14. Hukuk Dairesi 2013/4645 E. , 2013/6644 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 21.05.2012 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 22.01.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkına dayalı payın iptali ile davacı adına tescili isteğine ilişkindir.
Davalı, dava konusu taşınmazın fiilen taksim edildiğini, her paydaşın kendi zeytinliğini kullandığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü kişiye satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağından davanın reddi gerekir.
Kötüniyet iddiası 14.2.1951 günlü ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Böyle bir durumda savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut olayda; dava konusu edilen 224 parsel sayılı taşınmazdaki 23/48 pay taşınmazın paydaşlarından ... tarafından 14.05.2012 tarihinde 10.000,00 TL bedelle davalıya satılmıştır. Yapılan pay satışının noter
aracılığı ile bildirilmemesi nedeniyle davacı iki yıllık hak düşürücü süre içinde 21.05.2012 tarihinde açtığı dava ile önalım hakkının tanınmasını istemiştir. Bu davaya karşı davalının taşınmazın fiilen bölünerek kullanıldığı yönündeki savunması doğrultusunda dinlenen tanıkları ve bir kısım davacı tanıkları, dava konusu taşınmazın üst kısmını satıcı paydaş, alt kısmını davacının kullandığını, her paydaşın kendi yerinin bakımını yaptığını ve ürününü topladığını, 10 sıra zeytin ağacının satıcı paydaşa ait olduğunu beyan etmişlerdir.Hernekadar yerinde yapılan keşif sonucu alınan uzman bilirkişi raporunda ayırıcı bir sınır bulunmadığı belirtilmiş ise de dava konusu taşınmaz zeytinlik olup zeytin ağacının sırasına göre bir paylaşım yapıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Hükmün gerekçesinde satışı yapılan parselde tüm müştereklerce yapılmış fiili bir taksimin bulunmadığı, zira dava dışı 2/48 payı bulunan ..."in dava konusu taşınmazda kullandığı bir yer olmadığı belirtilerek paylaşmaya değer verilmemiş ise de davacı ile davalıya pay satan kişilerin dava konusu taşınmazda paylarına karşılık gelmek üzere zeytin ağaçlarını bulunduğu sıraya göre ayırmak suretiyle taşınmazı kullandıkları, bu kullanım biçiminin satış tarihine kadar devam ettiği tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde tüm paydaşları tarafından fiilen kullanılan bölümlerin olması gerekmez. Davacının kullandığı ve davalıya pay satan kişilerin kullandığı ayrı ayrı bölümler var ise satıcı zamanında kullanıma karşı çıkmayan, o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı nedeni ile önalım hakkını kullanması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağından mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, 03.05.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.