10. Hukuk Dairesi 2015/5958 E. , 2015/9193 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı, 01.01.1980-04.01.1982 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde kesintisiz çalıştığından bahisle hizmetinin tespitini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili ve davalı ... vekili temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi .... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Yasa"nın 79/10. maddesi olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, re"sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. 506 sayılı Kanunun kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanunun 5. maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanunun 3. maddesiyle yeniden beş yıl olarak belirlenmiştir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği
yılın sonu, başlangıç alınmalıdır. Aksi durumda ise hak düşürücü sürenin kesinti tarihleri dikkate alınarak her bir dönem bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekecektir.
Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2003/21 - 43 Esas, 2003/97 Karar ve 26.02.2003 tarihli kararında ayrıntıları açıklandığı üzere; kural olarak işe giriş bildirgeleri ve ücret ödeme bordroları sigortalının imzasını içermelidir. Sigortalı, anılan belgeleri hile, hata veya manevi baskı altında imzaladığını ileri sürmemiş veya imzanın kendisine ait olmadığını yada kesintisiz çalıştığını söylememiş ise, birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığı ve işyerinden yapılan kısmi bildirimler, sigortalının o işyerinde kesintili çalıştığına karine oluşturur. Bu karinenin, aksinin, ancak, eş değer de delillerle kanıtlanması gerekmekte olup tanık sözlerine değer verilemez.
Yukarıda anlatılanlar ışığında, incelenen dava dosyasında; davacının davalıya ait (24059) sicil nolu Gaziantep Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü işyerlerinden 04.01.1982-10.06.1986 tarihleri arası kesintili ve kısmı, 23910 sicil nolu Gaziantep Halk Eğitim Müdürlüğü işyerinden 18.10.1993-18.05.1994 tarihleri arası kısmı, 25662 sicil nolu Gaziantep Halk Eğitim Müdürlüğü işyerinden 16.01.1995-16.05.1995 tarihleri arası kısmı, 39055 sicil nolu Gaziantep Halk Eğitim Müdürlüğü işyerinden 07.11.2000-15.05.2001 tarihleri arası kısmı, 15693 sicil nolu Gaziantep DİE Bölge Müdürlüğü işyerinden 27.10.2003-11.12.2003 tarihleri arası tam süreli, 1170364 sicil nolu .... Otelcilik Seyahat A.Ş iş yerinden 10.09.2009-30.10.2013 tarihleri arası tam süreli çalışmalarının davalı Kuruma bildirildiği, tespite karar verilen 10.10.1980-04.01.1982 dönem öncesinde Kuruma bildirilmiş işe giriş bildirgesinin bulunmadığı, aradaki sürelerde çalıştığına dair herhangi bir kayıt veya kesinleşmiş mahkeme kararı bulunmadığı, kesintili çalışmanın söz konusu olduğu,15.5.2001 tarihinden itibaren davalı işyerinden bildirim bulunmadığı, dava dışı işyerinlerinden 27.10.2003-11.12.2003 ve 10.09.2009-30.10.2013 tarihleri arası bildirim yapıldığı, 04. 01.1982 tarihi öncesine ait talep yönünden, hak düşürücü sürenin söz konusu olduğu; Mahkemece kabul edilen sürenin başlangıcı olan 10.10.1980 tarihi ile davacının bildiriminin yapıldığı 04.01.1982 tarihleri arası dönem yönünden hak düşürücü sürenin değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulduğu anlaşılmakta olup, davalının kamu kurumu olduğu bu sebeple öncelikle dava konusu döneme ilişkin tüm ücret bordroları celp edilerek, ücret bordrolarında prim kesintisi yapılmış ise bu kesintinin yapıldığı dönemler yönünden hak düşürücü sürenin geçmeyeceği dikkate alınarak Mahkemece, prim kesintisi yapılmadığı tespit edilmesi durumunda kesintinin gerçekleştiği tarihinden dava tarihi olan 21.11.2013 tarihine kadar 5 yıl içerisinde açılmayan davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.