20. Hukuk Dairesi 2014/6477 E. , 2014/8506 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Göksun Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/07/2011
NUMARASI : 2009/154-2011/515
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı gerçek kişiler vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, 24.04.2009 tarihli dilekçesiyle; dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği Y. Köyü, B. Deresi, (. Mevkiinde bulunan müvekkillerine ait taşınmazın yörede 1975 yılında yapılan kadastro çalışmalarında tespit harici bırakıldığını, ancak söz konusu taşınmazın müvekkillerinin murislerine ait kadastro öncesi oluşan Mayıs 1965 tarih ve 2 sıra ile Kasım 1971 tarih 11 sıra numaralı tapu kayıtları kapsamında olduğu halde Orman Yönetiminin taşınmazı orman sınırlandırması içine alarak ağaçlandırmaya çalıştığını ileri sürerek, dava konusu yer ile ilgili orman sınırlandırmasının iptali ile taşınmazın miras hisseleri oranında müvekkilleri adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın davacılar tarafından hiç kullanılmadığı ve orman sayılan yer olduğu gerekçesiyle davacıların davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişiler vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, on yıllık süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraz ve Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu Yirecik ve Taşoluk Köylerinde dava tarihinden önce, olmak üzere Y. Köyünde 14/02/2007 tarihinde, T. Kasabasında ise 06/06/2007 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Çekişmeli taşınmazın T. Kasabası sınırları içinde kalan bölümü orman alanı içinde, Y. Köyü sınırları içinde kalan bölümü ise orman alanı dışında bırakılmıştır. Genel arazi kadastro işlemi ise her iki köyde de 1974 yılında yapılıp, 1975 yılında ilân edilerek kesinleşmiştir. Dava konusu taşınmazın Y.Köyü sınırları içinde kalan bölümü taşlık olarak, Taşoluk Kasabasındaki bölümü ise orman olarak tapulama harici bırakılmıştır.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; hükme esas alınan orman bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu belirtilmiş ise de, rapora ekli 1957 ve 1987 tarihli memleket haritalarında taşınmazın açık alanda görüldüğü anlaşılmaktadır. Hava fotoğrafları bir yerin orman olup olmadığı ve kullanılıp kullanılmadığının saptanmasında en önemli delil olmasına rağmen hava fotoğrafları orman bilirkişi tarafından inceleme konusu yapılmamıştır. Orman bilirkişi raporu bu haliyle çelişkili ve yetersiz olup, çekişmeli taşınmazın orman olup olmadığını ve hukukî durumunu belirlemeye yeterli ve kanaat verici değildir. Bundan başka, davacıların dayandığı tapu kaydı tüm tedavülleri ile getirtilmediği gibi, yapılan keşifte dayanak tapu kaydı sınırları yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından sorularak uygulanmamış, dört sınır itibarıyla taşınmaza uyup uymadığı saptanmamış, yine taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, dava tarihine kadar kim tarafından ne şekilde tasarruf edildiği ve kullanımın ne sıfatla olduğu açıkça belirlenmemiştir. Bu şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
Bu nedenle; mahkemece, davacıların dayandığı Mayıs 1965 tarih 2 sıra numaralı tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve varsa krokisi, dayanak tapu kaydının revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları, komşu parsel ve dayanakları, en eski tarihli hava fotoğrafı ile en eski tarihli hava fotoğrafından üretilen memleket haritası ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisi marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte; getirtilen belgeler çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, dayanak tapu kaydı yöntemince yerel bilirkişi ve harita mühendisi bilirkişi eliyle zemine uygulanmalı, hudutları yerel bilirkişiden sorulup irdelenmeli, tapu kayıtları uyuyor ise, tapu kayıtlarına 3402 sayılı Kanunun 20/B maddesi bağlamında öncelikle kapsam tayin edilmeli, tapu kaydı değişebilir sınırları içerdiği kabul edildiği takdirde ise, yöntemince zemine uygulanıp, 3402 sayılı Kanunun 20/C ve 21 maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek sabit ve kesinleşmiş sınırdan başlamak koşulu ile kapsamı belirlenmeli ve harita mühendisi bilirkişiye tapu kaydının sınırları itibariyle kapsadığı alanı ve yüzölçümüyle geçerli kapsamını ayrı ayrı gösteren ayrı renkli kalemlerle işaretli müşterek imzalı kroki düzenlettirilmeli; asıl taşınmazın kapsamı, orman veya ormandan açma değilse, miktar fazlasının sınırda bulunan ormandan açma yapılarak kazanıldığı kabul edilme ve dayanak tapu kaydının eski tarihli resmî belgelerdeki nitelendirilmesine göre 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısında hukukî geçerliliğini yitirip yitirmediği değerlendirilmelidir.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı ve davacının dayandığı tapu kaydı kapsamı dışında kaldığı anlaşıldığı takdirde, davacının zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; taşınmazın ne kadar zamandır boş vaziyette olup kullanılmadığı yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulmak suretiyle tesbit edilmeli, taşınmazın öncesinde ne şekilde tasarruf edildiği ayrıntılı biçimde açıklattırılmalı, taşınmaz üzerinde taraflar yararına zilyetlik koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli, uzman ziraat mühendisi bilirkişiden; taşınmazın niteliği hususunda, komşu parsellerin toprak yapısı da mukayese edilmek suretiyle, toprak yapısı ve niteliğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, taşınmazda zilyetlik koşulları oluşmuş ve iradi terk söz konusu değil ise 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, murisler yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri dikkate alınarak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı ve daha sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişiler vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 16/10/2014 günü oy birliği ile karar verildi.