16. Hukuk Dairesi 2014/6982 E. , 2014/9624 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, .... Köyü çalışma alanında bulunan 196 ada 29 parsel sayılı 13.104,66 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ..., 198 ada 190 parsel sayılı 25.443,70 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ..., 198 ada 191 parsel sayılı 7.945,82 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ..., 198 ada 193 ve 199 parsel sayılı 26.418,78 ve 5.940,40 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar ..... mirasçıları .... ve müşterekleri, 198 ada 194 parsel sayılı 66.755,13 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., çekişme konusu taşınmazların müşterek muris ....."tan intikal ettiği ve terekesinin yöntemince paylaşılmadığı iddiasına dayanarak, miras payı oranında tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Davacı, çekişmeli taşınmazların müşterek muris ...."a aitken ölümüyle mirasçılarına kaldığı ve mirasçıları arasında taksim edilmediği iddiasına dayanarak "miras payının adına tescili" istemiyle dava açmıştır. Mirasçıların birbirlerine karşı, miras paylarının adlarına tescilini talep etmeleri mümkün ise de; elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp, hakları terekenin tamamını kapsadığı ve TMK"nın 702. maddesi uyarınca topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların birlikte hareket etmeleri zorunlu bulunduğundan, bir mirasçının, mirasçı olmayan kişilere karşı tasarrufi işlem niteliğindeki miras payının adına tescili istemiyle dava açması usulen mümkün değildir. Bu şekilde, mirasçılarından birisi tarafından kendi payı hakkında üçüncü kişilere karşı açtığı dava, terekenin bütününü ve diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından, davacı sıfatındaki bu ehliyetsizliğin sonradan diğer mirasçıların muvafakatinin sağlanması ya da terekeye temsilci atanması suretiyle de giderilmesi de mümkün bulunmamaktadır. Somut olayda, dava konusu taşınmazlardan 198 ada 190 parsel sayılı taşınmazın kayıt maliki olan ... ile 198 ada 194 parsel sayılı taşınmazın maliki olan ..., .... mirasçısı olan eşleri Ömer ve ... sağ olduğundan .... mirasçısı değillerdir ve .... terekesine göre üçüncü kişi durumundadırlar. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler ve usul hükümleri karşısında .... mirasçısı olan davacı ..."ın miras payı ile sınırlı olarak mirasçı olmayan davalılar ... ve ... aleyhine dava açmakta aktif taraf sıfatı bulunmamaktadır. Mahkemece, 198 ./...
2014/6982 - 9624 Sayfa: 2
ada 190 ve 194 parsel sayılı taşınmazlar hakkında açılmış bulunan davanın izah edilen nedenlerle usulen reddine karar verilmek gerekirken işin esasına girilerek esas hakkında hüküm tesisi isabetsizdir. Davacının 198 ada 190 ve 194 parsellere ilişkin verilen hükme yönelik temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden sözkonusu parsellere ilişkin hükmün BOZULMASINA,
2) Davacının, çekişmeli 196 ada 29 ile 198 ada 191, 193 ve 199 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarına gelince; söz konusu taşınmazlar yönünden taraflar arasındaki ihtilaf taşınmazların muris ...."tan mı yoksa diğer muris İbrahim Çolak"tan mı geldiği noktasındadır. Diğer taraftan, muris İbrahim"in terekesinin usulünce taksim edildiği hususu tarafların kabulünde olduğu gibi yerel bilirkişi ve tanık beyanlarıyla da sabit olup tartışmasızdır. Davacı ..., çekişme konusu taşınmazların murisi ...."ye ait olduğunu iddia etmiş; Hasan dışındaki davalılar ise taşınmazların muris İbrahim"den geldiğini savunmuşlardır. Diğer davalı ... ise imzasıyla tastik edilmeyen beyanında, çekişme konusu taşınmazların muris ...."ye ait olduğunu ancak, kardeşler arasında yapılan anlaşma gereği bu taşınmazların, murisleri ...."ye bakan kişilere kalacağını, ...."ye sağlığında kendisi ile davalı kardeşlerinden Veli ve Ömer"in baktığını ve bu nedenle taşınmazların kendilerine ait olduğunu, taşınmazların bir kısmının da kendileri tarafından genişletildiğini iddia etmiştir. Mahkemece yapılan keşif ve alınan beyanlar soyut içerikli olup; taşınmazların tarafların ortak murisi İbrahim"e mi yoksa ...."ye mi ait olduğu, .... terekesinin taksim edilip edilmediği, tüm kardeşler arasında muris ...."den kalan taşınmazların ona bakanlara ait olacağı hususunda anlaşma yapılıp yapılmadığı hususlarını aydınlatmada yetersizdir. Yetersiz ve soyut içerikli beyanlara dayanılarak hüküm verilemez. O halde, mahkemece doğru sonuca varılabilmesi için mahallinde elverdiğince yaşlı, taşınmazları bilen ve tarafsız kişilerden seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıklarının katılımı ile yeniden keşif yapılmalı; keşif sırasında yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından, çekişmeli taşınmazların tarafların murisi İbrahim"e mi yoksa ...."ye mi ait olduğu, ...."nin kendi anne babasından yada eşi İbrahim"den kalan taşınmazlarının bulunup bulunmadığı, .... mirasçıları arasında taksim yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa taksim sonucu hangi taşınmazın kim ya da kimlere isabet ettiği, kim tarafından ne kadar süreyle ve ne suretle kullanıldıkları, taraflar arasında davalı ..."ın beyanında geçtiği gibi bir anlaşmanın bulunup bulunmadığı hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeye çalışılmalı ve bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece, eksik incelemeyle hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi; kabule göre de, dava (1/5) miras payına yönelik olduğu halde çekişmeli taşınmazların toplam değeri üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetsizdir. Davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile çekişmeli 196 ada 29, 198 ada 191, 193 ve 199 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 03.07.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.