14. Hukuk Dairesi 2013/4428 E. , 2013/6662 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 07.03.2008 gününde verilen dilekçe ile irtifak hakkına elatmanın önlenmesi, kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29.11.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalılar vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, irtifak hakkına elatmanın yıkım suretiyle giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davalı, bilirkişi raporu ile belirlenen değerin ödenmesi şartıyla davayı kabul ettiğini beyan etmiştir.
Mahkemece, dava kabul edilerek, davalının maliki olduğu ve davacı lehine enerji nakil hattı nedeniyle irtifak hakkı kurulan 120 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan iki katlı binanın irtifak hakkının emniyet mesafesine tecavüzlü bulunduğu gerekçesiyle tamamının yıkılması suretiyle elatmanın önlenmesine, bina bedeli olarak 99.213,64 TL’nin davacıdan alınarak davalı ...’e ödenmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiş, Dairemizin 07.12.2011 tarihli ve 2011/12718-15180 sayılı ilamı ile kayıt maliklerinin tamamının davada taraf durumunu alması sağlanmadan mülkiyet hakkının özünü zedeler biçimde hüküm tesisine imkan bulunmadığı, davacıya kayıt maliklerinin tamamı hakkında dava açmak üzere uygun bir mehil verilerek, dava açılırsa açılacak dava dosyasının eldeki dava ile birleştirmesi ve işin esasının tüm kayıt maliklerinin huzuruyla incelenerek sonuca bağlanması gerektiği belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulmuş ve ilamda belirtilen şekilde taraf teşkili sağlanarak, elatmanın önlenmesi ve kal ile ilgili olarak bozmadan önceki gibi karar verilmiş, bedelin ise davalı ve birleştirilen davanın davalılarına ödenmesine şeklinde hüküm kurulmuştur.
Mahkemece, 10.12.2010 tarihinde yapılan keşif sonucu fen bilirkişisi tarafından düzenlenen 20.12.2010 tarihli raporda, dava konusu taşınmazın üzerindeki binanın merdiveninin irtifak alanında ve 4 m’lik yaklaşma mesafesi içerisinde kaldığı, bilirkişi krokisinde yeşil ile taralı olarak ve “A” harfiyle gösterilen alanın 3,47 m² olduğu belirtilmiştir. Elektrik mühendisi bilirkişi ise 11.05.2009 ve 16.03.2010 tarihli rapor ve ek raporunda; parsel üzerindeki evin yüksek gerilim hattına olan uzaklığının 4 metre, evin merdivenlerinin ve balkonun ise enerji nakil hattına olan uzaklığının 2 metre olduğunu, yasaya göre yapının enerji nakil hattına olan en yakın yaklaşma mesafesinin 4 metre olduğu düşünüldüğünde evin uygun bir mesafede olduğu ancak evin balkonunun ve üst kata çıkan merdivenlerinin uygun mesafede olmadığı bildirilmiştir. İnşaat mühendisi bilirkişiler tarafından düzenlenen 07.03.2011 tarihli raporlarda; dava konusu evin değerinin 99.213,64 TL olduğu, 09.03.2011 havale tarihli raporda ise yaklaşım mesafesi içerisinde olan merdiven ve çatının yıkılmasının yapının statik ve mimarisini olumsuz yönde etkileyeceğinden yapının tamamının yıkılması gerektiği belirtilmiştir.
Yukarıda özetlenen bilirkişi raporlarından fen elamanı ve elektrik mühendisi bilirkişilerin binanın sadece çatısının ve üst kata çıkan merdivenlerinin bir kısmının yaklaşma mesafesinde kaldığı yolundaki tespitlerine rağmen inşaat bilirkişileri binanın tamamının yıkılması gerektiği yönünde rapor düzenlemişlerdir. Mahkemece bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden binanın tamamının yıkılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ayrıca, dava konusu taşınmaz hukuka aykırı şekilde irtifak hakkına tecavüzlü olarak inşa edildiği halde, yıkım nedeni ile bedel ödenmesine hükmedilmesi de yerinde olmamıştır.
Mahkemece yapılması gereken iş, bilirkişilerden ek rapor alınarak ya da lüzum görülür ise taşınmaz başında yeniden keşif yapılarak, dava konusu taşınmazın irtifak hakkına tecavüzlü kısımlarının ne şekilde kaldırılacağını gösteren ayrıntılı ve infaza elverişli rapor düzenlettirmek ve bu rapor doğrultusunda tecavüzlü kısımların bedelsiz olarak kaldırılarak elatmanın önlenmesine karar vermek olmalıdır.
Yukarıda değinilen hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalılar vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde yatıran davacı tarafa iadesine, 03.05.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.