından sorumlu bulunduklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 23.123,15 TL"nin zarar tarihinden itibaren ticari temerrüt faiziyle müteselsilen ve müştereken tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar ..., ..., ..., ..., ... vekili; davanın şirket denetçileri tarafından açıldığını, TTK’nın 341.maddesi gereğince dava açmak için genel kurulunun kararının bulunmaması nedeniyle davanın aktif husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, müvekkillerinin sorumlu olmadığını, yeni yönetimin şirket kasasını resmi bir yolla teslim almadığını ve bu nedenle kasanın hangi tarihte ve ne miktar eksildiğini müvekkillerinin bilmelerinin ve bu eksiklikten sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığını, davacı şirketin yönetim ve denetiminin 09.02.2004 tarihinde hukuken ve fiilen TMSF"na geçtiğini ve bu kurum tarafından yeni yönetim ve denetim kurulu üyelerinin atandığını, bu durumda 2 yıllık zamanaşımının 09.02.2006 tarihinde dolduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili; kasa açığının oluştuğu dönemde müvekkilinin dava dışı ... Televizyon Hizmetleri A.Ş’de çalışmakta olup davacı şirkette hiç bir zaman yönetim kurulu ve denetim kurulu üyesi olmadığını, bu nedenle davaya bakma görevinin İş Mahkemelerine ait olduğunu, davanın 2 yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, TTK 341. maddesi uyarınca müvekkili hakkında dava açılması yönünde alınmış bir genel kurul kararının bulunmadığını, davacı şirketi borç altına sokacak hiçbir evrak altında müvekkilinin imzasının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili; TMSF’nin davacı şirkete el koyması nedeniyle dava açma hakkının TMSF’ye ait olduğunu, TMSF Başkanlığı"nın el koyma tarihi ile dava tarihi dikkate alındığında zamanaşımı süresinin dolduğunu, müvekkilinin şirketin nakit kasasını ilgilendiren konularda imza yetkisinin bulunmadığını, bu nedenle sorumluluğunun söz konusu olamayacağını, müvekkilinin şirketteki görevinden 01.08.2003 tarihli dilekçesi ile istifa etmek suretiyle ayrıldığını, müvekkilinin çalıştığı 2002 dönemine ilişkin olarak hazırlanan 29.05.2003 tarihli genel kurul raporunda kasada eksik veya fazla olmadığı için genel kurul raporu ve denetçiler raporunda ibra edilme kararı verildiğini, bu döneme ait herhangi bir yolsuz işlem olmadığı için müvekkilinin sorumlu olmadığını, kasada eksik olduğu iddia edilen miktarın belli olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ..., yargılamaya katılmamıştır.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre; davacının ticari defterlerindeki kayıtlara göre kasa açığının 31.03.2004 tarihinde 22.425.328.822 eTL, 01.07.2004 tarihinde 95.900.000 eTL, 31.12.2004 tarihinde 601.920.000 eTL olduğu, kasa açığı olduğu belirtilen söz konusu işlemlerin 13.02.2004 gün sonu değil yukarıda belirtilen tarihlerde kayıtlara alınmış olduğu, keza Muhasebe Direktörü ..., Yazılı Basın Muhasebe Müdürü..., TV-Radyolar Muhasebe Müdürü ... ve ...muhasebe sorumlusu... tarafından imzalanan ve ... Grubu Yönetim Kurulu Başkanlığına sunulu 26.04.2004 tarihli yazı ile 74 adet medya grubu şirketinin 13.02.2004 tarihi itibariyle kasa ve alınan çekler hesaplarının borç bakiyelerinin yazı ekindeki listede mevcut olduğunun belirtildiği, söz konusu listeye göre 13.02.2004 ve 31.08.2004 tarihli kasa ve alınan çekler hesabındaki farklılıklarının 13.02.2004 tarihi itibariyle 22.425.328.822 eTL, 31.08.2004 tarihi itibariyle 22.521.228.822 eTL olup farkın 95.900.000 TL olduğunun belirtildiği, dolayısıyla söz konusu belgeden de anlaşılacağı üzere anılan raporun düzenlendiği tarihin 13.02.2004 el koyma tarihinden öncesine ait olmadığı, ayrıca iddia edilen kasa açığı ile ilgili olarak kasadan sorumlu kişilerle devralanlar arasında sayıma ilişkin herhangi bir tutanağın da tutulmamış olduğu, el koyma tarihi itibariyle kasada ne kadar para bulunduğunun tespitine ilişkin herhangi bir bilgi ve belge sunulamaması karşısında kasa açığının tespitinin mümkün olmadığı, bunu yanı sıra davacı vekilinin dava konusu zarar ile ilgili 13.02.2004 öncesine ait başka delil sunmayacağını 17.01.2012 tarihli duruşmada beyan ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, TMSF harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 14/01/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.