
Esas No: 2018/7573
Karar No: 2019/2032
Karar Tarihi: 23.01.2019
Hakaret - Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2018/7573 Esas 2019/2032 Karar Sayılı İlamı
18. Ceza Dairesi 2018/7573 E. , 2019/2032 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
Hakaret suçundan suça sürüklenen çocuk ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/1-2, 31/3, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1.000,00 Türk Lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Antalya 2. Çocuk Mahkemesinin 01/03/2018 tarihli ve 2017/68 esas, 2018/203 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre; suça sürüklenen çocuğa ait olduğu ileri sürülen fakat "..." isimli facebook profili ve aynı adlı whatsapp hesabından yayınlanan paylaşımlarındaki sinkaflı sözler ve müstehcen görüntülerin katılanların onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olduğu gözetilerek mahkûmiyet kararı verilmişse de, şikâyet konusu yazıların yazıldığı bahse konu hesapların suça sürüklenen çocuğa ait olduğuna ilişkin mahkûmiyetine yeter kesin delil elde edilemediği ve atılı hakaret suçunun işlendiği "www.facebook.com" isimli sitenin bağlı olduğu elektronik servis hizmetlerinin yurtdışı kaynaklı olduğundan ilgili internet sitesine erişimin sağlandığı IP adres kayıtlarının da yurtdışı kaynaklı sunucularda tutulduğu, somut olayda bahse konu "facebook" firmasının adresinin de Amerika Birleşik Devletlerinde bulunduğu, bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti ile Amerika Birleşik Devletleri Arasında Suçluların Geri Verilmesi ve Ceza İşlerinde Karşılıklı Yardımlaşma Antlaşması ile Türkiye ile Amerika Birleşik Devletlerinin de taraf olduğu Siber Suçlar Sözleşmesinin ilgili maddeleri gereğince anılan hakaret eyleminin gerçekleştirildiği IP bilgilerinin tespitine yönelik olarak Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü"nün 10/07/2013 tarihli ve 69/2 sayılı Uluslararası Ceza İstinabe ve Tebligat konulu genelgesi kapsamında herhangi bir araştırma yapılmaksızın, benzer şekilde suça konu olan paylaşımların belirli bir telefon hattı kullanılarak "whataspp" isimli mesajlaşma servisi kullanılarak da yapıldığı dikkate alındığında, bu telefon hattının sahibinin usulüne uygun bir şekilde tespitine yönelik herhangi bir ek araştırma yapılmadan yazılı şekilde mahkûmiyet kararı verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03/04/2012 gün ve 10/438-141 sayılı kararında belirtildiği üzere, öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay Ceza Dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14/11/1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir. (Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
İnceleme konusu somut olayda; mahkemece, deliller değerlendirilerek suça sürüklenen çocuğun, internet ortamında katılana karşı hakaret ettiği kabul edilerek mahkumiyet hükmü kurulduğuna göre, delil takdiri yapılarak verilen bu karar aleyhine, eksik inceleme yapıldığından bahisle, kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacağından, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, Kanun yararına bozma isteminin delil takdirine ilişkin olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi koşullarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 23/01/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.