Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar; miras bırakan A.Y."ın 58 ada 10 parseldeki payını mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalı kızına temlik ettiğini ileri sürerek, tapu iptali ve payları oranında tescil isteğiyle dava açmışlardır. Mahkemece; miras bırakanın temlik öncesi ve sonrası yaşamında her hangi bir değişiklik olmadığı, temlikten önce miras bırakan hakkında icra takibi yapılmadığı, miras bırakanın alacaklılardan mallarını koruma amacıyla çekişme konusu taşınmazı yurt dışında yaşayan kızı davalıya temlik ettiği gerekçesi ile 58 ada 10 parselde davalı adına kayıtlı tam ve ½ payın iptal edilerek Osmaniye 2. Noterliğince düzenlenen 08.05.2012 gün 05764 nolu mirasçılık belgesinde belirtilen hisseler oranında mirasçılar adlarına tapuya tesciline karar verilmiştir. Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten, son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, 6100 sayılı HMK" nın 298. (1086 sayılı HUMK" nun 388.) maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte tam olarak yazması ve hüküm sonucunu 6100 sayılı HMK" Nın 297/2. (1086 sayılı HUMK"nun 389.) maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
Ne var ki, uygulamada 1086 sayılı HUMK""nun 381.maddesinin son fıkrasının 6100 sayılı HMK" Nın 294.maddesinin getirdiği imkândan faydalanarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağı geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
İşte bu gibi hallerde, tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum oluşturur. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargının,hakimin ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. Somut olayda, mahkemece, kurulan kısa kararda, “Davanın kabulüyle O.ili A.Mah. Dr.A.A.Cad. bulunan ..ada..nolu parselde davalı adına ½ pay ile kayıtlı bulunan taşınmazın tapu kaydının muris muvazaası nedeni ile iptali ile davacıların hisseleri oranında adlarına tesciline” karar verilmiştir. Gerekçeli kararda ise dava paya ilişkin açıldığı halde 6100 sayılı HMK’nun 26.(HUMK’ nun 74.) maddesi hükmü göz ardı edilerek istek dışına da çıkılmak suretiyle "Davanın kabulüyle O. ili A.Mahallesi Dr.A. A.Cad.. bulunan .. ada .. nolu parselde davalı adına tam ve ½ hisse ile kayıtlı bulunan taşınmazın tapu kaydının muris muvazaası nedeniyle iptali ile , bu taşınmazın Osmaniye 2.Noterliğinin 08.05.2012 tarih ve 05764 nolu mirasçılık belgesinde belirtilen hisseler oranında mirasçılar adına tapuya kayıt ve tesciline “ denilmek denilmek suretiyle kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır.
10.04.1992 tarihli 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararı ile kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni oluşturacağı;bozmadan sonra yerel mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile karar verebileceği öngörülmüştür.
Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir.
Davalının, temyiz itirazı yerindedir.Kabulü ile yerel mahkeme kararının (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.